Üniversite, sıkıcı bir tren yolculuğundan sonra nihayet bana özgürlüğümü vaat eden bu Şehirdeydim, New York. Dışarıya adımımı attığım anda kendimi buraya ait hissetmiştim.Hava serindi, insanlar nehir gibi akıyordu. Bavulumu alıp bir taksiye yöneldim. Artık yurduma gitme vaktim gelmişti. Çantamı bagaja yerleştirip taksiye bindim. Orta yaşlı taksiciye adresi verdim ve ilerlemeye başladık ancak koşsam bundan daha hızlı giderdim. Ters bir şekilde, "Biraz hızlanın bu kadar yavaş olmak zorunda mısınız?" Dedim. Taksici "Peki efendim." Dedi. Gergin hissediyordum.
Yurdun önüne geldiğimizde camdan dışarı baktım. Lanet olası bu bina çok büyüktü, içimden asansör olması için dua ettim. Taksiciye Parasını verdikten sonra bavulumu alıp yurda yöneldim.
İçerisi Sohbet eden ve şakalaşan insanlarla doluydu. Asansörü görünce büyük bir rahatlama yaşadım odam 12. Kattaydı
Muhtemelen en üst kat olmalıydı. Asansöre doğru ilerledim. İçeri girdim ve düğmesine bastım. Tam kapı kapanmak üzereyken bir kız çantasını uzatarak buna engel oldu. Nefes nefese asansöre girdi. Kat düğmelerine baktı ama basmadı sanırım aynı kattaydık.Beni farketti ve Yavaşça süzdü. Ona hafif bir gülüşle Karşılık verdim. Oda bana gülümsedi. Sarı uzun Saçları vardı. Gülünce gözlerinin kısılması hoşuma gitmişti. Birbirimize bir süre öyle bakarken asansörün durmasıyla kendimize geldik ve dışarı yöneldik. Önümden geçmesine izin verdim ve koridora çıktık. Uzun bir koridordu. Koridorun Solu erkeklerin odasına sağıda kızların odaları için ayrılmıştı. Tekrar gülümsedi ve sağ tarafa doğru gitti. Bende kendi odama doğru yürümeye başladım.
Dört Numaralı Odayı bulduğumda anahtarımı çıkarıp deliğe soktum.
Lanet kapı açılmıyordu.
Biraz zorladım ama işe yaramadı.Arkamdan bir ses " kapıyı bile açamıyorsan siktir git." Dedi. Öfke vücudumu ele geçirirken arkama döndüm. Gevşek bir sırıtışla bana bakan bir göt oğlanıyla karşılaştım. Rahat bir tavırla, " sanırım oda arkadaşım olucak Şanslı Piç sensin." Dedi. "Burada Görebildiğim tek Piç sensin." Dedim. Aynı rahat tavırla. Gülüşü yüzünde yayılırken," seninle iyi anlaşacağız." dedi. Önüme geçti ve kilidi kolaylıkla açtı. " odaya attığım kızlar bela olmasın diye kilidi düzenli olarak değiştiririm." Dedi ve göz kırptı. Anlaşılan oda arkadaşım kendini beğenmiş bir puşttu. Ne güzel(!)
Oda tek kelimeyle leş gibiydi. Ben kötü bakışlarla odayı süzerken ismini bilmediğim göt oğlanı da benim tepkimi izliyordu. " kural 1 Odayı asla temizlemem, kural 2 odaya kız attığımda odaya girmek yok." Yüzünde yine o sırıtış yayılırken, "tabi ders almak istersen izleyebilirsin." Dedi ve göz kırptı. Gözlerimi devirip, "peki o zaman kural 3 çevrendeki kızları benden uzak tutmanı öneririm." Dedim ve aynı şekilde göz kırptım. Bende oyunu onun kurallarına göre oynayamaya başlamıştım. Kahkaha attı," seninle çok eğleneceğiz. İsmim Sam." Dedi ve elini uzattı.
Elini sıktım ve " Nate." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLESSED
Teen FictionNathan Walker, oda herkes gibi biriydi. Elinden her şeyi alınana kadar.