MSFH -27-

2.7K 180 48
                                    

"Daha hesabı bile ödeyemezken nasıl olur da sevgiline sahip çıkabilirsin."

Sehun ifadesini düzeltip sert bir ifadeye büründü. "Çalışırım."

"Sence seni çalıştırır mıyım? Her şey tek bir telefonuma bakar."

"Bu kadar kalleş olamazsın."

"Beni buna sen mecbur ettin Sehun." Sehun'u eliyle itekleyip kasaya o geçti. "Bu seferlik benden olsun." Borcumuzu ödeyip geri çekildi. Gözü arkamdaki Hyoram'a kaydığında gülümsedi.

"Seoul'e hoş geldin Hyoram."

"Hoş buldum Jin dayı!" (Gençler ben önceki bölümde yanlış yazmışım dayı olacak o. Demi? Doğru yazdım demi? Kafam karıştı ya :Ddddd)

Bu kız Kore'de büyüklerimizin adını kısaltarak söylemenin terbiyesizlik olduğunu bilmiyor muydu yoksa ahlaksızlığını gün yüzüne çıkaracak kadar vurdumduymaz mıydı? Cidden bu kızın Koreli olduğundan eminiz değil mi? Ahh, ondan utanıyorum.

"Gelip bizimle beraber kalmak ister misin?"

"Hayır dayıcığım. Ben Sehun oppa ile çok mutluyum." Sakin kalayım diyorum ama bu kız cidden sinirlerimi bozmak için elinden geleni ardına koymuyordu. Ayrıca o ne saçma bir cevaptı öyle. Hyoram Sehun'la evli olsaydı ve eğer Jin Pyo Bey, Sehun'u bırak gel benimle evlen deseydi bu cevap belki mantıklı kabul edilebilirdi. Lakin bu şartlarda... Bu kız gerçekten beyinsiz olmalı.

"Pekala, sen bilirsin. Bir ihtiyacın olursa her zaman yanındayım. Ve sen Sehun," Delici bakışlarını tekrar Sehun'a çevirdi. "Fikrimi değiştirdim. Çalışmana izin vereceğim. Ben izin vermesine veririm de acaba sen çalışabilecek misin?"

"Görürsün." Sehun da aynı ses tonuyla ona cevap verdi.

Jin Pyo Bey çıkıp giderken biz orada dikilmiş duruyorduk.

"Jin dayı ne kadar iyi biri değil mi?"

"Ah cidden! Sesin kulaklarımı kanatıyor. Git ve başka yerde ciyakla. Seni çekemeyeceğim." Sehun koluna yapışmış yılışık bir şekilde ona gülümseyen Hyoram'ı sertçe ittirdi.

Normalde ne kadar ukalaca ve laubali davranırsa davransın Hyoram'ı kırmazdı. En sinirlendiği anda bile sadece hafifçe bir iğneleme yapardı. Fakat bu sefer yaptığı alenen onu kırmıştı. Gerçekten oldukça sinirlenmişti. Ona hak veriyordum tabi ki. Sadece böyle davranması beni şaşırtmıştı. Çünkü o... Sehun'du işte. İnsanları kırmak istemezdi.

Ben hala şaşkınlık ve hayretle ona bakarken o beni kolunun altına almış yürüyordu.

"Üzgünüm geyiğim, senin yanında bu kadar kaba olmak istemezdim."

"S-sorun değil Hunnie. Ben sadece şaşırdım."

Sessizce yolumuza devam ederken ben başımı omuzumun üstünden çevirip arkama baktım. Hyoram sessizce bizi takip ediyordu. Artık akıllanmış olmasını umuyordum. Eğer azıcık gururu varsa Sehun'a yavşamayı bırakırdı ve kendine başka birini bulurdu.

"Gerçekten kırılmışa benziyor." Sehun da arkasına dönüp baktığım yere baktı. Hyoram yere baktığı için bizim onu izlediğimizi göremiyordu.

"Şey, evet biraz sert konuştun."

"Sence ondan özür dilemeli miyim?"

"Buna gerek olduğunu sanmıyorum. Böyle bir ikaza ihtiyacı vardı. Haddini aşıyordu."

Çıkışa geldiğimizde arabayı park ettiğimiz yere gittik. Hyoram bu sefer sessizce arka koltuğa geçip oturmuştu. İyi, en azından bunu öğrenmişti. Zamanla diğerlerine de alışacak.

My Sister's Future HusbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin