Rüya ailesiyle birlikte geçirdiği iki günün ardından evde ilk defa yalnız kalmıştı. Ailesinden ayrı yaşıyacağı bu küçük eve git gide alışmıştı. Bu üç katlı binanın en üst katında kendisi alt katında ev sahibi Selime hanım birinci katında ise başka öğrenciler kalıyordu. Ailesi gittiğini fırsat bilen Rüya kendince keşif yürüyüşüne çıkmaya karar verdi.
Üzerine kot pantolon beyaz badi ve siyah kapüşonlusunu giydikten sonra cebine biraz para ve anahtarını aldı. Kulaklığı ve telefonunu da yanına aldıktan sonra yürüyüş ayakkabılarını giyip evden dışarı çıktı. Apartmanın altında bulunan kafenin akşamları daha kalabalık olduğunu fark etti. Akşam üstü dışarı çıktığı için kafede yoğunluk vardı.
Telefonudan en sevdiği şarkılardan biri olan American Authors - Best day of my life şarkısını açtı. Kendini mutlu ve enerjik hissediyordu. Yarın okulun ilk günüydü ve içi içine sığmıyordu. Üniversite ortamını gerçekten merak ediyordu. Üniversitesinin özel olması dolayısıyla sosyal imkanlarının fazla olmasıda onun için ayrı merak uyandırıyordu. Yavaş tempoda bir süre yakın çevredeki caddelerde yürüyüş yaparken kendi işine yarıyacak bazı yerler keşfetmişti. Manav, eczane, sahaf,...
Hava kararmaya başladığı için yürüyüş hızını biraz arttırdı. Evinin olduğu sokağa geldiğinde her zaman ki gibi yürüyüş sonrası ödülü olarak evinin yanındaki markete girdi ve çikolata aldı. Çikolatasını yerken apartmanına doğru ilerdi. Kafenin tıklım tıklım yaşıtı insanlarla dolu olması hoşuna gitmişti. Belki akşamları buraya inip vakit geçirebilirdi.
Eve geldiğinde ilk işi yemek ayarlamak oldu. Tabii kide öğrencilerin geleneksel yemeği olan makarna için su koydu. Telefonu çaldığında arayanın annesi olduğunu gördü. "Efendim anne." Sesi oldukça mutlu daha doğrusu huzurlu çıkmıştı. "Nasıl gidiyor bizsiz hayat Rüyacık?" Annesine cevap verirken kaynayan makarna suyuna biraz tuz atıp ardından makarnayı koydu. "Gayet güzel gidiyor annecim şimdi akşam yemeğini yapıyordum."
Annesi onun neşeli sesiyle sevinmişti. "Ooo hemende alışmışsın bakıyorum da ne yemek yapıyorsun bakalım? Sakın makarna yapıyorum deme bana." Rüya annesinin bu tepkisine gülmüştü. "Tabii kide makarna yapıyorum anne gelenekleri bozsamıydım." Annesi kızının bu laflarına gülmüştü. Telefonu kapattıktan sonra Rüya makarnasını yedi ve sınav zamanı kapattığı sosyal hesaplarını tekrardan açmaya karar verdi.
Sosyal hesaplarını açtığında herkesin bahsettiği ama kendisinin hiç kullanmadığı Twitter uygulamasını indirip kendine bir hesap açtı. Kendi üniversitesinin sayfasını takibe aldığında üniversitesinin itiraf sayfasını gördü ve onuda takip etmeye başladı. Saatin erken olduğunu görünce yanında getirdiği romanlardan birini alıp kendine en sevdiği çay olan kuşburnu çayını da yapıp okumaya başladı.
Rüya kitabın yarısına geldiğinde saatin çok geç olduğunu fark etti. Hemen yatak odasına gidip telefonunda çalar saat kurdu ve kendini uykunun ellerine teslim etti.
Sabah uyandığında ilk olarak camdan dışarı baktı. Hava oldukça sıcak gözüküyordu. Hatta bunaltıcı derecede o yüzden üzerine kotunu giyip kısa kollu buz mavisi badisini giydi. Beline kadar uzun olan siyah dalgalı olan saçlarınıda saç köpüğüyle şekillendirdi. Her zaman çabuk üşüdüğü için ince lacivert hırkasınıda aldıktan sonra okula gitmek için hazırdı.
Okula yürüyerek gitmeye karar verdiği için kulaklığını takıp hafif bir müzik açtı. Okula vardığın da 15 dakikada vardığını gördü. Böylece otobüsü kaçırdığında hızlı yürürse derslere yetişebileceği için sevindi. Bu gün okulun ilk günü olduğu için ders onayı için danışman hocasının yanına gitmesi gerekiyordu.
Adının Özlem olduğunu öğrendiği danışman hocasına ders kaydını yaptırdıktan sonra boş vakti olduğu için okulun kütüphanesine gitti. Kütüphane hayal ettiğindende büyüktü. Tam bir kitap kurdu olduğu için bu manzara onu deli gibi mutlu etmişti. Hemen kitap raflarını kurcalamaya başladı. Okumayı çok istediği fakat fırsatı olmadığı Dan Brown - Melekler ve Şeytanlar kitabına elini uzattığında aynı zamanda biri daha kitaba uzandı. Çekinerek elini geri çektiğinde karşısındaki siyah saçlı koyu kahve gözlere sahip çocuk kitabı alarak Rüya ya uzattı. "Ben daha sonra okurum sorun değil." dedi. Oldukça sevimli bir gülümseme atarak Rüya kitabı çekinerek eline aldı. "Teşekkürler." dediğinde çocuk samimi biçimde tokalaşmak için elini uzattı. "Ben Berkay." Rüya biraz çekinsede karşılıksız bırakmanın kaba olacağına karar verip oda elini uzattı ve tokalaştılar. "Bende Rüya."
Sonrasında Rüya her zamanki gibi zamanın kitaplarla nasıl geçtiğini anlamamış olmalı ki kol saatine baktığında havanın kararmasına az bir zaman kaldığını görüp elindeki kitabın kaydını yaptırıp aldı. Hızla adımlarla durağa giderken otobüsün gittiğini gördü. Kaçırmıştı. Bunaldığı için saçlarını tepesinde topuz yaptı. Hava yavaş yavaş karardığı için yürümeye karar verdi. Hava soğuduğu için hırkasını çantasından çıkarıp üzerine giydi ardından kulaklığını takıp yavaş yavaş okulun çıkışına yürümeye başladığında alnına bir damla düştü. Gökyüzüne baktığında yağmurun yağmaya başlamasıyla yüzünde kocaman gülümseme oluştu. Yağmurlu havayı çok seviyordu. Ona memleketi olan Karadeniz i hatırlatıyordu. Yeşil le mavinin bir olduğu yağmur yağdığında toprak kokan Karadenizi.
Kulaklığını çıkarıp cebine koydu. Ardından durup ellerini açıp yüzünü gökyüzüne çevirdi. Yüzüne değen her damla sanki onu mutlu etmek istercesine yüzüne değiyordu. Sırılsıklam olucağını bilsede bu anın tadını çıkarmak istercesine yavaş yavaş eve yürümeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
RomanceOnun gökyüzü mavisi gözlerine baktı. Onun gökyüzünde mavinin her tonu vardı.Onun gökyüzünde uçmak isteyen küçük bir serçe gibiydi. Nutku tutulmuştu. Gördüğü manzara eşsizdi. Zaman Rüya için durmuştu. Nefes almayı unutmuştu bir serçe gibi ufak ve kes...