İNTİKAMİN BEDELİ

BİR DİZİ GARİPLİK

MİNHO
Yok,yok,yok deli olucaktım nerdeyse kim bu şifreyle sadece şifreyle girilebilen kamera kayıtlarını silebilmişti.Şimdilik sadece aklıma Martin,Tyler ve Stefan üçlüsü geliyordu.Onların böyle bir yetenekleri olduğunu hiç sanmıyordum saat sabahın dördüydü.İki saattir olayın geçtiği meydana bakıyordum.Ama gene aynı saatler arası silinmiş veya kayıt durdurulmuştu.Bunu yapanın kim olduğunu kesinlikle bilinemiyordu.Yani bunu yapan kimse gerçekten bu işte ustaydı.Ve buda bizim üçlü beceriksizlerin yanında birinin olduğu anlamına geliyordu.
COLİN
Bu lanet yerde Adam ve ben üç saattir bekliyorduk.Cidden artık kıçımız donmaya başlamıştı.Lanet Minho bizi burada bırakıp gitmişti.Ekim ayının ortasındaydık hava o yüzden soğuktu.Adam yavaş yavaş uyanıyordu ve mırıldanmaya başlamıştı.Benimde gözlerimi açacak güçük kalmamıştı.Gözlerim kapalı olmasına rağmen yüzümü ısıtan güneş sayesinde sabah olduğunu anlamıştım.Ama bir sorun vardı.Karnımın üzerinde bir ayı vardı sanki,nefes alamıyordum.Zar-zor kalktığımda karşılaştığım ilk şey Adam'ın koca kıçıydı.Bunun kıçı mı büyümüş ne.Ben ne saçmalıyorum offf.Bunları bir kenara bırakıp "Lanet olası kıçını ben altında ezilip ölmeden bir zahmet kaldır,Adam" diye bağırırken bir yandanda Adam'ı tepiyordum.O kadar tepmeme rağmen yarım saatte anca uyandı hayvan ya."Haaa,ne,nasıl,niçin,ne oluyor lan" diye bir tepki verdi.Hiçbir şeyden haberi yoktu."Ne olacak ki be senden daha akıllı biriyle muhattap oluyorsun işte ve onu bunu bırakta dondum lan " bu lafının üzerine önce ters tees baktım ardından ceketimi çıkartıp suratına fırlattım ardından da arabamı aramaya başladım ve Minho'nun arabayı aldığını farkettim.Lanet olsun ki telefonumda arabamdaydı ve lanet olsun ki bu ıssız yerden bir tek otobüs bile geçmiyordu."Adam yürümek zorundayız" dememle Adam'ın anırması bir oldu."Neeeee,arabaya ne oldu.Uffff ben yürümem hem ben elimden gelse tuvalete bile yürümem ben,çok istiyorsan taşırsın beni" bılabılabılaaaa.Ahhh,yeter şiştim.Baktım Adam'ın çenesi kapanmayacak,aniden Adam'ı sırtıma attığım gibi yürümeye başladım.Bunun üzerine Adam böyle bir şey beklemediği için biran afallasada hemen kendini toplayarak "İndir beni sanada bir şey denmiyor hemen ciddiye alıyorsun" demesiyle isteğini yerine getirdim ve bıraktım olduğu yere."Şu çeneni kapatıp yürüyecek misin.?" "Tabiki de hayır yürümeyeceğim,hem ben açım yaa" "Lan bir sus yeter,kafa bu kafa karı gibi vırvırvır,çarpıcam şimdi ağzına" "Tamam,be sustum" demesi üzerine bir umut susmasını beklemiştim ama nerde söylenmeye devam etti.Yaklaşık üç saatin sonunda merkezin önüne geldik.Adam'ın çenesi daha yorulmamıştı.Ben ise açlıktan ve yorgunluktan ölmek üzereydim.Hemen merdivenlere tırmanlamaya başlamıştım.Yarım saatin sonunda 7.katta bulunan Minho'nun odasına varabilmiştim.Odaya girer girmez odaya benden önce varıp koltuğa yayılan Adam'ı aşsağıya iterek kendim yattım ve bana "ne halt yaptığını zannediyorsun sen" bakışına karşılık olarak "Kusura bakma ama yarı yola kadar seni taşıdım canım çıktı yani bilerek değil,direk isteyerek oldu" dedim.Bunun üzerine o sadece ters ters bakmaya devam etti.O sırada kapının açılmasıyla kapıya doğru gittim ve gitmez olaydım."Ananı s........" diye bağırıp bütün kahveyi tepemden aşağı döktü Minho bey "Yandım" diyip gömleğimi anında çıkardım ve "Sahilde unuttuğun yetmezmiş gibi birde üzerime kahve döktün.Amaçın ne acaba ve bu gömlek 100£ dı,bunu bana ödeyeceksin" dedim.Bunu derken aynı zamanda alt tarafta bir farkettim,yanıyordum.Bunu farkettiğim an pantolonuma da çıkardım.Adam tam bir şey diyecekti ki,Sofia "Minho,bir şey ....." diye içeri daldı.Gözlerini üzerimde gezdirerek(özellikle kaslardan alta doğru) "Oooooooooowww" dedi.Bunun üzerine yerde kıçını ovalayan adam biranda ayağa kalktı ve kalkmasıyla 1.80 yere uzanması bir oldu salağın(bu arada boyu cidden 1.80 yani).Buna rağmen hemen kendini toparlayıp ayağa kalktı ve Sofia'nın gözlerini kapatmaya çalıştı(bence bildiğin oydu).Bunun üzerine Sofia "Ellerini hemen gözlerimden çek,manzaramı bozuyorsun" deyip Adam'ı öyle bir ittirdi ki Minho'nun üzerine düştü.Adam zamanında kollarını yere koymasaydı neredeyse öpüşeceklerdi.Bunun üzerine Minho,Adam'ı yastık fırlatır gibi üzerinden fırlattı.Bunu fırsat bilen Adam soluğu Sofia'nın dibinde aldı."Manzara mı.?Manzara dediğin doğa,hayvan falan olur.Çıplak bir Colinden manzara olmaz!!!"
"Yalnız ben çıplak değilim yarı giyiniğim iyi tarafından bak yani" bunu söylerken Minho'nun o değerli deri koltuğuna uzanmış,poz veriyordum.Bu arada Sofia'nın bakışları gitgide aşağılara kaymıştı.Bu kız kudurmuş olabilir bence bunu biran önce evlendirmek lazım bence diye düşündüm.Bu sırada Minho'nun öldürücü bakışlarını hissetmemle kafamı ona çevirdim.Sanki oda bunu bekliyormuşcasına " Şu siktiğim odasındaki,şu siktiğimin dolabını açıp içinden şu siktiğim pantolan ve gömleği alıp şu siktiğim dakikada giymessen olacaklardan ben sorumlu değilim" deyip dışarı çıktı.Bunun üzerine Adam önce küçük bir çocuk gibi dilimi çıkardı ardından da "Oh canıma değsin,duydun Minho'yu hemen üzerini giy bence yoksa duydun yani" dedi.Bunun üzerine hiçbir tepki vermeden arkamı döndüm ve kıyafetleri almak için ileri uzandım."Ooooo portakal gibi çok güzeller" diye bir şey duyunca ani bir şaşkınlıkla Sofia'ya baktım.Ben tepki verememiştim ama Adam "İlla birinin kıçına bakcaksan benimkine bak benimkide ayva gibi" diye saçmaladı.Sofia yeter artık dercesine derince bir nefes bıraktı ve "Bak bay sinir bozan ben ayva sevmem,heleki böyle güzel portakalların yanında ayvanın adını bile almam ağzıma" dedi cidden bunu dedi.Bunlar ne kafası yaşıyorlar böyle,ya şimdi dayanılmaz bir çekiciliğim var bunu biliyorum tamam da Sofia da yengem sayılır şimdi lütfen.Bunları düşünürken bir yandan da üstümü giyiyordum.Adam "O lanet sırıtışını kesmezsen ben keseceğim şimdi" diyerek Sofia'yı çektiği gibi dışarı çıkardı.Zavallı kız bu sefer cidden yanmıştı bence hemen kaçmalıydı.En sonunda üzerimi giyince odada tek başıma kaldığı farkettim ve odadan dışarı çıktım.İlk olarak gördüğüm şey Adam ve duvarın arasında kalmış bir Sofia gördüm.Bu beklemiyordum.
"SİKTİR..."