Multi:Furkan
-Birilerine ihriyacım var ama kimsem yok,bunun çaresizliğini bilemezsiniz-Dışardan gelen korna ve küfür sesleriyle uyandım. Gözlerimi açmaya çalışsamda gözkapaklarım buna itiraz ediyordu.Belki bende uyanmak istemiyordum. Gözlerim uyumaktan şişmiş olmalıydı. Nerdeyse iki günden beri tek yaptığım şey uyumak.
Ölü gibiyim.Ellerimle göz kapaklarım ovuşturdum vücudum hala ağrıyordu ama katlanılamayacak kadar değildi ,aynı hayatım gibi nekadar berbat olsada katlanılamayacak kadar değildi . Düşüncelerime Karnımın guruldamasıyla son vermiş oldu bir şeyler yemeliydim ama hiç iştahım ve param yoktu bende Gölgeye mama koydum ve siyah Converselerimi giydim kapıyı kitledip sağlık ocağının yolunu tutum.
Rapor almalıydım ilk dönemin ortalarında olmama rağmen yedi gün devamsızlığım vardı . Biricik(!)Milli Eğitim Bakanlığımız.lise üçteyim ünevsteye gitme planlarım var ama bunun hakkında hiç düşünmemiştim.Bir ara bu konu hakkında düşünmeyi kafamı bir kenarına not ettim.
Yoldaki birkaç insanın banada dik dik bakmasına aldırmadan adımlarımı hızlandırdım. En azından çıkmadan önce nekadar korkunç olduğuma bi baksaydım . Acaba e okul fotorafındaki gibi ;
' Türkiyenin en genç seri katili olup.Ilk cinayetini 12 yaşında işlemiş.açiklama olarak "canım istedi öldüdüm"açıklamasını yapış. 7 disi kanıtlanmış 18 cinayet işlemiş . İnsanların kafası ve bağırsaklariyla oyuncak yapıp hunharca oynamış ve etlerini çiğ çiğ ye.. '.
gibimiydim en azından kafaya kese kağıdı geçirip çıkardım.Sağlık ocağının önüne gelmiştim.Selim amca ,aile hekimiz genelde rapor almaya geldiğimde ve babamla yaşananları ona anlattığım dan dolayi samimiydik , bir nevi piskolğum ve abim denebilir
Bir şey yemeden geldiğim Kızacğını biliyordum ama genede kapıyı açıp içeri girdim kimliğimi verip sıramı beklemeye başladım.Şimdiden sıkılmıştım. Hangi akıllı hastanelerden hoşlanır ki?
Canım sıkıldığını yaptığım gibi koridora volta atıp insanları incelemeye başladım. Gözüme ilk hiçbir mahallede eksik olmayan şişko itici kendini ve ailesini mükemmel göstermeye çalışan nineler çarptı.Genelde hikaye aynıdır;
Kocasıyla en ufak birşeye kavga ve huzursuzluk çıkarır, çocuklarının o zorda kaldığı eve ayda yılda birkerede geldiklerinde laf sokmayı ihmal etmeyen burunlarından getiren , torunlarını anca para ve hediyeler le kandıran hiç birşeyden memnun kalmayan ama komşularınada ballandıra ballandıra anlatmaktan geri kalmayan huysuz dedikoducu nine tipi.
Yüzümde içten dışa oluşan iğernme ifadesini silip televizyonun ekranındaki panodan sıramı baktım. Şim di sıra bana gelicek yavaş yavaş Selim abinin kapısının önüne doğru yürüdüm . İçerde hasta çocuk ve arkasından annesi çıktı içimde bi buruklu oluştu.
İsmimi duymamla Selim abiye döndüm.
"Derin nasılsın?"
" pek iyi görünmüyorsun ama, anlatmak istermisin?"
diye konuşan konuşan Selim abinin odadaki sedyeye doğru yürüdüm ve herzamanki gibi sedyeye yattım ikimizde bir şeyleri kurcalama isteğime alıştığından garipsenmiyorduk.
Sedyeye yattıktan sonra dünkü olanları anlattım .Bana gene ,istediğim zaman evlerine gelebileceğimi söylemişti ama gene ısrarlarınana karşılık kabul etmedim. Selim amcanın evine bikaç defa gitmiştim çünkü durumum çok ağrıdı bikaçkere bayılmışlıgım var . Durumum çok kötü olduğunda anca kabul ediyorum. Çünkü annesiyle yaşıyor galiba kanserden dolayı karısını kaybetmiş oda kendisi gibi doktor muş ve evlerine gittiğimde çerçeveli büssürü tablo görmüştüm . Sormaya utandim ama galba karısının yaptığı resimlerdi .Karısını gerçekten çok seviyor olmalıydı. Ve sevdiği kadının gözü önünde ölüme bir adım daha yaklaşması karşın sadece onun ölüme yaklaşmasını seyretmişti .
Bunları nerden bildiğime gekirsek onlarda kaldığım zamanda annesi Necibe Teyzeyle muhabbetimizde . Birde onlara gitmek istemememin nir diğer sebebi karısına benziyor olmam. Bu Selim abiyi rahatsız etmiyo gibi gözüksede rahatsız ettiğine adım kadar emindim.
