3. Bölüm

261 40 4
                                    


O sırada içeriye tam anlamıyla 'pat' diye biri girdi. Uzun boylu beyaz tenli biriydi. Çinliye benziyordu. Baekhyun onu gorunce mutlu olmuştu. Ve umutla gülümsedi.

"Ne yapıyorsun sen ona?" uzun boylu adam Baekhyun'u çekti ve önünde durdu.

"Aklını mi yitirdin?" Jongin köpürürken adamın üzerine yürüdü. "Benim olana dokunmaya ne hakkın var!?"

Uzun olan alayla esmere bakarken Baekhyun'a dokunduğunu daha çok gözler önüne serdi "Senin olduğunu kim söyledi?" alaylı bakışlarla esmere meydan okuyordu. Baekhyun yalvaran bakışları uzun olana attı. Yapmaması gerektiğini söyledi.

Baekhyun korkuyordu. İçinde çok kötü bir his vardı ve şuan Jongin ateş püskürtmeye hazırlanan bir ejderha gibiydi. Baekhyun bir kaç adım geriye attı ve sorun çıkmaması için Tanrıya dua etti.

Esmer olan bir adım öne geldi. Karşısındaki adamın ondan uzun olmasını umursamadı. Tabi adam güçlü gibi de gorunuyordu.. Bunların hiç biri Jongini durduramazdı. Jongin elini cebine koyup yere baktı. Uzun olana bir anlık bakış attığında uzun olanın yüzünde Piç bir gülümseme oluşmuştu. Jongin aklına kaydetti, o bir göt deliği gibiydi. Evet, adı göt deliği olmalıydı. -her ne kadar o delik Jongin için değerli olsa da..-
Jongin tek elini cebinden çıkarırken Kris yana bakmakla meşguldü.
Esmer olan uzun olana yumruğu geçirirken Baekhyun bir çığlık koparıp elinin ağzına götürmüştü.

"Kris!" Baekhyunun bağırışı ile Jongin o göt deliğinin adının Kris olduğunu öğrendi. Baekhyun Krisin yanına gitmeye çalışırken Kris gücünü yerden toplayıp kalktı ve Jongine bir yumruk ısmarladı. Bu jongin için fazla sorun değildi. Bu yumruk onun gibi biri için az kaldırdı. Got deliliği göründüğü kadar güçlü değildi.

Jongin gülerek kalkarken elinin tersiyle ağzının kenarını sildi "bu kadar mi? Bunun beni devireceğini mi düşündün?" Jongin omuz silkti ve Krisin hediye yumruğuna daha kaliteli bir yumrukla karışılık verdi. Kris yere serilirken Jongin bundan faydalanarak ürkmüş küçüğü aldı ve ortamdan çıkarttı.

------------

Baekhyun evden ayrılırken arkasına baktı. Annesi ve babası yaşıyor olsaydı onun arkasından el sallar ve harçlık verirdi. Fakat Baekhyun 14 yaşından beri yalnız yaşıyordu. Artık birileri onun yalnızlığını gidersin istiyordu. Babası alkollü araç kullandığı için ölmüş annesi ise öldürülmüş hemde suçlu hapse atılmamıştı. Eğer annesi Baekhyunu görseydi, onunla gurur duyduğu icin ağlayabilirdi.

Baekhyun kampüse girdiğinde derin bir nefes aldı ve etrafındaki binalara baktı. Oldukça büyüktü. Her binanın ön duvarında sayılar yazıyordu. Baekhyun gözlerini kısıp sayıları okumaya çalıştı ama önüne gelen beden yüzünden şaşkınlıkla gözlerini açtı. Bu bakışların şaşkınlık olması bir kaç saniyeden uzun sürmedi. Gözleri hemen korku ile buluşurken bedenine korku dalgası yayıldı. Önünde Jongin duruyordu. Her zamankinden daha soğuk bakıyordu.

Baekhyunu bileğinden çekip bir binaya sokarken Baekhyun direnmeye çalışıyor ama başarısız oluyordu. O güçlü kollar karşısında güçsüzdü. Sadece gitmek zorunda olduğu yere Jonginin götürmesini bekledi. Umut yok, bir ışık yoktu. Aslında biraz korkuyor olsa da belli etmemeye çalıştı.

Jongin Baekhyunu duvara itti ve bir elini duvara koyup oldukça yakın durdu. Bir elini saçına koyup okşarken bakışları dondurucu derecede soğuk, haraketleri ürperticiydi.

"Uzun zaman oldu Baekhyun." dudaklarına bakarken bakışlarını baekhyunun korkan gözlerine dikti. "Beni neden bu kadar beklettin?"

Baekhyun cevap vermek zorunda olduğunu uzun bir sessizlik olduğunda anladı. "B-ben... Evden yeni çıktım." Jonginin gözlerine bakmaya korkuyordu. Bu yanlıştı. Onu sevebilirdi. Zaten ilgiye muhtaç ve bir parça sevgiye hasretti. Ona ilgi duyması yanlıştı. Zaten olmamalıydı.

"Erken çıksaydın. Beni beklettin. Beklemekten nefret ederim." Baekhyun boş bakışlarla bakmaya çalıştı ama başarısız oldu. Normalde çok sert biriydi, Çirkefti. Fakat ona karşı olamıyordu.

Jongin geriye çekildi. Elini ceplerine koydu ve hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam etti. Boş koridorun sonunda Baekhyuna döndü. Soğukluğu 100 km öteden belliydi.
"Seni yine bulmak için geleceğim." Jongin gözden kaybolduğunda Baekhyun derin bir iç çekti. Çantasını alıp odasını Aramaya çalıştı. Az önceki her şey yok olmalıydı. Beyninin kullanılmayanlar kutusuna o anları atarken bir anı gördü. Hepsi Jongin ile ilgiliydi. Jongin ile olan her şey unutulmaya değerdi. Ama unutulmayan lanet şeylerdi.

Odasını bulduğuna güzel bir nefes aldı ve içeriye girdi. Oldukça güzeldi. Halısı bütün yeri kaplıyordu ve bu  güzeldi. Artık ayakları üşümeyecekti.  Başını yana çevirdi ve yanda bir ayakkabılık gördü. Bir kac ayakkabı daha görmüş olsa da umursamadan ayakkabısını çıkarttı. Ayakkabısını koyup terlik giydi. Dokunulmamış yatağa bedenini atarken kendini çok rahatlamış hissetti. Yatak soğuktu ve Baekhyun oldukça üşümüştü. Fakat bu iyi hissettirdiği için mutluydu. Kendi kendine şarkı mırıldanmaya başladı.

Banyo olduğunu düşündüğü kapıya bakarken açıldı ve içeriye uzun bir beden girdi. Baekhyunun gözleri sadece havlu ile sarılı bir bel dışında gordugu kişi için kocaman açıldı.

Elinde bir havlu ile ıslak saçlarını kurutuyor ve bedeninden inen sular ile yerleri ıslatıyordu. Bu Kristi.

Kris baekhyunu gorunce Baekhyunun aksine gülümsedi ve dolabına doğru ilerledi. "Merhaba, Baekhyun. Sanırım oda arkadaşı olduk."

Baekhyun bir yandan Jonginin azabından kaçabileceği birini bulduğu için mutluydu fakat Jongin bundan mutlu olmayacaktı.

Bu saçma bölüm için üzgünüm *-* daha çok yorum ve vote atın lütfen sizleri seviyorum xoxoxo

WILD //KaibaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin