Kabusla Uyanmak

23 4 0
                                    


EMEĞE SAYGI  

- Atıyor, atıyor!

Diye bağırıyordu. Gözlerim ekrana gitti hemen, Elif'in kalp atışları görünüyordu. Uzun bir soluk çektim, hala ağlıyordum. Başım dönmeye başlıyordu, yaramı çok zorlamıştı, bir anda yere serildim.

Sedyedeydim, etrafıma bakındım, koridordaydım, neden odamda değilim diye düşündüm. Yaramı daha fazla zorlamamak için kalkmaya çalışmadım. Koridordan geçen hemşireye;

- Bakar mısınız? Beni neden odama götürmediler?

Hemşire beni görmezden gelmişti, bir süre etrafıma bakınadurdum. Semih hocanın koridorda gezindiğini gördüm seslendim;

- Hocam! Buradayım!

Duymamıştı herhalde ki bu tarafa bakmadı bile. Sedyenin kenarlarına tutundum ve ayaklanmaya çalıştım, ayaklandıktan sonra Semih hocanın bulunduğu yere doğru yürüdüm. Yanlarımdan hemşireler, doktorlar ve hastalar geçiyordu ancak hiç biri beni görmüyordu sanki. Semih hocayı takip ettim, arkasından seslendim.

- Semih hocam! Buradayım!

Duymuyordu, takip etmeye devam ettim. Morgun kapısına gelmişti ama neden? Yüzünü gördüm, ağlıyordu. İçeriden çıkan doktora;

- Kızımı ne zaman alabilirim doktor bey?

Ne kızı? Diye düşünmeye başladım. Semih hocanın bir kızı daha olup hayatını kaybettiğini düşündüm. Elif'in kalbi atıyordu, yoksa? Semih hocanın kolunu kavradım ve ona;

- Ne oldu hocam? Kimin cesedini alacaksınız?

Semih hoca beni duymuyordu sanki. Elif'in annesinin koşarak geldiğini gördüm, Semih hocaya sarıldı ve ağlamaya başladı. Şu sözleri sayıklıyordu;

" Elif'im! Kızım! Neden kızım neden bizi terk ettin! Hep o Murat denen çocuğun yüzünden oldu bütün bunlar! "

Donup kalmıştım, Elif mi ölmüştü? Nasıl olur, kalbi atıyordu. Ben bayıldıktan sonra neler oldu?

Morgun kapısı açıldı, doktor anne ve babayı içeri aldı, bende girdim. Sedye üzerinde Elif'in cesedi duruyordu. Ağlamaya başlıyordum, sedyenin yanına kadar gittim ve Elif'i izledim. Dikkatimi Elif'in şah damarı çekti, sanki kalbi atıyordu. Yüzüne doğru yaklaştım ve elimi boynuna götürdüm. Kalbi atıyordu, heyecanla yüzüne bakarak;

- Elif, ölmemişsin! Şakacı seni, bana şaka yapıyorsunuz değimli?

Elif birden gözlerini açtı ve gözlerime baktı, boğazıma saldırdı ve bağırarak;

- Senin yüzünden oldu! Beni sen öldürdün!

Kan ter içinde uyanıverdim, kâbus görmüş olmalıydım. Etrafıma bakındım, odamdaydım. Annem heyecanla;

- Oğlum! Uyandın, şükürler olsun.

Ne kadar süredir yatıyordum ki? Diye düşünmeye başladım. Annem gülümseyerek;

- Elif uyandı oğul, birazdan odaya getirecekler.

Derin bir nefes aldım, çok rahatlamıştım. Anneme bakarak gülümsedim.

- Allah'ım sana şükürler olsun!

Mutluluktan dört köşe olmuştum. Heyecanla Elif'in odaya getirilmesini bekledim.

Çok geçmeden odanın kapısı açıldı, Elif sedye ile getiriliyordu, uyanıktı. Odaya girdiğinde göz göze geldik, inşallah benimle konuşmayı kesmez diye düşünmeye başladım. Gözleri parlıyordu, bir an gülümsemeye başladı. Hemen yanımdaki yatağa yatırıldı.

Cennettir dediler güneşin doğduğunuCennet bildim seninle kavuştuğumuzu ( Enbe Orkestrası )

Kalbim hızlıca atmaya başladı, sonunda ikimizde iyi durumdaydık. Elif'le göz göze gelmekten çekinmiyordum ancak içimde ona bakmamı engelleyen bir şeyler vardı. Odaya bir doktor giriverdi ve ikimizin de durumlarını anlattı;

- Elif hanım 4 gün sonra taburcu edilebilir ancak ayrıldığında kendini çok yormayacak, Murat beye gelince, kendini çok zorladı, çokta kan kaybetti. Durumunu kötüye götürdü ancak 3 gün sonra taburcu edilebilir, tabi ki ayrıldığında kendisini zorlamamak şartıyla.

Bu haberler Elif ve beni ne kadar mutlu ettiyse ailelerimizi de o kadar mutlu etti. Akşama kadar ailelerimizle sohbet ettik. Elif'e döndüğümde beni seyrettiğini fark ettim, nedendir bilmem bakışından kaçarmış gibi kafamı çevirdim. Ailelerimiz yiyecek bir şeyler almak için kantine inmeye karar verdiler. Elif bana seslendi ve gülümseyerek;

- Murat, benim sana söylemek istediğim bir şey var.





Beni En İyi Sen AnlarsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin