OYUNCAK-1

74 6 0
                                    


Kapının çalmasıyla odama çıkmaktan vazgeçip kapıyı açtım. İri yarı, takım elbiseli iki adamı görünce içeri girmeleri için biraz çekildim. Son bir kaç haftadır babam bu tür insanlarla görüşür olmuştu ve sorduğumda, her zamanki gibi beni terslemişti. Adamlar içeri girmeyince annem bizi terk ettikten sonra tamamen değişen babama seslendim. Babam birkaç saniye sonra kapının önünde belirdi.

Babamın gelmesiyle gitmem gerektiğini fark edip merdivenlere doğru yöneliyordum ki, bu güne kadar -her ne kadar değişse de- bana bir defa bile vurmayan babam kolumdan tutup kapının önündeki adamların önüne beni fırlatmasıyla gelen şok sayesinde, dengemi kaybedip adamların ayaklarının ucuna düştüm.

Başımı kaldırıp babama şaşkınca bakarken adamlardan biri kolumu tuttu. Diğeriyse babama geçen hafta getirdiklerine benzeyen siyah bir çanta uzatırken "Bu son." dediğinde babam başını salladı.

"Neler oluyor?"

Sonunda şaşkınlığım dinmiş ve konuşmaya başlamıştım. Babama bakıyordum ama o benim yerime eline aldığı çantaya bakıyordu. Kolumu tutan adamdan kurtulmak için debelendiğimde babamın bakışları beni buldu. Kolumu tutan adam tutuşunu sıkılaştırıp "Rahat dur." dediğinde daha fazla debelenip kolumu çekmeye çalışırken "Bırak." diye tısladım.

"Biraz hırçındır." deyip tekrar bana baktıktan sonra "Hayrını görün." dedi babam beni tutan adama.Sonra, gözümün içine baka baka kapıyı suratımıza kapattı.

Kolumu tutan adam beni çekiştirdiğinde "Baba!" diye bağırdım. Neler olduğunu bilmesem de kötü şeylerin olacağını anlamıştım.

Adamın kolunda çırpınırken "Bırak!" diye bağırdım avazın çıktığı kadar. "İmdat! Yardım edin! Baba!"

Kimse, ama hiç kimse beni duymuyor, yardıma koşmuyordu. Zaten etrafımızdaki seyrek evler sesimin yetişeceği kadar yakında değildi. Gözlerim dolarken "Baba!" diye bağırdım boğazımı yırtarcasına. Ama o kapı açılmadı. Babam bana yardıma koşmadı.

Arabanın içine fırlatıldığımda kafamı cama çarptım. Acıyla kafamı tutup yüzümü buruşturduğumda adamlardan biri yanıma, diğeri de şoförün yanına oturdu.

"Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz benden? Ne yaptım ben size?"

Sorularımın hiçbiri cevaplanmadı. Beni duymazlıktan geliyorlardı. Kapının kulpunu çektiğimde kilitli olduğunu fark edip kapıya bir yumruk geçirdim ve elimin acısıyla kaldım.

Ağlamaya başladım. Ağlamaktan başka yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı çünkü. Nereye, ne için gittiğimi bilmeden hiçbir şey yapamazdım. İç çekişlerim sessiz arabanın içine çarpıp kulaklara ulaşıyordu.

Ne kadar yol gittik, ne kadar ağladım bilmiyorum ama sonunda araba durdu. Yanımdaki adam yeniden kolumu tutup arabadan indirdiğinde durdu ve diğerinin inmesini beklediği sırada adamın bacak atasına tekme attım. Adam kolumu bırakmasa da gevşettiğinde kolundan kolaylıkla kurtulup giriş kapısına doğru koştum. Kapı tam kapanmak üzereyken aradan geçip arkama baktım. Peşimdeydiler ama kapı onları biraz oyalardı. Koşuşumu hızlandırıp ormanın içine daldım.Nereye gittiğimi yada neyle karşılaşacağımı bilmeden koştum.

Nefes nefese kaldığım bir anda ağaçlardan birine tırmandım. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken birkaç hışırtı duydum. Nefesimi tutup etrafa bakındığımda tam oturduğum ağacın altında üç adam gördüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OYUNCAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin