ARAF

151 21 7
                                    

İki gün olmuştu ve ben hala istek dışı Giray'ı düşünüyordum. Okulda hem yeniydim hem de okulun en cool çocuğundan etkilenmiştim. Onun da benimle uğraşıyor olması onun da benden etkilendiğinin ispatı değil miydi? Bir kız var. Ece. Sebepsiz yere benimle uğraşıyor. Bu davranışlarına anlam veremesemde bu düşünceleri bir kenara bırakıp saatime baktım. Okula gitmem gerekiyordu,hazırlandım.
Okula gitmek üzere evden ayrıldığımda tam iki sokak ileride Giray'ı gördüm. Ondan uzak durmam gerektiğini biliyordum,görmezden geldim. Arkamdan "Hande!" dediğini duyuyordum ama benim için bir anlam ifade etmiyordu. Ve koşmuş olmalı ki,kolumdan tutatak durdurdu.
"Sana seslendim duymadın mı melek?"
"Duydum." dedim. Bana melek diyordu. Daha iki gün tanıdığı bir kıza melek demesi ne kadar doğruydu?
"Bak Hande. Benden etkilenmediğini biliyorum. Genelde kızlar benim peşimden koşar. Ama sen,sen farklısın." Dedikleri içimi okşuyordu. Ama güvenemezdim. Bu kadar çabuk olmazdı. Güneşte parlayan o kızıl kahve saçlarına bakıyordum. Onlara her bakışımda canımdan can gidiyordu. Bu,ilk defa birine karşı böyle şeyler hissettiğim içindi belki de.
"Okula gitmem gerekiyor,hoşcakal."
Onu orada öylece bırakmıştım. 

           •    •    •
 
 
Okula giderken oturabileceğim başka bir sıra arkadaşı olup olmadığını düşünürken aklıma,son kalan yerin de benim oturduğum yer olduğunu farketmiştim. Yaklaşık 25 dakika sonra okuldaydım. Karşıdan bana doğru yaklaşan iki kız gördüm. Önyargıyla bana çarpacaklarını düşünerek durdum.
"Merhaba" dediler iki ağızdan. Şaşırıyordum çünkü okula geleli bugünle birlikte 3. günümdü ve daha hiç arkadaşım yoktu.
"Merhaba" dedim gülümseyerek.
"Adın Hande idi değil mi? Ben Seray ve yanımdaki arkadaşım da Dilek. Okulumuz pek dost canlısı değildir. Ama biz ikimiz önyargıdan yoksun insanlarız." Dedikleri anda kafama balyozla vurulmuş gibi bir darbe aldım. Kimseye önyargıyla yaklaşmamalıydım. "Evet adım Hande. Tanıştığıma memnum oldum." Teneffüste görüşmek üzere sözleştik. Müzik sınıfına doğru emin adımlarla ilerliyordum. Derse girdim ve o tüm karizmasıyla gitar çalan müzik hocamız Özgün Bey'i gördüm. Yerime geçtim ve birden gitar tınısı kulaklarımda kayboldu.
"Günaydın Hande. Seninle ilk dersimiz ve ben sana bir soru sormak istiyorum." Soru denince beynimde yıldırımlar çakıyordu. Ama rahattım,problem soracak değildi ya.
"Dinliyorum hocam."
"Çalabildiğin bir enstrüman varmı?"
Sınıfta herkes bana bakıyordu. Mükemmel bir şekilde piyano çaldığımı söyleyemezdim. Utanıyordum. Giray'dan.
"Yok hocam." Yalan söylediim!
Bana göre hiç hoş olmayan bir davranış sergiledim. Aman ne olacak,bilmesine gerek yoktu.
Beynimde adetâ kasırga etkisi yaratan zil çalmıştı ve ben kızların yanına doğru gidiyordum.

           •       •       •

   Öğle arasına çıkmıştım. Seray ve Dilek beni bekliyordu. Öğle saatimin yarısını onlarla geçirdikten sonra müzik sınıfına gittim. Piyano başına oturdum ve annemin küçükken bana söylediği bir parçayı çalarak söyledim. Öyle derinden etkilenmiş olmalıyım ki, gelen Özgün hoca'yı bile farkedemedim.
"Hani hiçbir şey çalamıyordun? Ayrıca sesin de inanılmaz güzel."
Beni yakalaması hiç iyi olmamıştı. Yalancı konumuna düşmek bu hayatta en son isteyeceğim şey idi. Sınıftan çekindiğimi söyleyerek olayı bastırdım ve biraz da şirinlik yaparak ortamı yumuşattım. Özgün hoca karizmatikliği yanında oldukça espriliydi. Biz gülerken karşıdan sinirle Giray'ın baktığını görmüştüm.

KIZIL GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin