Eon başlığını çıkardı. Masanın üzerindeki bezi çekerek yüzündeki tere bastırdı. Ne olacaktı şimdi? Halka, buradan ayrılacağını belli etmeyecek şekilde yüzeye çıkmalıydı. Bu küçük kasabanın sokaklarında izini kaybettirip yüzeye açılan kapıya gidebilirdi belki de.
Kaskını yeniden taktı. Yavaş adımlarla kapıya doğru yürüdü. Kapıyı sakin hareketlerle açtı ve dışarıya ilk adımını attı.
Kapının önündeki sokak tamamen insan dolmuştu. Hepsinin gözleri parlıyordu. Bazılarının ellerinde yiyecekler, bazılarında renkli taşlar vardı. Halk çok misafirperver gözüküyordu.
Yıllarca iyi insan rolüne bürünmüşlerdi. Bütün insanlık tarihi boyunca insanoğlu her zaman birilerinin gözüne girmeye çalışmıştı. Herkes kendisinden iyi birisi olarak bahsedilmesini istemişti. Ama artık oyun zamanı sona erdi. Dev güneş kısa zaman içinde bu insanlık tiyatrosunun kızıl perdelerini kapatacaktı. Zaman sona ermişti.
Yutkundu. Karşısındaki insanlara baktı ancak görebildiği tek şey, yüzlerce kana susamış canavarın, kendisine uzanan elleriydi.
Eon, kapının önünde ilerleyebileceği bir alan kalmadığını gördü. Ne yapacağından emin olmadan biraz ilerlemeye çalıştı ancak kalabalık önünü açmadı. Tekrar içeriye girmeye niyetlenmişti ki sağ tarafından bir ses duydu.
"Sıçrayıcıya yol açın!" Sesin sahibi Model-21'di. "Uygun gördüğü adayı yanına alacaktır. Şimdi izin vermelisiniz!"
Bu ikazdan sonra kalabalık homurdanarak Eon'a yol verdi. Eon, robotu takip ederek tekrar toprak yola çıktı. Robot neye dayanarak uygun adayı alacağını söylemişti bilmiyordu ancak işe yaramış olacaktı ki insanlar yolu tamamen boş bırakıp kenardan izlemeye başlamışlardı.
"Başkanın öldüğünü nereden biliyorsun?" diye sordu robota. "Aday alacak olsaydım başkanı alacaktım. Adetler bu şekilde değil mi? Ama içlerinden birisini alacağımı söylediğine göre başkanın öldürüldüğünü biliyorsun."
"Başkanın kişisel hizmet robotuyum. Diğer 7 robot sana yaklaşmazken seni almam da bu yüzdendi. Anomaliler başkana bildirilir ve bildirim işi benim görevimdir. Sibernetik virüslerin başkanın vücuduna girdiğini anladım ama kurtarmak için yapılabilecek bir şey yoktu.
"Tabi, benim kostümüm dışında." dedi Eon sinirle.
"Kostümünüzün de hiçbir yararı olmazdı. Eve geldiğinizde başkan ölmek üzereydi zaten."
"Neden kimseyi uyarmadın?"
"Görevimin tanımları içerisinde başkanın ölümünü ilan etmek bulunmuyor." dedi robot hiçbir his belli etmeksizin.
"Kostümü kendin için istiyor olmayasın?" Eon, silahını çıkarmıştı.
"Neden isteyeyim? Görünüşüm insansı diye insani duygulara sahip olacak da değilim. Ayrıca lütfen kaldırın o silahı, daha önce de söyledim. Gülünç gözüküyorsunuz."
Eon sinirlendi ve silahını robotun çenesine dayadı.
"Bana bak tost makinesi, insanların siz robotlara, kendilerine verdikleri kadar önem vermediklerine eminim. O kadar önemli olsaydınız yüzeyde ölüme terk edilmezdiniz. Yani senin derinin insan derisinden daha zayıf olduğunu tahmin edebiliyorum. Bana büyüklük taslama, anladın mı? Yoksa teorimi test etmekten çekinmem." Yavaşça silahını indirdi ancak namlunun ucunu hala robota doğrultuyordu.
"Tehdidinizin bir önemi yok. Buradan çıkabilmek için bana ihtiyacınız var. Sisteminizi inceleyebilen sadece ben varım. Halk sizi kurtarıcı olarak görüyor. Eğer aslında bir kaza mağduru olduğunuzu anlarlarsa, kostümünüzü almak için birbirlerini dahi parçalarlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Dev
Science FictionKızıl Dev, gelecekte, şok edici bir tarihte geçen, Eon Folio isminde bir zaman yolcusunun hikayesidir. Gördüklerine şaşkınlıkla bakacak, hayretinden ağzındaki kelimeleri dışarıya duyuramayacaktır. Zira geleceğin adamı, geleceğin kendisiyle buluşmakt...