MERİDA

202 25 1
                                    

"Sonunda geldiler" dedi annem pencerenin önünden limana yaklaşan gemilere bakarken.

"Sonunda geldiler mi? Acaba ne zamandan beri onları bekliyordun?" Dedim sitem eden bir sesle ve bende annemin yanına gidip pencereden baktım.

"Acaba çocuk nasıl biri?" dedi annem limanın önündeki gemiden inen vikingleri süzerken.

"Biliyor musun anne? Çocuğun nasıl olduğu umrumda bilene değil. Çünkü ben evlenmeyeceğim" dedim ve üzerimdeki dar açık mavi elbiseyle arkamı dönüp zar zor yürümeye başladım.

"Ahh Merida. Barış için bunu yapmak zorundasın" dedi ve oda benim peşimden geldi. "Hem seninle bu meseleyi kaç kez konuştuk"

"Evet anne konuştuk" dedim ve durup anneme döndüm. "Ve ben sana evlenmeyeceğimi söyledim"

"Bende sana evleneceğini söyledim" dedi parmağını bana doğru kaldırıp tehditkar bir şekilde sallayarak.

"Benim ne düşündüğüm senin hiç umrunda değil dimi?" Dedim yüksek bir sesle.

"Bir prensesin önceliği her zaman kraliyetidir" dedi ve derin bir nefes aldı. "Bunu barış için yapmalısın"

"Başka yollarla da halle de biliriz" dedim buna kendim bile inanmıyordum.

"Aa öylemi? Söyleyinde o zaman bizde bilelim" dedi alay eder bir ses tonuyla ve iki elini de önünde kavuşturdu.

"Babam gidip şu kayıtsız zebellah denen adamla konuşa bilir" dedim bir şeyler bulmaya çalışarak.

"Sanki biz bunu hiç denemedik" dedi önümden geçıp kapıya gitti.

"Hemen aşaıya in. Fazla geç kalma seni bekliyoruz" dedi otoriter sesiyle ve kapıyı çarpıp dışarıya çıktı.

"Ahh olaamaaz!" Diye bağırdım peşinden ama beni duymadığı aşikardı. Şu anda içinde bulunduğum elbiseyi yırtıp atmak istiyordum ama bu mümkün değildi. Arkamı döndüm ve tam pencereye yürürken kapının açılma sesini duydum.

"Gine ne istiyorsun anne?" Dedim bıkmış bir ses tonuyla ve ona döndüm.

"Sakin ol Merida ben Merelayn" dedi. Bu kız kardeşimdi. Benden sadece bir yaş küçük olduğu için o evlenmekten yırtıyordu.

"Ne istiyorsun Merelayn?" Dedim aynı sinirle.

"Sadece nasılsın diye bakmaya gelmiştim" dedi ve koyu kırmızı elbisesini yerelde sürüyerek yanıma geldi.

"İyiyim. Şimdi gide bilirsin" dedim onu başımdan savmak için ama hiç gidicek gibi durmuyordu.

"O zaman sana şunu sorayım" dedi ve arkadan sıkı bir şekilde yaptığı topuzundaki tokayı çıkartarak hafif dalgalı kızıl saçlarını aşağıya saldı.

"Böyle daha mı güzelim?" Dedi. Benimle dalgamı geçiyordu. Evet bence bunu beni delirtmek için yapıyordu.

"Ne yapıyorsun sen?" Dedim bir an ve cevap vermesini beklemeden onu sırtından ittirip dışarı çıkarttım ve kapıyı arkasından çarparak kapattım. Sırtımı kapıya yasladım ve yere çömeldim. Gerçekten buna hiç hazır değilim...

Tesadüfe BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin