Hayatın sırrını arayanlara yanıtın sen olduğunu söylerdim ama yanlış insanlara doğru cevap olmandan korkuyorum.
Baekhyun dudaklarını kemirerek girdiği markette alışkanlıktan olsa gerek ilk önce sütlerin olduğu reyona gitti. Ne ara eline aldığını bilmediği sepetine birkaç kutu muzlu süt koymuştu ki farkında olmadan duymak için dua ettiği sesi duydu.
"Süt içmenin uzamaya sandığın kadar faydası olmuyor."
Duymak istediği ses hiç de duymak istemediği bir şey söylemişti.
Baekhyun omuzlarını hafifçe kaldırdı ve tek hamlede geriye döndü. Konuşmak için ağzını açmıştı ki uzun oğlan buna izin vermedi.
"Şimdi zeka seviyemle ilgili bir laf sokacaksın."
Baekhyun gözlerini şaşkınlıkla açtı ve fark etmeden ağzı da aralandı. "B-ben..."
Chanyeol kıkırdadı. "Sıkıntı değil, kolay okunan bir insansın."
Baekhyun bu lafa bir hakaretmiş gibi tepki verdi ve yüzünü buruşturdu. Chanyeol'un yüzünde sırnaşıklıktan uzak bir tebessüm vardı.
"Ne istiyorsun?"
Baekhyun bu soruyu sorarken düşünmemişti. Onu görebilme ihtimali için gelen kendisiydi ama aşağılandığına göre karşıdakiyle konuşmayı kendisinin seçmemesi olayının verdiği üstten bakma hakkını kullanabilirdi.
Chanyeol etrafa bakındı hafifçe, sonunda aklına gelen fikirle gülümsemesini genişletti. Artık tabiri caizse sırnaşıkça gülümsüyordu işte. "Sepetindeki sütü istiyorum."
Baekhyun bu duruma gülmek istedi, az kalsın gülüyordu da ama kendisini çok zeki sanan boyu uzun aklı kısa, kalın sesli, kepçe kulaklı ve inanılmaz derecede tatlı bu çocuğa yenilemezdi.
"Raftaki başka bir sütü alabilirsin." dedi rahat bir tavırla.
"Ama ben senin sepetindeki sütü istiyorum." Chanyeol senaryoyu biliyor olmanın verdiği rahatlıkla konuştu. Şimdi sağ ayağına verdiği ağırlığını sol ayağına geçirmiş, kollarını göğsünde birleştirmişti.
Baekhyun şimdi çok hafifçe gülümsüyordu. Bu konuşmanın amacını anlayabiliyordu, sonunun nereye varacağını kestirebiliyordu ve durumu uzatmak istemiyordu. Chanyeol ile konuşmak ve paylaşmak istediği çok şey vardı. Daha bir gün önce tanıştığı oğlan nedense ona uzun yıllar önceki bir arkadaşıymış gibi geliyordu. Baekhyun sanki onu özlemişti ve geçirdiği hiçbir anı boşa harcamak istemiyordu.
"Kabul ederim ama bana kahve ısmarlaman gerekecek."
Chanyeol bu öneriyi seve seve kabul etti.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Mektubu okudun mu?"
Chanyeol'un kahve kupasını tutan parmakları birkaç saniyeliğine donar gibi olmuştu. Gardını düşürmüş ve geri kostümüne bürünmüştü o kısa sürede. Ne yazık ki bu yoğun duygu değişimleri karşısında oturan kısa boylu oğlanın gözünden kaçmamıştı.
"Okudum." dedi Chanyeol, sesinin yine de canlı çıkması için çaba harcıyordu.
"Peki..." Nasıl soracağını bilmeyen Baekhyun durakladı. Zaten konuya balıklama girmesi de bu işte ne kadar kötü olduğunun göstergesiydi.
"Demek istediğim..."
Hayatında kötü şeyler yaşamamış insanlar iyimserdirler, hayalperesttirler ve, Baekhyun'dan da beklendiği üzere, empati kurmaktan biraz yoksun olabilirler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unanswered Wishes
FanfictionBir tek onun hakkındaki dilekleri gerçekleşmezken bütün dileklerinin merkezinde o vardı.