Önceki bölümün son kısmı:
Konuşmamız kapıya şiddetli bir şekilde vurulmasıyla bölündü. Justin korkuyla kapıya baktı ve hızla küçük dolabın yanına gidip birkaç kıyafet çıkardı. Tekrar hızla yanıma geldi ve kıyafetleri bana uzattı.
’Bunları şu odada giy.’’ Dedi kaşlarıyla arkasındaki kapıyı işaret etti. Aceleyle konuşuyordu.
’Odada birkaç makyaj malzemesi var. Senin için hazırlamıştım. Orada bir şeyler yap ve cildinin daha solgun görünmesini sağla. Acele et Anne!’’
Ne olduğunu anlamıyordum ama dediklerini yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum. Bu yüzden elindekileri aldım ve hızla odaya yürümeye başladım. Tam kapıdan girecekken evin kapısını çalan kişinin dediği şeyle durdum.
’JUSTIN! ANGEVIL İLE İLGİLİ BİR ŞEYLER OLUYOR. LUTEDAS DAĞINA BİR YILDIRIM DÜŞTÜ!’’ Sesinden adamın otuz ya da kırklı yaşlarda olduğunu anlamıştım ama yardım istemek için neden Justin'e geldiğini anlayamamıştım.
Şaşkınca Justin’e döndüm. Bana sinirle baktı.
’Tanrı aşkına! Git ve giyin. Ve bir de, buradaki herkese adının Anne olduğunu söyleyeceksin. Git!’’ dedi eliyle gitmemi işaret ederek.
Ona sormak için aklımda bir sürü soru oluşurken kapıdan girdim. Kapıyı kapatmadan önce adamın ‘’ONU ÖLDÜRMELİYİZ!’’diye bağırdığını duydum. Ama şaşkınlığın verdiği hisle durmadım ve kapıyı kapattım.
3. Bölüm
Cildimin biraz daha solgun görünmesini sağladıktan sonra son kez aynaya baktım ve elbisenin eteğini rahatsızca çekiştirdirdim–Eteği çok kısa değildi. Sadece yabancı bir kıyafet giymekten rahatsızdım-. Ben giyinirken Justin ve adam birkaç şey konuşmuşlardı ama duyamamıştım. Yavaşça kapıyı açtım. İçeriye bir adım atınca Justin ve gelen adam oturdukları yerden bana döndüler.
‘’Bu da kim?’’ dedi adam, bana tuhaf bir şekilde bakarken.
Ne diyeceğimi bilemediğim için Justin’e baktım.
‘’O Dünya’dan getirdiğim bir yardımcı.’’ Dedi Justin.
Bana yardımcı demesi hoşuma gitmemişti ama adamın kapının arkasından bağırdı an aklıma geldi. Beni öldürmekten bahsediyordu. Herhangi bir kargaşa çıkarmamak için çenemi kapalı tuttum ve çatmış olduğum kaşlarımı rahat bıraktım.
‘’Dünya’dan birini mi getirdin?’’dedi adam inanamaz bir şekilde. Sinirlenmişe benziyordu. Justin adamın aksine gayet sakin bir şekilde cevap verdi.
‘’Endişelenecek bir şey yok. Kızın ailesi veya bağlantısı olan hiç kimse yok. Bir daha Dünya’ya gitmeyecek ve zaten dilsiz.’’
Gözlerimi şaşkınlıkla açmamak için kendimi zor tuttum. Dilsiz mi?
Adamın yüzü aniden yumuşadı ve bana şefkatle bakmaya başladı. Ayağa kalkıp yanıma geldi ve ellerini omuzlarıma koydu.
‘’Dilsiz misin çocuğum?’’
Tam ‘evet’ demek için ağzımı açacakken son anda küçük yalanımızı hatırladım ve kafamı ‘evet’ anlamında salladım.
‘’Zavallım!’’ dedi benim için üzüldüğünü gösteren bir ses tonuyla.
Adamın neden böyle tuhaf konuştuğunu anlayamamıştım. Eski zamanlardan fırlamış insanlar gibi konuşuyordu.
‘’Her neyse. Ben bu konuyla ilgileneceğim Penton.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGEVİL LUTEDAS
FanfictionSelaaam :) Yeni bir hikayeye başladım.Umarım beğenirsiniz.Yorumlarınızı ve votelerinizi eksik etmeyin !!! :D