*1*

27 4 1
                                    

"Hazırmısın?"
"Milyonuncu kez cevap veriyorum. Evet"
"Tamam atla arabaya"
Ayaklarım her ne kadar beni geriye çekse de kendimi zorladım. Ve arabaya bindim. Abim beni sevgili(!) psikoloğuma getirdiğinde kendimi son kez ayarlayıp yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Yalancı bir tebessüm. Sadece artık yakamı bırakmasını istiyordum. Odaya girdiğimde,
"Bugün çok şıksın."
"Teşekkür ederim."
"Neşeli gözüküyorsun?"
"Evet?Niye neşeli olmayayım?"
"Ha- yok birşey canım. Bugün bir değişik geldin gözüme sadece." Herzaman ki rutin ve saçma konuşmalardan sonra beni bekleyen abimi yanına çağırdı. Ve beni kapı dışarı etti. Bahse varım abime artık terapilerin bittiğini söyleyecek.
Abim gergin bir şekilde odadan çıkıp,
"İris kadına bir şey mi yaptın?"
"Hayır ne münasebet"
"Artık gelmene gerek yokmuş."
"Oh be"
"Bu kadın manyak. Nasıl gerek olmaz" herzaman ki soğuk yüz ifademi takınıp,
"Gidelim."

Eve geldiğimde uykuma kaldığım yerden devam ettim. Bu akşam abim geri dönüyordu İzmir'e. Sonunda. Kurduğum alarm abimin gitme saatinin geldiğini söylüyordu. Bakmayın öyle. Yıllar sonra tanıdığınız birine abi demek kolay olmuyor. Abimi(!) yolculadıktan sonra kapıyı kapatıp kendimi dizilerime vermeyi düşünüyordum. Ama ne mümkün? Kapının arasını ayağını sıkıştıran Sinan arkadaşımıza yılın en rahatsız edici arkadaşı olduğu için hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. Teşekkürler.
"Ne var Sinan?"
"Emre senle konuşmak istiyor."
"Hala onun köpekliğini mi yapıyorsun?"
"O benim en yakın arkadaşım."
"Onunla konuşmayacağım." tam kapıyı kapatıca.
Birden önüme fırlayan aptalı görünce korktum.
"Gitmem gerek. Ben hala senin dostunum. Ama gitmeliyim. Mecburum Leylâ"
Dişlerimin arasından konuşarak,
"Sakın bir daha bana Leylâ deme"
"Diyeceğim çünkü sen İris değilsin. Sen benim Leylâmsın. Benim. Ve öyle kalacaksın. Bunu kafana sok. Sen İris değilsin."
"Emre defol git" yalvarırcasına suratıma bakarken,
"Peki. Seni affetmemi mi istiyorsun?" konuşmasına izin vermeden,
"Yetimhanede yetişen bir kız var. Sonra bir de kendini dunyanın merkezinde sanan megolaman bir oğlan. Bu kız bir hata yapar bu çocukla vakit geçirmekten hoşlanmaya başlar. Ama kız kendini kaptırmıştır çoktan. Sonra kız bir süre ortadan kaybolur. Çocuk onu aramaz, sormaz. Halbuki kız daha hiç tanımadığı ailesinin düşmanları tarafından kaçırıp aylarca her türlü işkenceye maruz bırakılır. Ama en büyük işkence de dostu sandığı o çocuğun eğlenerek çekilen gizli fotoğraflarını görmesi olur. Kızın biyolojik ailesi onu kurtarır. Tabiki mutlu son değil. Ailesi vicdanlarını rahatlatmak için kıza para yollarlar sevgi değil. Sadece fazla fazla para. Zaman geçer çocuk gelir özür diler. Kız aptal değil maalesef. Çocuk yalvarır ve affetmesini ister. Halbuki kız hayatı boyunca belki bir daha göremeyeceği sevdiğini unutmaya çalışırken bu çocuk onu bir nebze rahatlatıyordu. Güzel hikaye ama değil mi Emre. Sen olsan affedermisin? Şimdi defol git sevgili babanın yanına. Şırkette seni bekliyordur." kapıyı suratına kapatıp olduğum yere çömeldim. Geçmedi geçmeyecek. Her geçen gün içinde olduğum bu karanlık kuyuya biraz daha batıyorum. Bunu farkındayım. Canım yanıyor. Yeni bir sayfa açamıyorum. Gerçi açsam ne olacak defter aynı defter. Kalbim paramparça. Hayatımı düzeltmeye çalışsam canım yanıyor, düzene koymasam kanıyor. Çaresizlik her şeyden fena. Keşke diyorum bazen. Keşke şu lanet olası hayatımda güzel olan ufacık bir şey olsaydı.
Belki vardır sen göremiyorsundur?
Kes sesini iç ses. Olsa görürdüm.
Odama çekilip antidepresan haplarımdan birini ağzıma attım. Uykumun gelmeyeceğini anlayınca sahile indim. Ve bir süre kendi halimde takılmaya karar verdim. Genelde verdiğim radikal kararların çoğunu uygulamadığımı söylemişmiydim. Aslında size hakkımda hiç bir şey söylemedim. Ben İris. 19 yaşındayım. Ve sadece uyumaktan hoşlanırım. evet hoşlandığım tek şey bu. Yetimhanede büyüdüm. Genel olarak Özgürü beklemekten başka bir amacım yok. Özgür kim sorusunu cevaplarsak;
"Yeter artık. Nolur durun. Yemin ederim sizi tanımıyorum."
"İstediğimiz sen değil çirkin."
"Ne diye aldınız beni buraya o zaman? Bırakın beni."
"Aslında tam olarak seni ailen sebebiyle aldık. Senin bu baban harbiden bir adi."
"Bana bilmediğim şeylerle gel." dedim tıslar gibi.
"Babandan beraber nefret etmek çok hoş. O da seni sevmez zaten. Ama anneni çok sever. Ve ufaklık annen sana fazlasıyla düşkün." yüksek kahkaham bulunduğumuz depoyu inletmişti. Attığı tokatla saçlarım sağ tarafıma savruldu.
"Emin ol bana düşkün olsaydı yetimhane köşelerinde büyümezdim."
"Zaten Melek isteyerek koymadı seni oraya."
"Melekmiş hah. Hepiniz şeytanın vücut bulmuş halisiniz."
"Melek hakkında düzgün konuş."
"Şimdi anlaşıldı neden o adiye düşman olduğun. Karısına mı ay pardon neydi adı? Hah sevgili Melek anneme mi aşık oldun? Çook ayıp babacığım duyarsa çok kızar. Hele beni kaçırdığınızı duysa çok kızar. Sanırım vereceği ilk talimat,
'Allah razı olsun kardeşim. Al yak yak kül olana kadar. Ölüsünede bulamasınlar. ' olur. Tabi yinede sen bilirsin."
"Fazla ukala olmaya başladın. Götürün kuyuya"
"Hayır bırak. Hayır. Götürme. Yalvarırım bırak. İki aydır bir hareket yok zaten. Umurlarında değilim bırak yalvarırım."
"Sen öyle san baban fellin fellik seni arıyor."
Konuşmayı bölen kapı sesiyle herkesin kafası o tarafa döndü. Maskeli bir çocuk elinde Cengiz şerefsizinin oğluyla içeri girdi. Buraya kadar sakıncalı bir durum yok. Sorun şu ki Cengizin oğlunun kafasına dayanmış bir silah vardı.
"Kız verin" bu ses tonu tanıdıktı.
"Sakin ol evlat"
"SANA. KIZI. VER. DEDİM."
Cengizin işaretiyle beni ona ittiler. Onun arkasına saklanıp yavaşça oradan çıktım. Cengizin oğlunu öne fırlatıp arabaya atladık ve gaza bastı.
"Kimsin sen?"
Cevap veremeyecek kadar meşguldü . Zira kendisi şuan arkada bizi takip eden çete arabalarıyla uğraşıyordu. Onları atlattıktan sonra tam derin bir nefes alacakken yavaşladığını görmemle panik oldum. Dağlık yerde bu soğukta kaldık diye düşünürken, o konuşmadan arabadan indi,
"Kimsin sen?" ki
"Sana diyorum heeey"
Arkasından ona yetişmeye çalısırken birden arkasın döndü ve ona çarptım. Bu koku. Bu kokuyu biliyorum. Se-
"İris susarmısın"
"Özgüür?" yüz ifadesini değiştirmeden öylece bakıyordu. Suratındaki maskeyi çıkardı.
"Se-sen yaşıyorsun. Ben senin öldüğünü sanmıştım."
"Çünkü ben öyle düşünmeni istedim. Ben sana her zaman bir nefes kadar yakınım unutma."
"Ne demek lan bu. Hayatımı kurtardın . Hatta beni tacizci bir sapığın elinden de kurtarmaya çalıştın. Adam seni öldürene kadar dövüp benle yarım kalan işini halletmişti. Sonra seni bir daha görememiştim. Yerde hala ıslak kandan başka bir şey yoktu. Ben sen öldün diye uyuyamıyordum. Uyuduğumda kabuslarıma giriyordun. Adını sayıklayarak kaç gece kan ter içinde uyandım. Terapiler gördüm yetmedi. İntihar etmeye kalkıştım olmadı. Yapamadım henüz bunu yapacak kadar cesaretim yoktu. Bunları da gördün mü Özgür?"
Yine sessizliğini koruyordu.
"Lan konuşsana. Konuş sessiz kalma canım yanıyor. Hayatımın tokadını attın lan sen bana. Şimdi sessiz kalamazsın anlıyormusun? Lütfen geçerli bir mazeretin olsun. Lütfen"
"İsteyerek olmadı İris"
"Ah siz erkekler ve şu mecbur kalarak yaptığınız şeyler. Babam beni mecbur kaldığı için yetimhaneye verir. Aşık olduğum ve beni seven çocuk gider. Emre mecbur olarak salak bir kızla evlenip yurtdışına taşınır. Harika!"
Dişlerinin arasından konuşup,
"Kesin gidiyor değil mi o Piç"
"Ah seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Ne de olsa sen Özgürsün."
"İris!"
"Şimdi ne olacak. Ve Özgür sevdiği kızı bir kez daha kurtarıp defolup gidecek değil mi? Ne olur gitme"
Sessiz kaldı. Konuşmadı.
"Gidecekmisin Özgür."
"Bu sefer hayır. Ama-"
"Ama ne"
"Kısa bir süreliğine buralarda yokum."
"Ne kadar kısa"
"Üç ay?" yürürken nereye geldiğimizi bilmiyordum. İlk gördüğü taşa yaslandı. Ve ayaklarını uzattı. Yanına gidip kafamı omzuna koydum. Özlemişim. Gerçekten en özlediğim şey.
"Özgür gece uzun biliyorsun. Her şeyi anlat."
"Peki. Beni dövdükleri gece kendimi kurtardım. Ben seni yüzüstü bırakmadım. Yemin ederim. Sadece senin intikamını almak istedim. O zaman sen 16 yaşındaydın ben 17. Küçüktük. Ama ben seni harbiden sevdim be İris. Harbiden sevdim. İntikamını da aldım. Ama adamın oğlu peşimi bırakmadı. Şerefsiz zekiydi de. Bu Cengizle anlaşmışlar. Cengiz anneni istiyordu. Ona aşıktı. Melih te benden intikam almak istiyordu. Çok uğraştım ve bu sabah buldum yerini şimdi sen 18 yaşındasın ben 19 belki geç oldu. Ama beni affedersin İris değil mi? Ben... Ben seni çok seviyorum. Sadece- yanına gelememin nedeni sana zarar verecektiler. Uzak durmam gerekti. Çok zorlandım. Sonuna geldik. Beni affedecekmisin?"
"Ben artık beni istemediğini düşünmüştüm. Kirlendiğim için istemediğini. Çok koymuştu be Özgür harbiden fena koymuştu. Sana da hak vermiştim aslıda bir yandan. Ama çok kırılmıştım. İşkencelerden çok canımı yakmıştı. Bir de Emre vardı ama Emre benim dostumdu. Yaralarımı sarmaya çalışıyordu. Seni sevmekten vazgeçtiğimi düşünmedin değil mi? Biliyorum düşünmezsin ben sana söz vermiştim. Ben sana zaten hiç küsmedimki Özgür. Sadece özledim."
Bana sarılarak saçlarıma sıkı bir öpücük kondurdu.
"Üç ay sonra yetimhanenin ordaki parkta"
" Üç ay sonra yetimhanenin ordaki parkta"
Gülümsedim ve bu hayatımdaki en içten gelen gülümsemeydi.

SADECE SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin