Bilinmeyeni Avlamak

51 0 0
                                    

Anlatımlar bazen  birinci kişiden yapılacaktır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Her şey bir yeminle başladı. Koruyucu yeminiyle. Saklanarak korumaya çalıştım. Varlığım hissedilmeden , bir efsane gibi. Rüyalarımı takip ettim. Bana yol gösterdiler. Korumaya yemin ettiğim bir adam oldu. Seçilen o oldu. Kendimi ona adadım. Onu her türlü kötülüğün baş gösterdiği bu diyardan korudum. Ölen Jeresey Kralının fısıltılarıyla onu korudum. 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Günümüz , Mısır , Keops .

     "Elbette , Yüce Efendimiz. Pençelerimizi parlatma zamanımız geldi de geçiyor bile. Çok güçlenemezler. Yarısı tarafımızca yok edildi. Geriye Mars'ta saklanan Jalra'lar ve Uxod Gezegeni kaldı. Emin olun , Efendimiz. Kristali çalıştırabilecek kişiyi ele geçirdiğimizde , karşınızda kimse duramayacak. " dedi hırıltılı bir ses. Aynı köpek hırıltısı gibiydi.Engellenemeyen bir hırıltıydı. " Yine ucuz numaralar seni ucube çakal. Seni emrime veren aptala şaşmamak gerekir , öyle değil mi ? Neydi o aptalın adı ? " . Çakal geriledi , salyalarının zemine damlayışı duyuluyordu. Vücudu zangır zangır titriyordu. Sanki içerinin havası değişmişti. " Yüzbaşı Phor Efendim." . Zaten içerisi zifiri karanlıktı , ancak şimdi hiçbir şey gözükmüyordu. " Bana halen o gezegenleri yok edemediğinizi mi söylüyorsun , köle ? " dedi karanlıkta bir ses. " E-Efendim Kristalimiz de gezegenleri yok edecek kadar gücümüz yok. Kristal ancak çok büyük bir güçle çalıştırılabilir Efendimiz. Her yolu denedik ancak , tek çözüm o gibi geliyor. Ve de aradığımızın nerde olduğuna dair en ufak bir bilgimiz yok E-Efendim. " dedi çakal. Karanlıkta bir şeyler titredi. " Peşine kelle avcısı tutun. Bulun onu."

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

   "Sadece bu mu ? Bunun gibi bir av için , daha fazla lazım bana ufaklık." . "Ah , Kelleavcıları. Kendilerini beğenmiş ahmak savaşçı topluluğu" diye geçirdi içinden Çakal. Efendisinin ona verdiği , son çare olan parlak bir kristali çıkarttı " Bu kristali görüyor musun ? Bu yerin altında gömülü olan Kristali çalıştıracak olan kristal. Sıkıştırılmış bir Kızıl Nefes. Ama boş. Ve doldurulamıyor. Hattaha açılmıyor bile. Sahibini bekliyor. Kristal sadece sahibi tarafından doldurulabilir ve kristalin tek bir sahibi var. Sahip olan kişi , diyarın en tehlikelilerinden. Bitmez enerji. Bilinmez Güç. Ama kırılgan bir ruh. Yaralanmış , her an parçalanmaya hazır. Onu buraya getirmenin tek yolu bu. Ruhunu ele geçirmek. Ve bunu yaptığında ise , sonsuz karanlıktaki ziyafetin , seni ölümsüz kılacak." Derin bir nefes aldı Çakal. Karşısındaki canlı karanlık , düşünceli bir şekilde ona baktı. Bakışları buz gibi soğuktu. Sanki insanı parçalıyordu. Karanlık meşalelerden gelen ışığı kırdı ve kristale yönlendirdi. " Karanlığa karşı kimse dayanamaz. Üç gün. Yıkımla beraber güzel bir gün olacak." dedi ve anında kayboldu. Yıkım olacaktı. Hem de çok büyük , engellenemeyen bir yıkım. Çakal oturduğu yerden kalkarak ıssız ormanda ilerlemeye başladı. Dünya'nın havasına alışalı bir haftadan fazla olmamıştı. Gezegeni yok edildiğinde , insanların evi Dünya'ya gelmekten , daha doğrusu getirilmekten başka çaresi kalmamıştı. Dünya'nın ona göre ciğerleri yakan , deriyi yakan bir havası vardı. Havaya alışmak için bir yıl kadar uzun bir süre dengeleyici takması gerekmişti. Dengeleyici , türlerin gezegen araları seyahatinde havayı kullanıcı ciğerlerine göre ayarlardı.İlk olarak Çelik Kafalar olarak bilinen Jalra'lar tarafından bulunmuştu.Başka gezegenlerde işi çıkan , ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyordu o zamanlar. Tabii , Carser'in köleleri gezegene Kristali doğrultmadan önce. Kristaller , beş kenarından beş kilometre uzaklıkta beş adet dikili demir bulunan , kısıtlı enerji ile kitlesel yıkım yaratan , insanların gökdelenlerinin boyutunda olan bir ölüm makinesiydi. Enerjisini gezegenlerin yaşam kaynağı olan , (Tabii ki insan ırkı bunu farkedemez.) Mavi Ruh'tan alırdı. Tabii bunu gezegenlerden sökmek o kadar kolay değildi. Mavi Ruh'u çepeçevre saran , görülmez ve silahlarla kırılamaz bir kalkan vardı. Ama büyüyle ince bir yapraktan farkı yoktu. Carser'ler bunu farkedeli çok fazla olmamıştı. Kısa zamanda türlerine tehdit olan gezegenleri bir bir yok ettiler.Ancak zamanla Kristal gezegenlerin ruhunu kabul etmemeye başlamıştı.Kristal beş demirde enerji toplamak yerine , geri tepme yaparak her seferinde kendine zarar vermeye başlamıştı.Carser'in Phobos'dan getirttiği ( Mars'ın tozlu uydularından.) Hapis Ruhlar ile Kristale yeni bir kaynak aramaya çalıştı. Hapis Ruhlar , Mars'ın yörüngesine hapis olan astreoidleri ile hapis kalan , insanın aklının durduğu yerde , zihinleri çalışan kölelerdi. Carser onların aklını çelmek için çok iyi bir şey biliyordu. Bilim açlığı ! Yeni buluşlar... Gariptir ki bu ruhlar bilim açlığıyla yanan ruhlardı.Hapis Ruhlar , hatrı sayılır bir zamanda Gurka Metalini* ( Gezegeninde ağırlığı bir ton olarak ölçülen , en ağır ve en dayanıklı madenlerden ) ortaya çıkarmıştı.  Gurka Metali bir süre onları idare etse de , onları bekleyen geleceği kimse inkar edemezdi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Açıklanamayan insan kayıpları hızla devam ediyor. Çoğu kampçı , kamp yapmak için gittikleri yerlerden dönemiyor. Sırf bu ay için insan kayıpları 200 ' ü aşmış durumda. Batıl inançlara göre insanlar , orman ruhlarını savunuyor. Bilimsel veriler ise hayvan saldırılarına kesin gözüyle bakıyor. Tüm ülkelerin aldığı ortak karar neticesinde , 1 ay boyunca piknik yerleri kapatılacak ( İşletmelere aylık ücretleri verilecek.) ve veriler tekrar gözlenecektir.Bizden ayrılmayın." 

Koruyucu EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin