Aslı
Üniversite birinci sınıf aşırı heyecanlıyım yaa "Aslı, kahvaltı hazır hadi gel aşağı" Allahım horozlar kalkmadı daha diye söylendim.Babamda yan odadaki yatak odasından "Ayşegül,ne kahvaltısı 2 saat sonra yaparız"
Diye uykulu uykulu konuştu ne yalan söyleyim böyle baba oldukça benim sırtım yere gelmez..
2 saat sonra Alarm son ses deli gibi çalıyor.Saat kaç ya, sekiz.Ooo kalk Aslı kalk koşar adımlarla yüzümü yıkadım ardından kahvaltıya aşağıya indim Abim bırbır etmeye başladı yine "Saat kaç haberin var mı senin,sonrada ağla ilk günden geç kaldım" bende onun taklidini yaparak" soot koç hoboron vor mo sonon"kahvaltıyı bir hız bitirdim.Tekrar koşar adımlarla odama Çıktım.Okulun ilk günü en sevdiğim giysilerimi giydim.( multimedia da var) Hafif bir makyaj yaptım.Artık hazırdım ama eksik birşey vardı evet,evet şarj aletim onuda alıp telefonuda elime aldım ve hemen aşağı indim.Güzel bir üniversite kazandığım için canım babam bana bir araba almıştı.Hemen arabaya bindim.İstanbul trafiğinde anca yetiştirdim Evett köprüyüde geçtik,son 20 dakika okuluma son 20 dakikaa.Kırmızı ışıklarda durdum ve o süreçte telefona gireyim de Merve'ye mesaj atayım dedim " Merve okula vardın mı?" ve birden arkamdan korna sesleri gelmeye başladı irkildim,ve arabayla gaza basıp geçeyim derken o heyecanla arabayı söndürdüm tekrar çalıştırayım derken nasıl bir heyecansa çalıştıramadım,korna sesleri yetmezmiş gibi arkamdaki adamlar bağırmaya başladılar " hadi be kardeşim,seni mi bekleyeceğiz?!!" ve birden bir meteor benim kapımı açtı ve bana yardım etti ve bende kurtuldum bu eziyetten okula doğru tekrar yola çıktım,fakat Allah var yakışıklıydı..Okula vardığımda ilk iş okulu uzaktan süzdüm güzel ve büyüktü,ve sonra karşımda Merve'yi gördüm ve üstüne atladım Yo yo bildiğiniz atladım.En son onu 9 hafta önce görmüştüm,nede özlemişim.Zil çaldı ve sınıflarımıza girdik iyiki Merve'yle aynı sınıftayız.Tam sınıfa güle oynaya geliyoruz birisiyle çarpıştık ve baktımki ışıklarda bana yardımcı olan meteor, gülümsedi bana bende ona gülümsedim aynı anda özür diledik ve Merve'yle yerlerimize geçtik oda herhalde lavaboya gitti.Biz.başladık tatilde ne yaptığımıza anlattık anlattık o sırada meteor çocukta geldi ve tam önüme otururdu.Ardından hoca içeri girdi ve yoklamayı almaya başladı beşinci sıradaydım ben " Aslı Yılmaz" " burda" onikinci sırada da " Merve Öztürk" " burada" bilmem kaçıncı sırada da " Doruk Yörükan" " burada" "demekki o meteorun ismi Doruk'muş."Bir dakika ben bunu sesli mi söyledim?! "demekki o taşın ismi Aslı'miş. Arkasına dönüp bana baktı bende ona hoca gençler haydi derse geçelim demeseydi biz böyle kalırdık dersin sonuna kadar.Zil çaldı ve kafeteryaya indik,biz Merve'yle otururken
yanımıza Doruk ve arkadaşı geldi,sandalyeyi çekip oturdu,konuştuk ve birşey fark ettim.Doruk'un arkadaşı Mert sürekli Merve'yle uğraşıyor.Merve'nin de ona ilgisi yok değil yani.Bir süre konuştuktan sonra zil çaldı ve tekrar sınıflara gittik. Bugün böyle geçti beraber üniversiteyi gezdik,kafeteryada oturduk,yedik,içtik çıkışa geldiğimizde ondan hiç ayrılmak istemedim ama.yinede köprüye kadar aynı yoldan gittik sonrada ayrıldık.Eve geçtiğimdeyse ilk soru günün nasıl geçti? sorusu oldu.Bende tabiki süper geçti dedim.O çocuğu ben bir kenara yazdım.Unutur muyum bu çocuğu,Doruğu unutur muyum? Oda diğerleri gibi gelip geçici olur mu bilmiyorum...