Hadi tahmin edin nerdeyim. Hadi hadi yapabilirsiniz. Evet. Okul. Bu ne biçim bir kabustur Allah'ım. Üstelik ders felsefe. Allahım felsefeci senin varlığını tartışıyor ama ben bir şey demiyorum. Sen bilirsin Allahım. Zilin çalmasıyla bir kendime geldim. Özgür gelmemişti. Ya da vazgeçtim gelmiş. Şuan kapıdan içeri giriyor.
"Hadi gel."
"Nereye ya uyuyacağım ben Özgür."
"İyi Seda beni çağırıyordu." ay paçoz Seda.
"Sen git. Ben uyurken Jensen da bana eşlik eder." tabiki sonuna kadar Supernatural.
Kızım gidiyor Sedaya ne jensenı
Ananı satıyım harbiden gidiyor. Zalım misin Özgür?
Ben söylemesem artık Sedaya gidiyordu bak iyiki varım. Mükemmelim ayol
İç ses?
He
Sen mükemmel olduğunu iddia ediyosan ve sen benim bir parçam olduğuna göree evet bende mükemmelim.
Gerizekalı sevgilini kapıcak Seda koş.
Koşa koşa Özgüre yetiştim.
"Seni bizimkilerle tanıştıracağım"
Bizimkiler?
Ne biliyim bi sus.
"Sizinkiler?"
"Arkadaşlarım."
Dışarı çıktığımızda çardakta oturan bir gruba doğru ilerledik. Tahmin ettiğim gibi onlarla tanışacaktım. Özgür,
"Selam millet."
Mavi gözlü bir çocuk,
"Selam" dedi. Hepsi teker teker selam verdikten sonra aralarından bir kız ağlayarak gitti. Soran gözlerle baktığımda kimse cevap vermedi. Özgüre baktım,
"Önemli değil boşver."
O kızda bir şey var bak.
İlerde çıkar kokusu iç sesçim.
şu çocuk. Tanıdık ama çıkaramadım. Bakışlarımdan açıklama yapma gereği duymuş olmalı ki,
"Yetimhaneden olan Oğuz hani. Kankin olan Oğuz. Kızım senin kaç tane Oğuz kankin var?" oha. Oha. Oha. Laaan. Oğuz bu resmen. Nasıl çıkaramadım ya?
"Oğuuuz. Oha lan çok değişmişsin."
"Evet genelde kızlar yakışıklı olduğumu söyler."
Çardağın öbür tarafına geçip Oğuza sarıldım. Ve beş saniye sonra kapşonumdan çekilerek yerime geldim. Tabiki Özgür. Sevimli bir kız,
"Ben Hazal." dedi. Sanırım bu kızla iyi anlaşabilirim. Çok sevimli ve cana yakın duruyor.
"İris" Özgüre bakıp,
"Demek meşhur İris bu arkadaş. Sonunda tanıştık."
Meşhur İris?
Ah iç ses meşhur ve mükemmel olduğumu bir sen farkedemedin.
wowowow Özgür çok bahsetmiş demekki
Mavi gözlü çocuk ve diğer yakışıklı aynı anda,
"Oha İris mi? Ben Semih."
"Ben de Arda."
"Memnun oldum." Hazal ellerini havaya kaldırıp,
"Allahım sen şu gruba Cansu gıcığından sonra bir kız daha soktun ya şükürler olsun. Bu günleri de mi görecektik?"
Gülerek cevap verdim. Ve hayatımda duyduğum alarmdan sonraki en iğrenç ses çaldı. Zil sesi. El sallayıp yanlarından ayrıldım. Yani ayrıldık. Özgürle sınıfa çıkarken lavabodan makyajı akan ağlamış bir Canuyla karşılaştık. Özgür kolumdan tutup çekiştirdi beni. Sonunda dayanamayıp,
"Özgür ne oluyor?"
"Ne oluyormuş? Zil çaldı işte sınıfa çıkıyoruz."
"Hayır şu kız. Cansu.",
"O kız beni seviyor."
Paçoooz
Ay sinsi iç sesim sinsi
Ben dedim bu kızda bir şey var diye
İşte benim içsesimsin zeki olacaksın.
Saol cınım
"Sonuçta sen onu sevmiyorsun?"
"Soruyor musun cidden?"
