EMEĞE SAYGI
- Üç yerinden bıçaklanmış birini ameliyatta kurtaramamış doktorlar, adam aşirete bağlıymış. Yakınları da öldüğünü duyunca sinir krizi geçirdi, silahlar patlamasa bari.
Bir anda silah sesleri duyuluverdi, Semih hoca neler olduğuna bakmak için kapıyı araladı.
- Evlat ben geliyorum birazdan.
Semih hoca çıktıktan 10 dakika sonra odanın kapısı açıldı, Semih hoca değildi. Odaya kirli sakallı bir adam girmişti. Sanırsam olay çıkaranlardan biri ancak hastaneye polis gelmiş olmalı ki odaya saklandı. Odanın ortasına gelince göz göze geldik.
- Bana bak sakın sesini çıkarma deşerim yoksa!
Ne yapacağımı bilmiyordum, en iyisi hiç ses çıkarmamaktı bence. . Bir süre odada durdu, ortalığın sakinleştiğini umarak odadan çıkmaya karar verdi. Kapıyı araladığı gibi içeriye Semih hoca girdi. Semih hoca adamın aşiretten olduğunu anlamıştı, bir süre bakıştılar daha sonra adam silahını çıkardı ve Semih hocaya doğrulttu.
- Yolumdan çekil koçum kıydırtma canına.
Semih hoca kararsız kalmıştı. Geçmesine izin vermek zorundaydı. Silahlı adam tam kapıdan çıkacakken koridorlarda polislerin gezdiğini gördü ve kapıyı kapatıp kilitledi.
- Bana bakın, ikinizde sessiz olun yoksa buradan üçümüzde sağ çıkamayız.
Semih hoca geriye çekildi, silahlı adam kapıya doğru baktı bir süre. Semih hoca adamın boş bulunacağını umarak arkasına doğru ilerledi, köşede duran vazoyu alarak adamın başına vurdu. Silahlı adam yere düştü, silah ise ileriye savruldu. Semih hoca silaha doğru ilerlerken adam kendine geldi ve Semih hocanın bacağını kavradı. Semih hoca boş bulunduğu için dengesini kaybetti ve yere düştü. Adam Semih hocanın üzerine atladı ve yumruklar savurmaya başladı. Daha sonra üzerinden çekilip ileride duran silaha doğru ilerledi. Silahı yerden aldıktan sonra Semih hocaya doğrulttu;
- Yanlış yaptın birader, şimdi ne olacak?
Semih hocanın ağzından kan damlıyordu, yerden kalkmaya çalıştı. Silahlı adam ateş edip etmemek konusunda tereddütte kalmıştı ki hemen arkasında ki kapı açılıverdi. Kapıyı açan kişi Elif idi. Semih hoca korkarak;
- Kızım? Senin ne işin var burada?
Elif babasını o durumda görünce şaşırmıştı, ne yapacağını bilmiyordu. Silahlı adam Elif'in boğazına sarılarak silahı başına doğrulttu. Daha sonra kapıyı açıp dışarıya çıktı. Semih hoca yerinden fırlayıp kapıya koştu. Silahlı adam Semih hocanın geldiğini görünce;
- Sakın yaklaşma, kızını sağ istiyorsan yaklaşma.
Semih hoca çaresiz haldeydi. Ya kızıma bir şey yaparsa diye korkudan titriyordu.
Yerimden kalkmak zorundaydım. Acılarım izin vermiyordu, kalkmaya çalıştıkça yaram zorlanıyordu. Sırtımdan yaralandığım için bu durumda kalkmam hiç ama hiç kolay değildi. Yatağın kenarlarından güç almaya çalıştım. Zorlanarak ta olsa, yaram kanamaya da başlasa ayağa kalkıyordum. Bacağımın tekini yataktan sarkıtabilmiştim, diğerini de uzatmaya çalışırken vücudum inanılmaz bir acıyla buluşmuştu, acı içinde kıvranırken dengemi kaybederek yere yığıldım. Acı içinde bağırıyordum. Koltuğa tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım, hiç kolay olmamıştı ancak sonunda ayaktaydım. Duvarlardan tutunarak kapıya doğru ilerledim. Koridorda bir sürü insan vardı, silahlı adam Elif'i rehin almış kapıya doğru ilerliyordu, aynı zamanda tehditler savuruyordu. Kapıya iyice yaklaşmıştı, kapıdan girmekte olan bir vatandaş olayı görünce eline aldığı bir demirle silahlı adamın sırtına vurmayı başarmıştı. Silahlı adam sersemlemişti ve o sarsıntıyla Elif'i ileriye doğru itmişti. Yakalandığını anlayan adam yere düşerken rastgele ateş açmaya başlamıştı. Kurşunların hedefi 2 kişi olmuştu, biri olayı izleyen bir vatandaş diğeri ise Elif idi. Elif elini sırtına attı ve bir süre öyle kaldı, daha sonra yere yığılıverdi. Semih hoca feryatlar içinde kızına koşuyordu. Ben duvardan ayrılarak Elif'e doğru yürümeye çalışıyordum ancak yaram çok kanamıştı ve kendimden geçmek üzereydim. Yolu daha yarılamadan yere yığıldım. Herkes etrafa koşuşturuyordu yaralananlara bakıyordu. Kimse beni fark etmemişti. Gözlerimi kapatmadan önce tek gördüğüm şey Elif'in ağzından çıkan kandamlacıklarıydı.
Bir ara gözüm açıldı, ameliyathanedeydim. Ameliyat daha başlamamıştı, gözüm kapıya yöneldi. Bir sedye geçiyordu, hemen arkasında koşan Semih hoca. Gözlerim tekrar kapanıyordu ama kapanmadan önce tenimin hissettiği iki şey gözyaşı ve kalbimin hızla çarpmasıydı. Duyduğum tek söz ise doktordandı;
- Kalbi çok hızlı atıyor! Kanaması çoğaldı.
Bir süre sonra gözlerimi odamda araladım. Odamda kimse yoktu, aklıma Elif gelmişti bir an. Yerimden kalkmak için uğraşıyordum. Semih hocayı bulmalıydım. Tam yatağımın kenarlarına tutundum kapıdan içeri Semih hoca giriverdi.
- Hocam! Elif'in durumu nasıl?
Semih hocanın gözlerinden yaş akmaya başlamıştı. Elif'i sayıklayarak ağlıyordu.
- Hocam Elif nasıl oldu?! Durumu ne? Lütfen bir şeyler söyleyin.
Ağlayarak;
- Çok kötü Murat. Çok kötü.
Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. İçimden yeni doğmuş bebek gibi ağlamak geliyordu. Semih hoca devam etti;
- Kurşunu çıkardılar ama çok kötü yerinden vurulmuş. Yoğun bakıma aldılar.
- Hocam Allah'ın izniyle Elif kurtulacak inşallah.
- İnşallah evlat, inşallah.
- Hocam beni Elif'in yanına götürebilir misiniz?
- Evet, ama içeri giriş izni yok.
- Hocam lütfen götürün, içeri girmeyiz kapısında bekleriz.
- Tamam, tekerlekli sandalye bulup geliyorum.
Semih hoca sandalyeyle beraber çıkageldi. Yerimden kalkmama yardım etti ve sandalyeye oturdum. Yoğun bakımın kapısına doğru ilerledik. Oda kapısının yanındaki pencereden içerisi net olarak görünüyordu. Sandalyemi pencereye doğru sürdüm. Bir süre izledikten sonra omzuma bir el dokundu.
eo.cR{
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni En İyi Sen Anlarsın
Roman pour AdolescentsSENİ UNUTMAK HAYATA HİÇ GELMEMİŞ OLMAKTIR