Thomas haklıydı. Keşke hiç gelmeseydik buraya dedim. Arkadaşlarıma dönerek şunları söyledim.
_ arkadaşlar kimse bir yere ayrılmasın. Hep birlikte olmamız gerekiyor. Yoksa o şey bizi teker teker avlıcak. Daha 6 günümüz var. Ve saat şuan 5.00 hava kararmak üzere topladığimız odunları yakalım. Ve bu 6 gün boyunca herkez gece nöbette kalacak. Sen michael bu gece nöbet sırası sende tamam mı? Michael
_tamam dedi.
ateşimizi yaktıktan sonra topladığimız hindistan cevizlerini yedik ve uyuduk. Sabah uyandığımda arkadaşlarım ortada yoktu. Hemen kalkıp sağ sola bakındım. Ama kimse ortada yoktu. Sonra bir silah patlama sesi duydum. Hemen patlamanın olduğu yere gittim. Ve orda arkadaşlarımı gördüm. Hemen onların yanına gidip
_ bu silah patlama sesini siz mi? Yaptınız dedim. Michael yanında bir silah taşıdığını ve ondan sonra bir helikopter gördüğü için ateş ettiğini söyledi. içimden söyle bir oh çekmiştim. Sonra aklıma bir şey geldi. Hemen arkadaşlarıma odun toplamalarini ve ondan sonra topladığimız odunları bir helikopter veya bir gemi geçerse ateşi yakıp görmelerini sağlayacağız dedim. Hemen işe koyulup odun topladık. bütün odunlari bir yere yığarak gemi geçmesini bekledik. Bekledik , bekledik. Tam 3 saat bekledik ama umudumuzu kaybetmedik. Birkaç saat geçtikten sonra umudumuz yavaş yavaş tukeniyordu. 1 gün boyunca birilerin bizi gelip kurtarmasını bekledik ama nafile. Kimse gelmedi. Artık burda beklemenin saçma olacağına ve burda 5 gün kös kös oturmak gereğine kendimize inandırmıştık bile. Ama burda 5 gün daha kalmak sanki bize ölüm fermanını imzalamak gibi bişeydi bize...