BÖLÜM 3

27 2 0
                                    

Her okulda olduğu gibi ilk gün ders işlemedik. Ege sınıf ile kaynaşmıştı bile. Maral da ellerini masaya , başını da ellerine gömmüş uyuma çabalarına girmişti. Ben de telefonumla oynamayı tercih ettim. Eren ' in yanında takılan çocuk yanımıza geldi ve "bandınız var mı kızlar" dedi.
Maral başını kaldırdı ve kim olduğunu görünce yeniden eğdi. Ben de "yok" dedim. Arka sıralara soracakken eren in sesi duyuldu. "gökberk buldum oğlum gel buraya" dedi. Adını gökberk olarak anladığım çocuk da eren in yanına gitti. Teneffüs zili çalmıştı. Maral ın kolunu tuttum ve öne geri sallamaya başladım. "kalk teneffüs oldu" dedim ama beni duymamazlıktan geldi.
Eren bize doğru geliyordu. Eren in sesini duysa kesin kalkacağını biliyordum. Eren yanımıza geldi ve "çakmak var mı" dedi. Maral anında kafasını kaldırdı ve "bilmem var midir ki" diye saçmalamaya başladı. Midesine cimcik attım. Sessizce bana "elin gözüne girsin" dediğini duydum.
Gökberk ' e verdiğim cevabın aynısını eren e de vermiştim. "yok" dedim. Ayrıca çakmak versem bile sigara içmek için istediğini biliyordum. Maral bana "çok mu saçmaladım" diye sorunca gözümü tahtanın yanında duran dolaba diktim ve her ne kadar 'hayır saçmalamadın' demek istesem de o benim en yakın dostumdu ve ona doğruyu söyleyecektim. "fazlasıyla" dedim.
Derin bir off çektikten sonra yeniden dersteki halini aldı. Ege yanımıza geldi ve "n 'aber" dedi. Maral ege nin elini tuttu ve "çakmak var mı" diye sordu. Ege de elini cebine attı ve çakmak çıkardı. "var" dedi. Maral sevinçle çakmağı alırken "eren e e veriyorum bunu çok saol" dedi ve ayağa kalktı.
Eren sınıftan çıkarken ona seslendi. Eren de adının geldiği yöne baktı ve maral ın uzattığı çakmağı eline aldı. "gökberk buldum oğlum çakmak" dedi. Maral a döndü ve "çok saol" dedi. Gökberk in gelmesi ile sınıftan çıktılar.
6 saat sonra...
Son derse girmiştik. Öğretmenler zili çaldığında herkes yerine oturmuştu ama eren ve gökberk hala ayaktaydı. Bir şeyler diyorlardı. Arkadan yürek yemiş bir çocuk "başkan senin görevin susturmak ama sen konuşyorsun" dedi. Eren de tahtanın onünde duran tebeşiri çocuğa fırlattı ve tam kafasından vurdu. "burası benim mekanım bilader ne diyorsun abim" dedi.. Çocuk sustu...
Hocanın gelmesi ile erenlerde yerine oturdu. Yine boş geçen bir ders daha... Şuradan çıkmama dakikaları kalmıştı. Maral ' a "sen ege ile git ben kütüphaneye gideceğim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedim. Maral da omzuma dokundu ve "gelmemi ister misin" dedi. Hafif tebessüm ettim ve "yalnız kalmak dedim maral. Git sen ege ile" dedim.
Çıkış zili çalmıştı. Çantamı takmak için saçımı arkaya savurdum ve bir bedene çarptım. Beden sahibine baktığımda eren olduğunu gördüm ve şirin olduğunu tahmin ettiğim bir gülümseme ile "üzgünüm" dedim. Saçlarımı çektirdi ve "yedim resmen saçlarını" dedi. Kendi saçlarını düzelterek sınıftan çıktı.
Maral da çocuğun arkasından baktı. "hadi görüşürüz" dedi ve ege ile sınıftan çıktılar. Ben de sınıfta tek kalınca daha fazla oyalanmadan sınıftan çıktım ve kütüphaneye ilerledim. Okulu geç saatte kapatıyorlardı. Kütüphaneye gittim ve kapıyı kapattım. Çantamı bir sandalye üzerine koydum ve kitaplara bakmak için gezindim.
Benim baktığım rafın arka tarafında bir kitap düşme sesi duydum. Anlaşılan yalnız değildim. "birisi mi var orda" dedim ve düşen kitaba doğru gittim. Etrafima bakarken bir bedene çarptım. Bu beden yine eren e ait idi. "ya sen her seferinde bana çarpmak zorunda mısın" dedi. Kahvenin en eşsiz olan gözlerine baktım ve "özür dilerim ya Allah Allah kim var orda diye sorduğumda cevap verseydin o zaman" dedim.
