"Cana... can!"
İnsan kadın; kadim bir yükü sırtında taşıyormuş gibi Nas'ın gözlerinin içine baktı.
"Ben Zeynebûn'lerdenim. Torunum da öyle... Soyunu kurtaran soya iyi bak evlat. Zamanı gelince tıpkı benim yaptığım gibi onu sahibine teslim et."
Tok ses Nas'ın beyninde çınlarken acıyla iki büklüm oldu ve yere yığıldı. Aklındansa sadece Zeynebûn'ler... geçiyordu.
*****
Ateş, bedeninin sarsılmasıyla bir anda gözlerini açtı. Bitmeyen bir kâbusta, tıpkı kapana kısılan bir fare gibi debelendiğini hatırlıyordu. Gözleri taş tavana rahatlama hissiyle dikildi ve derin bir nefes aldı. Gördüğü rüya şimdiye kadar karşılaştığı en muhteşem şeydi. Anneannesi'nin izniyle yattığı istihare rüyalarında gördüklerinden çok ama çok farklıydı. Bir büyü kovalayıcısı için en mühim olan şey; o rüyalara yatmak ve yaradandan medet ummaktı, ama bugün kim için rüyaya yattığını kendisi bile hatırlamıyordu.
Sırılsıklam olan saçlarını eliyle geriye itekledi ve döşekte doğruldu. Sadece o kuyunun başında olduğunu hatırlıyordu, belki de oracıkta bir yerde uyuya kalmıştı. Muhtemelen sabah ezanı çoktan okunmuştu. Önce bir duş almak, ardından da abdest alıp namazını kılmak için ayağa kalktığı sırada ise gerçek suratına bir şamar gibi çarptı. Onun odasının duvarları; yosun kaplı ya da koyu gri değildi. Tam aksine anneannesinin ısrarıyla tatlı bir yeşil tonuna boyanmıştı. Kuyuya ansızın düştüğünü ve orada bayıldığını düşündü ama hiç bir kuyu bu kadar geniş ve ferah olamazdı. Arkasını döndüğünde, dünyadaki yataklara benzeyen garip bir döşek gördü. Kendini Ta-i Zaman yapmış gibi hissediyordu. Sanki bambaşka bir boyuta geçmişti, ya da belki de hâlâ rüya görüyordu. Döşekten bakışlarını çekip, duvarlardan herhangi birinde çıkış kapısını aradığında ise onu gördü. Alışılagelmişin dışında, oldukça değişik bir tahta oturan Cin'i...
Tokat yiyen zihni yeniden alabora olurken; döşeğin üzerine tekrar yığılıverdi ve bu sırada çırılçıplak olduğunu fark etti. Suratı hâyâ ile kızarırken, üzerini örtecek bir şeyler bulabilmek adına etrafına baktı ama hiçbir şey göremedi. Elleriyle mahrem yerini örterek, entari giyen adamın yüzüne dikkatle baktı.
"Sen de kimsin?"
Nas hafifçe kıkırdadı. İnsan Ateş çok komikti. Onun da diğer tüm insanlar gibi rüyadan uyandığını zannettiğini biliyordu. Genelde ilk günler böyle olur, sonra zamanla alışırlardı. Hele de Gaups taştığında ve tüm Abid Ovası'nı esir aldığında; kaynayan yeryüzünün ısısı onları alıştırırdı. O zaman da öldüklerini ve cehennemde olduklarını zannederlerdi. Narin bedenleri binlerce derece sıcaklığa dayanamıyor, genelde Gaups Taşkını'ndan bir kaç saat sonra ölüyorlardı. Bu nedenle daha önce o kapıdan kimse geri dönememişti. Dönen varsa da diğer kavimler vasıtasıyla gerçekleştiriliyor olmalıydı ama Abid geri dönmek isteyenler için en yanlış yerdi. Bir an için Zümer'le konuşup Gaups taşkınından önce Ateş'i buradan uzaklaştırmasını söylemek aklına geldi ama akabinde bundan vazgeçti. Bu konu onu nedense rahatsız ediyordu. Eyfsa'yı hiç kıskanmamıştı ya da Kâser'i de kıskanacağını zannetmiyordu ama Zümer'de nedense içi daralıyordu.
"Tanıştığımızı zannediyordum İnsan Ateş, beni çok kırdın gerçekten" dedi Nas, ilahi sesiyle. Ardından devam etti. "Karşındaki herhangi biri değil, Abid Hükümdarı Nasir... Abid Ülkesi'ndesin, güvendesin. Müyesser olasın."
Ateş o an; kâbusunun gerçek olduğuna inanmıştı.
"Bana ne yapacaksınız?" dedi çekinmeden. Yaralandığını hatırlıyordu ama yaraları ona eza vermiyordu. Nas ise onu ilgiyle izliyordu. Karşısındaki çıplak insan; kadim zamanlardaki savaşçıları onu hatırlatıyordu. Onları göremeyen, ama kılıç ve mızraklarla yine de yaralamaya çalışan o güçlü insanları... Ama o günler çok geride kalmıştı. Nas; üçyüzelli yaşındaydı ve öyle onurlu savaşçıların kaldığını sanmıyordu. Son zamanlarda eli güçlenen Cin Tayf'ları, insanlarla beraber şeytanlaşmış ve vicdansız bir savaş içerisine girmişlerdi. Nas bile onların ne istediğini anlayamıyordu. Kadim ataları ölmüştü, dedeleri ve hatta babası... Ömrü boyunca yiğit bir mücadele içerisinde olmayı ise onlardan öğrenmişti. Ölüm en gerçek şeyken, tüm bu hırsları anlaması zaten ondan beklenemezdi. Nas, Ateş'in sorusuna başka bir soruyla karşılık vermek istedi ve dakikalardır beynini donduran o detayı sormaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman & Ateş
FantasyAteş annennesinin himayesinde bir Büyü Bozucu'dur. Zifiri bir gece tılsımın var olduğuna inandığı bir kuyuya denk gelir ve tüm hayatı alt üst olur. Yeraltının kapıları kapanmasına az bir zaman kala ona göz koyan dişi cin Eyf ile erkek cin Nas arası...