"Yo"
"E o zaman" üç numaralı sevimli kız gülüşümü yapıp,
"Duymak hoşuma gidiyor."
Sınıfa girdiğimde Seda benim yerimde oturuyordu. Benim yerim. Benim.BENİM.
"Seda kaybol." çünkü cınım sevgilim. Seda ağzını yaya,
"Ya ben burda oturucam sen Sudenin yanında otur İriscim" İriscim? CİM?
"Nerden bu samimiyet Seda yolmıyım seni hadi zıpla. Bi bırakta sevgilimle oturayim ya."
"Se-sevgilin mi?"
"Uzamadı mı sence?" safı saçlarından tutup bir kenara fırlattım. He yok ben salağım. Ben senin Özgürle oturmak için çabaladığını farketmedim. He he hadi yedim. Gerizekalı. Yerime geçtim. Özgür kulağıma,
"Buna gerek yoktu."
"Onu sevmiyorum."
"Boşu boşuna kızın canını yaktın"
"Cidden mi? Bana onu mu savunuyorsun Özgür."
Kafamı onaylamaz bir şekilde sallayıp lavaboya gittim. Boş kabinlerden birine girdim. Arkamdan bir kapı sesi ve ardından Sedanın sesi
"Bak Sude oha ya. Hem Özgürü almış. Hem de resmen rezil etti beni. Ben bunu ödetirim o İris denen kıza. Aptal. Umutlara söyle sıkıştırıp dövsünler."
Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Sonra dayananayıp kalbinden çıktım. Kahkaha ata ata. Seda beni gördüğünde ağzı bir karış açık kaldı. Saçlarından tutup duvara yapıştırdım.
"Benden. Uzak. Dur. Ve Özgürden de."
Ellerimde kalan sarı saçları arkadaşına teslim edip tuvaletten çıktım. Dersin boş olduğunu öğrendiğimde kantine indim. Ama bilin bakalım noldu? Seda ilkokul oğrencisi gibi müdürü peşine takmış. Beni şikayet edecek güya.
"Hocam İris yaptı."
"Niye dövdün kızı yavrum?"
Hadi ama dövsem şuan beni şikayet edemeyecek kadar yoğunbakımlık olurdu.
Onu biliyoruz canım
Tşk içses
Oturuşumu ve yüz ifademi değiştirmeden
"Çünkü kaşındı."
"Sende kaşıdın öyle mi?"
"Evet tam olarak öyle yaptım."
"Kızım burası dingonun ahırı mı önüne gelini dövemezsin döveceksen burada okuyamazsın. Şimdilik sadece tutanak tutuyorum. Akıllı ol." ikilli il. Arkasından el sallayıp çayıma döndüm. Özgür geldi ve kolumdan çekiştirip okulun arkasına getirdi.
"Napıyorsun sen?"
"Napıyormuşum?"
"Bu okulda kalmamız gerek. Takip etmem gereken biri var ve senin yüzünden okuldan atılacağız. Cidden sen bu kadar değiştin mi? Sadece sırana oturdu diye." hayır niye bağıyorsun? Ne bok biliyorsun ki bağırıyorsun? Sakinliğimi bozmadan düşünür gibi,
"Niye döndüm hımm.." tayfa peşimizden gelmişti. Ve kavgamızı izliyordu. Sedanın taklidini yaparak,
"İy sude kiz rismin bini rezil itti. İzgiridi kipmis. İmiti divdir ini."
Oğuzdan gelen bir 'ovv' Semihden gelen 'kız haklı abi.' yorumları özgüvenimin zirveye çıkış nedeni oldu.
"Evet Özgür?" bir şey demeden gitti.
"Harika!" diyip alkışladım. Hazal,
"Bu aralar fazla gergin İris."
"Niye ve sebebini neden ben bilmiyorum."
"Birinin peşinde ve o biri sıradan biri değilmiş. Bu kadar biliyorum."
Oğuz,
"Gel kanki. Relaks ol. Rahatla. Derin bir nefes al. Ver. Al. Ver." ona doğru attığım adıma ellerini havaya kaldırıp,
"Tamam vurma, ah vurma "
Gülümsedim. Neyse canım. Özgürün yanına gidiyim ben.
"Görüşürüz millet"
Hızlı adımlarla Özgürün yanına geldim.
"Baksana bana bir"
"Sana diyorum Özgür." kafasını çevirip,
"Özür dilerim."dedi
"Bende"dedim.
Kafasımı kolunun altına sıkıştırdı. Saçlarımı öptü. Tayfa yanımıza geldi. Ve mütüş anımızı bozdular. Semih muzipçe kıkırdadı. Oğuz,
"Çifte kumrular, bugün buluşuyoruz. Ama nerde olduğuna siz karar verin. Sonuçta kimde buluşacaksak o yemek yapcak"
"Bende olur ama bir şartım var. Hazal yemek konusunda bana yardım ederse anlaşabiliriz." dedim. Hazal,
"Yapma zalımın kızı."dedi.
"Çıkışa bendesin bebek. Senin iyiliğini düşünüyoruz kızım kimse almayacak seni görüceksin." dedim.
"Doğru lan." Özgür,
"Sanki sen çok güzel yemek yapıyorsun?"
"Birincisi evet güzel yapıyorum. İkincisi benim evde kalma gibi durumum yok sen alırsın. Baktım senden hayır dean beni kaçırır."
"Dean kim lan!?"
"Aşkım."
"Aşkın kim lan."
"Dean"
"Sinirleniyorum."
"Dizi karakteri gerizekalı." sınıfın inek kızı,
"Ders boş millet" diye bağırdı. Ben Hazal'a pic smile yaparken Oğuz da aynı şeyi yapıyordu. Arda,
"Hazal, lütfen bizi zehirlemeyin."
* * *
"Bence oldu." Dedi Hazal.
"Bencede"Masa güzeldi fakat aynı şeyi mutfak için söyleyemeyeceğim. Kapının çalması ile Hazal kapıya koştu. Ben mutfağı inceliyordum. Burayı erkeklere yıkmamız şarttı. Açım diye bağıran Oğuzun sesini duyunca içeri gittim. Herkesin bakışları beni bulduğunda Hazal dışındaki herkes gülmüştü. Ne yani tamam. Önlük giymiştim, elimde bulaşık eldivenleri vardı hatta bandanamdan bir kaç tutam saç çıkmış olabilirdi. Pijamalarımı söylemek istemiyorum.
"Tamam gülmeyin yeter." Hazala baktım.
"Beyler gördüğünüz gibi mükemmel bir sofra var ve dahası mutfak dolu. Şimdi gözlerinizi kapatın. Ve mutfağa ilerleyin."
Onlar mutfağa ilerledikten sonra en arkada kalan Ardayı itip kapıyı kilitledik. Mutfak doluydu ama yemekle değil.
"Orayı temizlemeden içeri girip yemek yiyemezsiniz. Hadi aslanlarım yaparsınız siz."diyip Hazalla yumruklarımızı tokuşturduk,
İçerden 'beni beni bihterini' diye bağıran Oğuzu hiçe sayarak onlar işlerini bitirene kadar biraz televizyon izledik. İçerden bittiğini söyleyen Özgürü duyunca kapıya koştuk. Görüntülü konuştuktan sonra ikna olduğumuzdan kapıyı açtık.
Biraz somurtmadan sonra Özgür kulağıma,
"Bunun intikamını alacağım güzelim."
Sanmıyorum canım ya. Korkmadım. Tamam biraz ürktüm yani. Ama bir şey yok. Yemek yerken sonunda dayanamayıp ağzımdaki baklayı çıkardım.
"Özgür kimin peşindesin?"
Bana soran gözlerle baktığında,
"Yani okulda" dedim
"Seni ilgilendirmiyor." pardon? Sini ilgilindirmiyir. Ellerimi masada birleştirip,
"Yalnız canım seni ilgilendiriyorsa beni de ilgilendiriyordur."
"Üsteleme İris"
"Her zaman bunu yapıyorsun"
"Ne yapıyormuşum?"
"Bir şeyler saklıyorsun. Ve-"
"Ve ne İris? Senin iyiliğin için yapıyorum. Keyfimden değil."
"Ve bu bana güvenmiyormuşsun gibi hissettiriyor."
"Saçma." kafamı salladım. Sakinliğimi koruyarak,
"Aynen saçma."
Oğuz'dan
Yine kavga ediyorlar. Ah cidden mi? İris çocukluğundan beri böyleydi. Eğer karşısındakini kırmak istemiyorsa sessiz kalır, sakinlığını korumaya çalışarak karşındakisini onaylardı ve cidden bu en tehlikeli halleriydi. Özgürün ondan eksik kalır yanı yoktu ama o karşısındakini kırıp kırmama konsusunda İris kadar hassas değildi. Herkes sessizdi. Sadece çatal sesleri duyuluyordu. Daha doğrusu İris'in çatal sesleri masadan kalktı ve mutfağa doğru ilerledi. Arda dayanamayıp,
"Abi napıyorsun ya?" dedi. Özgür anlamazdan gelerek,
"Napıyormuşum?" araya girerek,
"Hayvan gibi şeapıyon ya."dedim. Özgür tam ağzını açmıştı ki elinde sürahiyle İris içeri girdi. Yemekteki sessizlik devam ederken Hazal,
"Film zamanı"diye bağırdı. Ha yok biz salağız çünkü senin ortamı düzeltmeye çalıştığını anlamadık. Neyse canım kankim en azından kafaları dağıtıyordu. Kankim mi dedim? Pardon
İrisden
Film olarak Uyumsuzu izlemeye karar verdik. Hazal'la beraber yaptığımız her fısıldaşma erkeklerin merak konusu oluyordu. Hayır yani biz kızız ve Uyumsuz izliyoruz ne konuşuyor olabiliriz? Tabiki Four'un yakışıklılığını. Sonunda Özgür,
"Yeter be biz film izletmediniz. Ne konuşuyorsunuz fısır fısır?"
Üç numaralı tatlı kız İris gülüşümü yaparak,
"Seni ilgilendirmez" dedim. Oğuz ayağa kalkıp alkışladı. Sinirlendiğinin farkındayıp ama sen söylene kadar böyle Özgürcüm. Benim repliğimi çalarak
"Seni ilgilendiren beni de ilgilendirir canım"
"Üsteleme Özgür. Seni ilgilendirmez." televizyona doğru ilerledi. Hayır yani ne diye kapatıyorsun. Altıüstü bi yakışıklı kesiyorduk. Özgür,
"Hadi kardeşim herkes evine sizi kovuyorum." atıldım.
"Ben kovmuyorum. Hem biz Hazal'la kalacaktık. Akşam dedikodu falan. Dimi Hazal?"
"E-evet biz beraber kalacağız."
"Oğuzla Arda da burada kalacaktırlar belki."
Özgürün bakışları altında kalan Hazal, Arda ve Oğuz arasından Oğuz ve Arda caydı. Zalımlar. Arda,
"Yok biz almayalım saol. Ben yüzümü seviyorum. Kaçtım ben bay." tam çıkacakken,
"Arda aşkem, sen gidiyorsun ben niye kalıyorum. Kaçır beni spaydi. Götür beni gittiğin yere Ardaggğğğ."
Hazal tam kalkarken, kolundan tuttum.
"E bizde yukarı çıkalım Hazalcım."
"Ya ya evet çıkalım." Özgür,
"Aynen hadi yukarı misafir odasına Hazal. Hadi." Hazal,
"Yioo"
"Biz muhabbet edicez, dedikodu yapıcaz." Özgür derin bir nefes çekip,
"Sen git pijamalarını giy Hazal."
"Ya gidiyoruz işte malmısın Özgür?"
"Bunu yaptığım için özür dilerim. Oğuz desem?" koşarak merdivenlerden çıktı. Koşararak mı dedim? Pardon uçarak.
"Ne var Özgür?"
"Sorun ne?"
"Sorun senin güvensizliğin, sorun senin ilgisizliğin ve ah bunu unutmamalıyım. Sorun aslında tam olarak anlayışsızlığın."
"Böyle mi düşünüyorsun? Tek problemim sen olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Beni hayatında problem olarak mı görüyorsun?"
"Lafı saptırma"
"Ben sana daha fazla pürüz yapmayayım o zaman. Ne de olsa uğraşacak işlerin var. Daha geleli bir hafta oldu. Ve- ve cidden büyük bir problem olmalıyım. Kesinlikle bir problemim ben. Şimdi yarın okul var iyi geceler." cevap vermesini beklemeden odama çıktım. Çarpan kapı sesi ile gittiğini anladım.
Cidden ne bekliyordun? Eski Özgür'ü mü?
Evet aptal iç sesim evet
Şu durumda aptal sensin.
