Eve geldiğimde, çok yorgun olduğumu farkettim. Hemen odama çıkıp duş aldım. Sıcak su iyi geldi. Giyinip hemen kendimi yatağa attım. Zeynep'i ve Berk'i düşünmeye başladım. Birbirlerine yakışıyorlardı aslında. Zeynep'i dövmesemiydim diye düşündüm ama hemen vazgeçtim. O kaşındı napayım yani. Gözlerimi usulca kapattım ve uykuya daldım. Uyandığımda neredeyse akşam olmuştu. Telefon çalmaya başladı. Uzanıp telefonumu aldım. Berk arıyordu, açtım.
-- Selam Melis
-- Selam Berk
-- Sesin neden uykulu geliyor, uyandırdım mı ?
-- Hayır, ben zaten uyanmıştım. Bugün olanlardan haberin var mı ?
-- Noldu ?
-- Zeynep'le kavga ettik.
-- Oha ! Neden ?
-- Seninle konuşmamam için beni uyardı, bende ağzının payını verdim.
-- Benimle konuşmandan neden rahatsız oluyor ki ?
-- Ahh Berk yapma ama bu kadar saf olamazsın. Zeynep senden hoşlanıyor.
-- İnanmıyorum! Bu nasıl olur ?
Melisin annesi seslenir.
-- Her neyse annem çağırıyor yarın konuşuruz.
Aşağı indiğimde annem yemek hazırlıyordu.
-- Efendim Anne
-- Hadi bana biraz yardım et, hem biraz konuşmuşta oluruz.
-- Tamam. Ben patatesleri soyuyorum o zaman.
-- Peki. Günün nasıl geçti ?
-- İyi sayılır.
-- Yeni okulunu sevdin mi ?
-- Yani, biraz. Berk'te olmasa çekilmez bir okul.
-- Zamanla alışırsın hayatım.
-- Hiç sanmıyorum. Neyse ben dışarı çıkıyorum.
-- Tamam ama geç kalma.
-- Tamam anne.Ceketimi giyip ve dışarı çıktım. Biraz sahilde dolaştım. Sonra sitemizin bahçesinde, basketbol sahasının orada oturdum. Telefonumu çıkarıp, kulaklığımı taktım ve muzik dinlemeye başladım. Saat baya geç olmuştu kalkıp toparlandım. Arkamı döndüğümde bir erkek bana bakıyordu. Bir süre birbirimize baktık. Sonunda onunla konuşmaya karar verdim ;
-- Sende kimsin ?
-- Ben seni rahatsız etmek istememiştim. Özür dilerim.
-- Önemli değil.
-- Ben Buğra, bu sitede oturuyorum.
Elini uzattı, bende elimi uzattım.
-- Ben Melis, bende bu sitede oturuyorum.
-- Tanıştığıma memnun oldum Melis.
-- Bende memnun oldum Buğra.
-- Oturalım mı ?
-- Olur, benimde canım sıkılmıştı zaten.
Buğra ceketini çıkarıp yere serdi. Beraber oturduk. İkimizde konuşmadık. En sonunda Buğra sessizliği bozmak ister gibi derin bir nefes alıp verdi. Sonra dayanamadı konuştu.
-- Buraya ne zaman taşındınız ?
-- İki sene önce babam vefat ettiğinde Ankara'da sıkışıp kalmış gibi hissettim. Anneme İstanbul'a geleceğimi, beni merak etmemesini, başımın çaresine bakabileceğimi söyledim. O da beni tek başıma bırakamayacağını, onunda Ankara'da yaşamak için bir sebebinin kalmadığını söyledi. Beraber İstanbula taşındık.
-- Ben çok üzüldüm, bilseydim sormazdım.
-- Sorun değil. Sadece babam vefat etmeseydi herşey daha iyi olabilirdi.
Dedim ve ağlamaya başladım. Buğra bana sıkıca sarıldı ve ;
-- Üzülme, belki de baban orada daha mutlu.
-- Teşekkür ederim Buğra. Ama artık gitmem gerekiyor. Annem beni merak eder.
-- Seni bırakayım o zaman.
-- Olur.
Kalktık ve yürümeye başladık. Evimin önüne geldiğimizde ;
-- Artık gitmem gerekiyor.
-- Yarın aynı yerde bekliyeceğim seni.
-- Görüşürüz.
Eve girdim. Annem yemeğini yemiş. Bana hazırlayıp masaya bırakmış. Oturup yemeğimi yedim. Mutfağı toplayıp, odama gittim. Yarın okula giderken ne giyeceğimi hazırladım ve uyudum...Hatice ÇAVCI - Merve İmren OT
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Dost
Teen FictionBaşka gezegenlerde hayat var mı diye merak ederiz, sanki bu gezegende yaşamayı becerebilmişiz gibi.