İkinci Bölüm
Hala şoktaydım. Jeremy Jacob. Benim sınıfımda en köşede oturan çocuk olmalıydı. Beni nerden tanıyor olabilirdi ki? Kafamda binbir tane soru dönerken ona cevap veremedim. "Gitmeliyim." Aynen böyle demiştim. Bir 'Merhaba' bile diyemedim. Derste biraz onu süzdüm. Kendisini bana bakarken yakaladığım için hemen kafamı defterime gömmüştüm. Neyseki zilden sonra yanıma Jeremy yerine Amanda geldi. Bana ne konuştuğumuzu sordu. Bunu yaparken pek heyecanlı değildi çünkü vereceğim cevabı az çok biliyordu. Ona "Hiçbişey," dedim.
"Yine mi!"
"N'apabilirdim!"
"Normal biri gibi merhaba diyebilirdin mesela!"
"Beni rahat bırak!"
Herkes üzerime geliyordu. Gerçi, herkes dediğim, annem ve Amanda'idi. Ben gerçekten normal değil miydim? Fazla utangaç olmam beni anormal mi yapıyordu? Ben normaldim. Sadece içime kapanıkdım. En azından bana göre... Artık gerçekten bezmiştim. Kendi kendime artık insanlarla konuşmalıyım dedim. Bana destek çıkan tek kişi Bruno'ydu. Sahi, bahçeye çıkmalıydım. Bruno'yu kaptığım gibi merdivenlerden hızlıca indim. Bahçeye çıktığımda sadece 5'er 10'ar kişik 7-8 grup vardı. Amanda'yı bekledim. Beklerken gözüme Jeremy çarptı. Arkadaşlarının içinde beni izliyordu. Neden yapıyorduki bunu? Okulun en popüler çocuğu, neden varmı yokmu belli olmayan birine ilgi duyuyordu? İstese 5 kızı birden idare edebilirdi. Nasıl olsa çevresinde onlarcası vardı. Sonunda Amanda geldi. Aramızda geçen konuşmadan sonra eskisi gibi devam ediyordu. Onu kaybetmemek için normal davrandım. Soğuk davranarak kendimi yalnız bırakacak kadar aptal değildim. Sonunda bu gergin günü atlatmıştım. Eve girdiğim de annem bana günümün nasıl geçtiğini sordu. Herzamanki gibi "normal." dedim. Annem bile benle muhabbet edememekten bıkmış olmalıki, Amanda'nın annesiyle konuşmuş. Bugün yaşadıklarımı öğrenmiş. "Seni bir psikoloğa götireceğim,"
Ona çok kızgın bir bakış attım. Bu, çok nadir yaptığım şeylerdendi.
"Sadece biraz tavsiye almak için. Güven bana."
"Tamam. Bugün mü gidiyoruz?"
"Evet tatlım. Hazırlansan iyi olur."
Belli etmesemde biraz kırılmıştım. Annemin aklından ne geçiyordu acaba? Bu konuyu daha fazla düşünmeden odama çıktım. Üniformamı çıkarmadan önce Denizkızı broşumu çıkardım. Üzerine hemen dar paça bir pantolon ve sweat geçirdim. Broşumu koluma takmayı tercih ettim. En az dikkat çekeceği yer orasıydı çünkü. Bruno'nunda mamasını koyduktan sonra "Hazırım anne." dedim. Biraz heyecanlanmıştım. İlk defa bir psikoloğa gidiyordum. Evden çıktım ve arabaya bindim. Kemerimi taktım ve radyoyu açtım. Arctic Monkey's grubundan bir şarkı çalıyordu. Hemen kanalı değiştirdim. Bu tür müziklerden hoşlanmazdım. Daha yavaş müzikleri severdim. Sonunda annem de yerleşti. Nerdeyse yol boyunca hiç konuşmadık. Sonunda geldik. Hastanenin kapısından geçerken ilaç kokusunu içime çektim. Bu tür kokulara alışık değildim. Biraz huzursuz oldum. Herkes beni izliyor gibiydi. Ama tabii ki bana bakan insan sayısı sıfır'dı. İsmim okunduğunda içeri girmem gerekiyordu. Sonunda uyarı sesi yükseldi. "Johanna Medisson, 453 numaralı odaya lütfen."
Ayağı kalktım ve üzerimi düzelttim. Tam adımımı atıyordum ki tek olduğumu gördüm. Annem gelmiyordu.
"Anne? Sıra bizde."
"Oraya kendin gitmelisin bebeğim."
Kendim mi? Bunu yapabilirdim sanırım. Yere bakarak odaya ilerledim. Kapıyı açtım ve beni hangi tür felaketlerin bekliyor olabileceğini düşündüm. Doktor, "Hoşgeldin, Bayan Medisson." dedi.
Tek kelime etmeden doktorun eliyle işaret ettiği yere oturdum.
"Merhaba, Johanna!"
"Merhaba"
"Sanırım konuşmayı sevmiyorsun. Benim için kendinden basseder misin?"
Sesim fazla silik çıkmış olmalıydı.
"Ben Johanna Medisson. 15 yaşındayım."
"Evet Johanna, yanılmıyorsam, sorunun fazla içe kapanıksın?"
"Sanırım."
Acaba bana ne soracaktı? Ne hakkında konuşacaktık? Dahası, sorusuna cevap verebilecek miydim?
"Lütfen gözlerini kapa, arkana yaslan, ve küçüklük anılarından bir gün düşün."
Aklıma hemen broşumu aldığım o tuhaf güne gitmişti.
"Aklında ne canlandı? Kim? Ne zaman? Neresi?"
"Babam, 6 yaşlarındaydım. İskeledeydik."
"Evet, anlıyorum. Bana biraz ordan basseder misin?"
"Eee, şey, babam bana Denizkızı broşumu vermişti."
"Yaaa, ne güzel! Başka?"
"De-denizde, büyük balıklar vardı."
"Hıımmm. Ne kadar balıklardı? Bana biraz onlardan basseder misin lütfen?"
"Balıklar insan boyutundaydı."
Bu söylediğime bende inanamadım.
"İ-insan boyutunda balıklar? Bunlar köpekbalığı gibi bişey olabilirlermi?
"Hayır."
"Peki. Öyle olsun. Başka özelliklerinden bassetmek ister misin?"
"Balıklar gerçekten tuhaftı, sa-sanırım elleri vardı?"
"İyide balıkların elleri olmaz? Yüzgeç demek istedin sanırım."
"Hayır! Bu balıklar a-aslında.?? Bunlar denizkızları!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizkızı
AdventureBu hikayede normal bir genç kızın hayatından bassediyoruz, tabi, denizle alakasını saymassak!