TATLI PATATES KIZARTMASI

18 3 1
                                    

Yana dönüp gözlerimi kırpıştırırken saatteki büyük kırmızı sayıları fark ettim. çok çabuk saat beş olmuştu. gözlerim şişmiş ve kaşınıyorlardı. O an, kabuslarımın korkunç olduğunu hatırladım. hala hiçbir mucize yoktu ve annem gitmişti.

hayatımın en kötü tecrübesi henüz sona Ermemişti. yatağımdan güçlükle kalkarak dizüstü bilgisayarımı açtım. ödevimi saat sekizden beri bitirmeyi planlıyordum. Ekran açıldı, Jessy'e baktım, kafası yastığın altındaydı. Parmaklarım klavyede sessiz senfonisine başladı.

Paragrafları kolayca yazıp yediyi çeyrek geçe işimi bitirdim. Tek bir 'tık'la  yazıcı çalışarak yeni görevini yerine getirmeye başladı. Gazete basımının dahi onu uyandıramayacağının bilincinde olarak tekrar Jessy'e baktım. banyoda kullanacağım eşyaları alarak duşlara doğru yola koyuldum.

Kızarmış bir suratla sabahlığımı daha da sıktım ve aşağıya indim. odamızdaki antika lavaboda dişlerimi fırçalarken Jessy yatağa oturup kollarını esnetti. çenesine kadar gelen kestane rengi saçları kafasının bir yanında toplanmış ve diğer tarafındakiler de dağılmıştı. "Günaydın" dedi neşeyle. sonra yaşananları hatırladı. "şey.. yani ben.."

"sorun yok Jessy. Bu güzel bir sabah" camdan dışarı bakarak havanın gün batımından daha kasvetli olduğunu fark ettim, ama bundan söz etmeye gerek yoktu. Gülümseyerek yatağını toplayıp doldurulmuş hayvanlarını süslü yastığının önüne gelişi güzel dizmeye başladı.

"cumartesi günü oyun oynamaya gelecekmisin?" "bilmiyorum belki." beni her seferinde davet eder, zaman zaman da gelmem için neşeli ve cana yakın sesiyle beni ikna etmeye çalışırdı. Jessy, güneyden geliyordu. Çok sıkı çalışmış ve evim diye adlandırdığı küçük Oklahoma kasabasından kaçmak için bir sürü burs kazanmıştı. odanın ona ait kısımları, katıldığı yarışma ve törenlerden kazandığı kupa, madalya ve Ödüllerle doluydu. tipik bir güzellik kraliçesi olduğu söylenemezdi. yinede güzeldi ve her ne kadar bu özelliğinden kurtulmaya çalışsada içine kapanık biri gibi görünüyordu. tanıştığımız gün tüm o törenlerin okul harcı için geçerli olduğunu açıklamıştı.

"şey, eğer bizimle gelmek istemezsen bu haftalık sana izin verebilirim. Finaller var...Diğer şeyler" deyip bana bakmadan konuşmasını yarıda bıraktı. "teşekkür ederim." saçımı tarayıp salık bıraktım. "tuvalete doğru yürüyüp her zamanki gibi aynı sırada olmasada sutyen, atlet, kazak, çorap, siyah kot pantolon, çizme ve montumu giymeden önce kendimle bir cesaret konuşması yaptım. Ağzına kadar dolu olan sırt çantamı alıp omzuma taktım. "kahve içmek için erken çıkıyorum ."

Jessy bilgisayarını açarken gülümsedi. "o çantayla Buzun üzerinde iyi şanslar!" asansörden Jessy'nin hava hakkında haklı olup olmadığını düşünerek çıktım. nefesimi tutarak kapıyı ittim ve buz gibi havanın yüzüme işlemesini bekledim. Rüzgar, ağır cam kapıyı bana doğru iktirerek tek elim için yeterince fazla olan baskıyı daha da arttırdı. kolumla omzumu da kullanarak kapıyı açmayı başardım ve yüzüme çarpan soğuk havayla nefesim kesildi.

Öğrencilerin, sevgiyle ve gerçeğe uygun bir şekilde "fareli" diye isim taktıkları yemek salonuna geçip montumu çıkardım. Seramik karo döşemelerinin üzerinde gezinerek kahve almaya gittim. seyahatlerde kullandığım bardağımı neredeyse ağzına kadar doldurup en sevdiğim fındık aromasıyla iki paket splenda ekledim. "Bunlar bir arada çok zararlı biliyorsun" diye seslendi kim arkamdan

"annem gibi konuşuyorsun" diye söylendim."Bugün gelmene şaşırdım annenin final döneminde ölmesi kötü oldu." kim asla kendini tutmayıp ağzına ilk geleni söylerdi. Bunu çoğu zaman eğlenceli bulurdum, fakat bu kez ağzından çıkan kelimelere hazırlıksızdım ve tepki olarak sırtımı bükmüştüm. "evet" kim bir süre beni izedikten sonra suratıma yaban mersinli bir kek soktu. "kahvaltı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin