22.58
En çok acıtan içimi, veda bile edemedim sana.
Son birkez sarılamadım,
saçlarını koklayamadım, son bir defa veya gülümsemedin bana. Bak kapıda kaldım şimdi, ciddiyim.
Annem komşuya çıkmış ve kapıda bekliyorum gelmesini.
Ne kadar basit değil mi?
Gitti ve gelmesini bekliyorum. Bizim için bu basit şeyler bile söz konusu değildi canımın acısı.
Bana bekleyecek bir şey bırakmadın giderken.
Neyim var, neyim yok götürdün ve ben yeni aldığı balonunu kaçıran küçük bir çocuk gibi çaresiz kaldım ortalıkta. Boş kaldı ellerim ve ben film/dizi izlemekten başka ruh sağlığıma iyi gelecek bir şey bulamadım.
Afilli sözler yakışmaz bazı yazılara. Yazar, kelimelerin acısını hissetsin ister okuyanlarının. İnan bu öyle, sabahlara kadar oturup yazdığım kan revan özlem sözlerine yer vermeyeceğim burada. Sadece seni çıldırır gibi özledim ve elimden başka bir şey gelmemesi beni deli ediyor.
Şimdi kimlesin, neredesin bilmiyorum.
Vedasız gidenler iz bırakmazlarmış arkalarında, açtıkları yaraların kabukları kalkmasın diye.
Kimden öğrendin böyle can yakmayı, düşündüm ve birkaç bira daha içtim. Çok fazla içtim. İçimdeki katili boğmak içindir belki, bilmem. Sadece ne yapacağımı şaşırdım Yazdım, belki okursun, belki dokunur.
Bilemem.
Demiş ya şair; okunsun diye değil, dokunsun diye yazılır bazısı.
Bolca 'y' harfi içeren bir 'aynen' iliştiriyorum şuraya.
Seni fazla özledim.
Okuduysan,
kendine iyi bak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last breath.
Non-FictionÇünkü biliyorum ki, aldığım hiçbir nefes bana son nefesim kadar zevk vermeyecek.