Yine bir gün sabah kalkmış, lavaboya gitmiş, yüzümdeki çapakları incelerken musluğu açtım ve yüzümü yıkadım. Göz kalemimi sürdüm, rimelimi çektim ve her gün gibi bu günde klasik olarak işime gitmiştim.
Odama geçtim ve odamdaki aynaya baktım. Yüzümdeki mutsuzluk, bitkinlik, sıkıntı 100 metre uzaktan okunabilirdi. Gelen hastalarım belkide içinden; "bu mu beni tedavi edecek ? Önce kendine baksın suratsız." Diyebilirlerdi. Her ne kadarda güler yüzlü gözükmeye çalışsamda olamıyordum.
Sabahtan öğlene kadar nerdeyse tuvalete gidecek vaktim yok gibiydi. Öğle molası zamanı gelmişti. Hastanenin yemeklerini sevmiyordum ve bu yüzden kendime dışardan yemek söylemiş gelmesini bekliyordum. O sırada meslektaşım Emre bey odama gelmişti. Hastanenin yemeklerini sevmediğimi bildiği için bana; "Yemek söyleyeceğim sanada söylememi ister misin?" Dedi.
Bende; " Çok teşekkür ederim düşündüğünüz için ama bende az önce söyledim." Dedim.
O da; " Peki Eylül Hanım." diyerek odadan çıktı.Öğleden sonra sabahki kadar yoğun olmasada yine yoğun sayılırdı. Mesai saatim dolmuş evime gitmek için otoparka doğru yönlemiştim. Otoparka girmemle içimden kendime yakıştıramadığım kelimeleri söylemem bir oldu. Biri benim arabamın önüne arabasını çekmiş, benim çıkmamı engellemişti. Plakasını anons ettirdim ve adamla münakaşaya girmeden yola çıktım.
Evime girmiştim. Hayattan bıkmış üç çocukla ortada kalmış kocasından dayak yediği için ağlayan bir kadın gibi hissediyordum kendimi. Neden böyle bir duyguya kapıldığımı inanın bilmiyorum.
Yine ertesi gün bıraz makyajımı yapıp işe gitmek için yola çıkmıştım. Yolda telefonum çaldı. Arayan Emre bey'di;
Emre bey: Günaydın Eylül hanım.
Ben: Günaydın Emre bey.
Emre bey: Eylül benim senden bir ricam var.
Ben: Tabi buyrun söyleyin.
Emre bey: Benim üniversiteden bir arkadaşım bugün bana gelcekti, bende bugün kız kardeşimi almaya gidiyorum rica etsem arkadaşımla ilgilenir misin?
Ben: Tabiki seve seve.
Emre bey: Çok teşekkürler iyi günler.
Ben: Rica ederim iyi günler.
İş yerime gelmiş beyaz önlüğümü giymiş sırasıyla hastaları alıyordum. Bugün düne nazaran daha az hasta vardı. Öğle molasına yaklaşık bir buçuk saat vardı.
O sıra kapı çaldı. Sistemimde hasta gözükmüyordu. Buyrun dedim ve içeri takım elbiseli 1.85 cm cıvarı boyunda siyah saçlı, sanki kaşları kalemle çizilmiş yakışıklı biri girdi.+ Merhaba ben Emre'nin arkadaşı Buğra. Emre'nin söylemiş olması lazım.
- İsminizi söylemedi ama haber verdi bu sabah buyrun oturun.
+ Teşekkürler.Buğra, çok sinirli biriymiş. Ve bu yüzden terapi tedavisi alıyormuş. Tanıştıktan sonra öğle molasına kadar terapi tedavisi uyguladım ve bugünlük bu kadar yeter diyerek seansı bitirmiştim. Buğra bey teşekkür etmek amacıyla öğle yemeğine davet etti beni.
Bende neden olmasın diyerek kabul ettim.Öğlen bir yerde bir şeyler yedikten sonra her şey için teşekkür etti bende rica ederim yemek için teşekkür ederim dedim ve iş yerime dönmüştüm. Akşama kadar iki hasta gelmişti ve sıkılmıştım.
Eve geldiğim bi kaç saat uyumuşum. Kalktım bir şeyler atıştırıp televizyonun karşısına geçtim. Televizyonda hiç bir şey yoktu.O sıra aklıma bugün Buğra bey'le birlikteyken mutlu olduğumu farkettim.