Yere düşürdüğü kitabı aldı ve "her soruya cevap vermem" dedi. Kilitlenme sesi duydum. Aynı sesi eren de duymuş olacak ki aynı anda kapıya baktık. Koşarak kapıya gittim ve açmayı denedim. "ya içeride insanlar var açın kapıyı" dedim. Kimse bağırmama cevap vermeyince tekme attım. Benim kapalı alanlara karşı fobim vardı ve korkuyordum.
Saçımı baş parmaklarımın yardımı ile arkaya atarken "kilitli kaldık. Ne zaman açarlar" diye sordum. Ama az önce dediği 'her soruyu cevaplamam' sözünü yerine getirmişti ve soruma cevap vermemişti. "sana soruyorum sağır mısın" dedim. Elindeki kitabi incelerken bir saniye bile bana bakmadan "yarın sabaha her halde ne bileyim ben" dedi. Yanına oturdum. "anneni ara , annen müdür evet anneni ara" dedim.
Bu sefer toplasan iki saniye sayılacak kadar az bir süre zaafında bana baktı ve başını yeniden kitaba gömdü. "burda telefon çekmez" dedi. Terlemeye başlamıştım. Bayılmak üzereydim. Bana baktı ve "sen korkuyor musun" diye sordu. Sorduğu soruya cevap veremeden beyaz ışık gördüm ve gerisi karanlık...
Gözlerimi açtığımda hala daha kilitliydik ama eren in dizinde yatıyordum. "bir şey oldu sandım. Benim başıma kalacaksın diye ödüm koptu" dedi. Yani benim ölmemden değil de ölümümün sebebi eren e kalacak diye endişelenmişti. "iyiyim tamam" dedim ve ayağa kalktım. "kapalı alanlardan hoşlanmıyorsun galiba" dedi.
Başımı tuttum ve "şurdan çıkalım lütfen" dedim. Nasıl olur da bu kadar rahat davranır anlamıyordum. Kapının koluna tutunarak ayağa kalktı ve "sakin ol güven bana" dedi. Güvene güvene de ona mı güvenecektim ben ? "çok saol çok rahatladım" dedim. Hiç bir mimik oynamadan ifadesizce bana baktı ve hiç bir şey söylemedi.
Kapının önüne oturdum ve "teyzem beni çok merak etmiştir" dedim. Kitap okuyordu ve arada bir bana bakiyordu. "ben ona bu durumu nasıl iza edeceğim" diye sordum. Yine bana baktı ve "söylenmeyi kesecek misin yeni" dedi. Yeni mi ? Bana yeni diye mi seslenmişti. "tabi senin için hava hoş çünkü seninle hiç ilgilenmeyen bir ailen var istediğin zaman eve girer istemediğin zaman evin yakınından geçmezsin. Çünkü sen gecelerin veliahtısın ama ben öyle değilim bencil bey ben bir kızım ve gece ile alakam yok. Bunu anlamayacak kadar duyg.." sözümün devamını getiremedim.
Boğazımda eren in parmaklarını istedim. Beni boğarken "sen benim ailem hakkında yorum yapamazsın ailem hakkında hiç bir şey bilmiyorsun yeni. Bir daha sakın aile meselesine girme" dedi. Boğazımda duran parmaklarını çekmeye çalıştım. Suratımın kırmızı olduğunu hissediyordum.
Boğazımdaki parmakları gevşeyince öksürdüm. Aile hakkında bi yarası vardı ve ben ona dokunmuştum ya da tuz basmıştım. "eren" dedim. Ayakta sinirli sinirli hapiste gibi dolaşmaya başladı. Oturduğum yerden kalkmadan "yanlış konuştum farkındayım özür dilerim" dedim.
Oturaklara oturdu ve kirli sakallarına parmaklarını gezdirdi. "aile konusunda çok hassasım yeni. Ailemi tanımıyorsun benim" dedi. "benim adım Alya" dedim bana bir daha yeni dememesini umut ederek. Bir kere daha özür diledim. "eren gerçekten sinirle çıkmış olan kelimelerdi. Üzgünüm" dedim.
Bakışlarını bana çevirdi ve yanıma gelip oturdu. Onu izledim. "bana anlatabilirsin eren aramızda kalacaktır" dedim. Cevap vermeyince anlatması için biraz daha denedim. "kimseye söylemeyeceğime dair sana söz veriyorum burda konuşulanlar burda kal..." yine sözümü tamamlayamadım.
Bu sefer boğazıma yapışmak yerine dudaklarıma yapıştı. Beni öpüyordu...

AŞK KIRINTISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin