151215

1.3K 99 12
                                    

Uhm, pekala...

Nasıl bir giriş yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kelimelerle aramın iyi olmadığını biliyorsun, Odette. Şarkıları yazan genelde ben olduğum için insanlar kelimeleri yönetebildiğimi falan düşünüyor. Ama hayır. Kelimeleri yöneten ben değilim. Hiç olmadım. Kelimeleri evcilleştirip sonra onlarla oynamam için bana veren hep sen oldun. Ben bütün kelimeleri düzene sokup sana geri verdim; onların evi her zaman sendin. Ben bütün şarkıları sana söyledim. Ben bütün şarkıları, uğruna şarkılar yazdığım Odette' ime söyledim. 

Ama buraya bir şeyler yazmak zorundayım. Boşluğunu hissediyorum, güzelim. Kollarımın arasında, senin olman gereken yerde, sadece soğuk bir boşluk hissediyorum. Eskiden hissettiğim şey de sıcaklık değildi belki... Kollarının arasında eriyen bir kar tanesi insanı ne kadar ısıtabilir? Ya avuçlarında kanat çırpan bir kelebeğin kanatlarının rüzgarı ne kadar üşütebilir ki birini?

Ben, sen kollarımda erirken eridiğini göremeyip ısındım ve sen kanat çırparken rüzgarında üşüdüğümü hissettim.

Kollarımın arasındaki boşluğu dolduramayacağımı biliyorum.  İstesem de yapamam ama senden kalan hiçbir şeyi, bir boşluğu bile doldurmak istemiyorum. Bu yüzden ben de odandaki boşluğu doldurmaya karar verdim. Yatağına baktığımda hala sıcak görünüyor ama olmadığını biliyorum. Bu yüzden ona dokunmuyorum. Zihnimde sıcak haliyle kaldığı sürece kendimi kandırabilirim ama eğer yatağının soğuduğunu görürsem, seni zihnimde canlandırmaya devam edebilir miyim, bilemiyorum. 

Odana uğramaktan kendimi alıkoyamıyorum ama oradaki boşluk da canımı sıkıyor. Ben de odanı daha dolu göstermeye karar verdim. Duvarlarına yazı yazdığım için kızacaksın, biliyorum ve bunun için çok üzgünüm, meleğim. Ama odan çok boş ve zihnim çok dolu çünkü odanda olman gerekirken sadece zihnimin içindesin. Sanırım senin duvarlarına tekrar dokunabilene kadar, odanın duvarlarına dokunmaya devam edeceğim.

Ama duvarlar yetmiyor, Odette. Hiçbir şey yetmiyor. Önce kendi zihnimdeki duvarlara yazmaya çalıştım. İçimde tuttum. Patlayacağımı hissedene kadar içimde tuttum çünkü seni tutabileceğim kadar uzun süre saklamak istiyorum. Ama olmadı. Kendi duvarlarım bana yetmedi. Seni senden başka kimseye anlatmak istemiyorum, bebeğim ve bu gittikçe kötüleşiyor. Seni ne kadar sevdiğimi tekrar söyleyebildiğimi hayal ediyorum. Yüzünün her köşesine öpücükler kondurduğumu ve sana seni sevdiğimi tekrar hissettirebildiğimi hayal ediyorum. İlk zamanlarda işe yarayabileceğini düşünmüştüm ama yaramıyor. Yüzümü saçlarına daldırıp tekrar kokunu içime çekebilmeyi diliyorum ama mucizevi bir şekilde saçlarının burnumu gıdıklayışını hissedemiyorum. Kokunu özlüyorum ama seni ne yanağın göğsüme yaslı uyurken, ne de yemek yiyişime kıkırdarken bulamıyorum.

Hayaline tutunuyorum ama duvarların yıkılmasını engelleyemiyorum, Odette. 

Günümün çoğunu hikayemize alternatif sonlar düşünerek geçiriyorum. Senin yerine ben gidebilirdim mesela. O zaman her şey daha kolay olurdu. Seni tüm hayatım boyunca sevmek, tüm hayatın boyunca sevmekten çok daha kolay olurdu. Arkamdan, benim senin arkandan çektiğim kadar acı çekmeni istemezdim ama katlanamıyorum, güzelim. Geceleri ter içinde uyanıp etrafıma bakınmama, orada olmadığını bildiğim halde seni aramama engel olamıyorum. Senin gecenin bir yarısı bir kabus görüp beni uyandırmanı bekliyorum ama uyanman için sana yalvaran taraf, sonunda hep ben oluyorum. Rüyamda seninle yapmaya vakit bulamadığımız şeyleri görmeyi dileyerek gözlerimi kapatıyorum ama ne gördüğümü hiçbir zaman hatırlamıyorum. Belki de rüyalarımda hala benimlesin ama sanırım Tanrı benden seni rüyalarımda yaşamama izin vermeyecek kadar çok nefret ediyor.

Bu şekilde daha ne kadar dayanabilirim, bilmiyorum. Giderek zorlaşıyor ve artık dayanmak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum. Seni özlüyorum. Seni, her şeyi bırakıp sana gelebilecek kadar özlüyorum. Artık sana dönmeyi istiyorum, Odette, çünkü biliyorum ki sen dönmeyeceksin. Bir daha yanımda uyanmayacaksın, bu yüzden ben senin yanında uyanana kadar beklemeye çalışacağım.

Ama bekleyemeyeceğimi biliyorsun. Gitmene izin vermeyi hiç istemedim. Geri dönmeyeceksin, biliyorum ama en azından benimle buluşabileceğin bir yer yok mu?

Seni seviyorum, Kar Tanesi. 

-Altı Yaşındaki Kızların Oyuncak Ayılarını Parçalamayan Calum.

***

Bilin bakalım kim geri döndü??

Tabii ki Ahmet Batman' ınız!!!




broken room ☁ calum hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin