Yarım saatin sonunda çok keskin bir sessizlik oluşmuştu.
Aslına bakılırsa Baekhyun biraz korkuyordu. Karakolda olsa bu kadar korkmazdi.
Lay'in dediğine göre o bazen çok korkunç bir psikopat olabiliyordu.
Ve şuan.. Oldukça korkunç bakışlarla Jongin Baekhyun'a bakıyordu.Baekhyun hiç tanımadığı bir psikopatla yan yana dururken hiç korkmadığını kadar korkuyordu. Aslına bakılırsa bu kadar korkak değildi ama yerinde çok cesur biri olsa bile korkardı. Jongin ona karanlık bakıyordu. Sanki.. Elinden topu alınmış küçük bir çocuk gibi. Topu zor elde etmiş ama hemen elinden almışlar gibi.
Karanlık bakışlarını oyun isteğiyle buluşturuyordu. Bir şeyler düşündüğünü belli etmiyordu ama bu sessizlik bir şeyler düşündüğüne işaretti.
Baekhyun cesaretini toplayıp sert toprağın üzerinde geriye kaydı ve sesinin titremesine engel olamadı.
"J-jongin?"
Jongin pis pis sırıtıp Baekhyun'un uzaklaştığı mesafenin iki katı yaklaştı. "mm? Baekhyun." esmer olanın aklında dönen düşünceleri anlamaya çalışan Baekhyun -ki bunun imkansızlığının farkında bile değildi- yakınlıktan korkmaya devam ediyordu.
Ne yapmaya çalışıyor diye düşünürken bunu fısıldamıştı. İçinden kendisine küfürler savurup bakışlarını oldukça ilerideki büyük bir kütüğe kitledi. Evet, böylece Jongin onun neler düşündüğünü anlayamazdı.Jongin'in hoşuna gitmiş olacak ki sesli bir şekilde güldü.
"Bir amacım yok Baekhyun. Yüzünü inceliyorum."
Esmer olan, elini diğerinin yanağına koyup baş parmağı ile okşadı. Kavradığı narin çenesini kendisine çevirip gözlerine ardından boynuna baktı. Ay gittikçe en tepeye çıkıyordu. Boş, karanlık ve soğuktu.
Baekhyun titremeden edemedi. Tüm cesaretini toplayıp yerden hışımla kalktı. Arkasındaki toprak parçalarını silerken bir iki adım ileriye attı.
"Üşüyorum Jongin. Gidelim şuradan."
Baekhyun her zaman homurdanan ve Çirkef biriydi. Annesine bile eskiden karşı gelir odasından kovardı. Pek arkadaşı yoktu zaten. Yalnız bir şekilde büyümüştü. Annesi ve babası o küçükken ölmüştü. En büyük yalnızlığı annesinin yokluğunda hissediyordu zaten. İçindeki en karanlık her geçen gün daha da büyüyordu. Kendisini tanıyamaz hale geliyordu bazen.
Jongine hadi bakışlarını attı. Onunfa kalkıp Baekhyun ile gelmesi gerekirdi. Bu tüyler ürperten ormanda tek başına gidemezdi çünkü..
Jongin ayağa kalktı ama hala Baekhyun'a kötü bakışlarla bakiyordu.
"Seni ısıtabilirim. Hatta, yakabilirim."
Baekhyun birden durdu ve bakışlarını Jongine dikti. Korktuğu an gelmişti işte. Yakmak derken.. Neler geçiyordu Jonginin aklından? "Y-yakmak?" jongin onay verircesine başını aşağı yukarı salladı.
"Gitmeliyiz Jongin. Saçmalıklarını dinleyemem." Baekhyun yapmaması gereken bir hata yapıp Jongini arkasında bıraktı. Önden giderken korkmadığını belli ederek dik durdu. Tabi bu bir yalandı.. İliklerine kadar korkuyordu. Kelimenin tam anlamıyla sıçmıştı. Böyle bir yerden çıkışı bulması imkânsızdı ve telefonunun şarjı bile yoktu. Tek ışık aydı..
Jongin mesafeyi üç büyük adımla kapatıp baekhyun'u saçının arkasından kavradı ve asıldı. Eline bir düzine kadar saç geldiğine emindi. Baekhyun bir acı inilti bıraktı dudaklarından. Acıdan gözleri dolmuştu. Anlamayan bakışlarla esmere baktı.
Jongin köpürmüş gibiydi. Henüz kendisi de ne olduğunu bilmiyordu..
"Beni nasıl arkanda bırakıp gidebilirsin?" gereksiz yere sinirlenmiş olan esmere dolmuş gözlerle baekhyun baktı.
Canı acıyordu ve bu esmerin umrunda değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
WILD //Kaibaek
Fiksi PenggemarSeni hep bekledim Jongin. Mükemmellikle karşıma çık seni bir kere daha seveyim istedim. Sabah akşam seni bekledim. Bana yaptıklarını unutmadım. Hatırlıyor musun bir keresinde senden kaçtım diye beni dövmüştün. Hangi aptal bir psikopata aşık olur ki...