Çünkü bazen gözleri özlemle bakıyordu bana.
Raporumu aldıktan sonra gene ürkütücü Evimin yolunu tutum .Eve giderken fırından simit aldım marketten de kaşar peyniri ,simidi arasına güzel giderdi.
Sadece sekiz liram kaldı off. Şimdi eve gitmek zorundayım. Karnımın doyurup getirdim şeyleri gene çantama tıktım. Ama bir şey eksik...Gölge!!as. Hemen anahtarları alıp dışarı çıktım.
"Gölge!Gölge...pisi pisi..."yere çömelip arabaların altına bakınmaya başladım yoldan geçen insanlar deli görmüşçesine bana bakıyorlardı ve benden birkaç adım uzaklaşıyorlardı . Ee haksız sayılmaz bende yolda Gölge !diye bağırıp arabaların altına bakan bir kız görsem aynı tepkiyi verirdim . Sanirim.Allah ım bügünleridemi görücektim Yarabbim ! Ayy
Tek yoldaşımda gitti!!gittiGözlerimde yaşlar akarken evime girdim.sonra masada horul horul uyuyan bir Gölgeyi karşılaşınca Yüreğimdeki kelebekler uçuşmaya başladı . Kahkaha atmaya başladım hem sinirden ,hem Gölgeyi kaybolmadığını anlamaktan , hemde mallığıma , valla ben malım ya . Kendime sövmeyi bitirdikten sonra Gölgeyi de çantama koydum. Anahtarları mı alıp cebine koyduktan sonra kapının önünde patenlerimi giydim. Kapıyı kitleyip 'ayının inine' doğru yavaş yavaş kaymaya başladım.
En sonunda daha fazla oyalanmamak için hızlandım. Hızlanmaz olaydım. önüme bi çocuk geçti ,çocuk desemde benimle veya beden bi iki yaş büyüktü , ve resmen çocuğa birazcık ,bodoslama girdim.
Ah totomun üstüne düşmüştüm çok fena ağrıyordu. Sonra kendimi düşünmeyi bırakıp çocuğun yanına gittim uff o benden daha fenaydı sanırsam yüz üstü düşmüş,burnu ve kaşığı kanıyor . Bir müddet bu haline baktım galiba canı yandığından dolayı kaşlarını çatmıştı ama ona rağmen masum ve çocuksu duruyordu .Yaptığım salaklığin farkına varıp çocuğu incelemeyi bırakıp omzunu dürttüm tepki vermedi yoksa beyin kanaması geçirip benim yüzünden ölmüşmüydü .
Saçmalama canım ufak bi ďüşmeden ne olcak dimi...dimi?
Göğüs kafesinde bi oynama yoktu nabzını kontrol etmek için parmağımı boyundaki damar koydum Ohh nabzı atıyordu.ah ne saçmalıyosun.
Ya benim yüzünden sakat kalırsa o zaman ölmekten daha kötü .
Hemen patenlerimi çıkartıp ayakkabılarımı giydim . Bir kolunu alıp omzuma koydum zorda olsa ayağa kaldırdıktan sonra bir taksiye durması için işaret yaptım . Taksici son anda beni görüp durdu ,binlerce kez şükredip taksinin kapısını açıp ilk çocuğu bindirmeye çalıştım ama kafasını çarptırdım . Kendi beceriksiliğime binlerce kez sövdüm. Taksici en yakın hastaneye gitmesini söyledim
Neyseki hastane yakın olduğundan param yetmişti.Hastaneye girdikten sonra hemşirelerden birine kısaca durumu açıkladım. Hemşire endişeli halimi anlamış olcak ki beni sakinleştirmeye çalıştı
"Merak etmeyin küçük hanım erkek arkadaşınıza birşey olmucak şimdi muayene yaparız ama altı üstü kafası çarpmasından dolayı bayılmıştır.Pansuman yapıp istirahat ettikten sonra birşeyi kalmaz"dedi
Biraz olsa rahatladım ama kafamda' erkek arkadaş 'kelimesi kaldı bende hemen"Yalnış anladınız o benim erkek arkadaşım falan değil ben ona yanlışlıkla çarptım "dedim
neden açıklama ihtiyacı yapma gerği hissettiğim anlamadı.Nasıl olsa pansuman yaptıktan sonra bidaha ne ben o kadını görücektim nede o kadın beni.Zaten 'kadında yemezler koçum bizde senin yaşındaydık,çok gördük bunları' bakışı atıyordu yada benim hayal gücümün bir oyunuydu.
Hemşire çocuğa pansuman yaptıktan sonra
"1-2 saat sonra uyanır,fakat hasthaneden çıktıktan sonrada istirahat edip ağrı kesici almalı"dedive odadan çıktı.
Nereye götürebilirdim ki hiçbirşey bilmiyorum hakkında
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahsız Tohum
Roman pour AdolescentsBelini soğuk fayansa dayayıp bacaklarını kendine doğru çekip,alnını dizlerine dayadı ve vücuduyla bütünleştirdi Geçmişi onu yoruyordu.Beyninin en ücra köşesine ittiği düşünceler sırtına bir kırbaç gibi iniyordu. Geçmişi ile tekrardan yüzleşiyor ve e...