Haklısın
Hazal beni görünce durumu anlattım. Ve uyumak istediğimi söyleyip onu misafir odasına gönderdim. Günlüğümü alıp,
Sevgili aptal günlük,
Sana en son sana yazdığım gün hatırladığın gibi Özgür'ü gördüğüm son gündü. Evet. Keşke her şey son gördüğüm gibi olsa ama olmuyor işte. Zaman geçiyor. İnsanlar değişiyor. Özgür değişiyor. Zaman daha çok geçiyor ve insanlar daha çok değişiyor ve tabii Özgür'de. Bunu söylemek istemiyorum. Ama bu Özgür bana ait olan değil düşünmedim değil. O zaman niye geldi? Ne için geldi? Ah tabii ya unutmuşum bir kez daha kırıp dağıtmaya geldi. Bu sefer değil. Bu sefer izin verme kalbim. Ve sevgili beynim şu kalp senin emrinde aptal bir organ. Ona hakim ol. Yoksa onu patron yapar ve seni işsiz bırakırım.
* * *
Sabah Özgür'ü beklemeden Hazal'la okula geldik. Biraz geç kalmış olabilirim. Zaten Özgür'e almaya gelmemesini söylediğim ve o da üstelemediği için benden önce gelmiş ve sırada oturuyordu. Buraya kadar bir problem yok. Asıl problem Sedanın onun yanında oturması. Diyecek bir şey yok. Peki. Sudenin sırasına yöneldiğimde S'li cincon tayfasından Senanın oturduğunu görüp daha çok sinirlendim. S"li tayfa yani Seda Sena Sude.
"Yavrum otursana ayakta duruyorsun."
Tek boş yer olan yeninin yanına oturdum.
Pek de umrunda olduğum söylenemezdi. Kafamı sıraya koyup uyumayı planladığımda gözüme Seda çarptı. Güzeldi. Ben buraya oturduğum için mutluydu. Gülüyordu. Ve daha güzel oluyordu. Gözüm yanındakine kaydı. Umrunda değildim. Özgür hakkında bir dip not, öyle bir umursamaz ki kendi varlığından şüpheye düşersin. Ve küçük bir dip not daha, ben bu işi daha iyi yaparım. Zilin çalmasıyla kantine indim. Çay içerken Seda yanıma gelip,
"Akıllanman çok hoş."
"Paçozluk kariyerine bir başarı daha eklemen ne hoş."
Göz devirip gitti. Kantinde boş boş oturup sınıfa gittim. Cidden çok eğleniyorum(!) Özgürün yanının boş olmasına rağmen adının yoklama sayesinde Fatih olduğunu öğrendiğim çocuğun yanına oturdum ve telefonumla uğraşmaya başladım. Ta ki Özgür başımda dikilene kadar
"Konuşabilirmiyiz?" dikkatimi telefondan çekmeden,
"Hayır" elimden telefonu çekip,
"Konuşacağız." mükemmel tatlı kız İris gülüşümü yaparak,
"Konuşmayacağız. Muhtemelen yine sen konuşacaksın ben dinleyeceğim."
Kolumdan tutup beni dışarı çıkardığında,
"Dünki konuyu aşdık sanıyordu."
"Aşamamışız demekki"
"Sen aşamamışsın İris."
"Ne var biliyor musun? Bu kadar saçma konuları büyütüyorum sana göre değil mi?" "aynen öyle yapıyorsun"
"Özgür sen eski Özgür değilsin." deyip sınıfa girdim çantamı alıp dışarı çıktım. Sahile gideceğim ve biraz kafa dinleyeceğim.
* * *
Deniz kenarında yaptığım o müthiş yürüşten sonra kendime az da olsa gelebilmiştim. Banklardan birine oturup denizi seyretmeye başladım. Yanıma biri oturunca kafamı kaldırıp baktım. Onun ne işi vardı burada. Fatih,
"Ne hoş bir rastlatı."
"Rastlantılara inanmam beni mi takip ediyorsun?"
"Aslında hayır." tek kaşımı kaldırıp doğru söylediğinden emin olmak istedim ve evet doğru söylüyordu.
"Özgür'e kızma." o nerden biliyor ve önemli olan Özgürü nereden tanıyor? Sözünü devam ederek,
"O böyledir. Rüzgar gibi Eser. Yıldırım gibi Gürler ve ufak bir meltem olur. Durulur." Özgür' ü nerden tanıdığını bilniyorum ama iyi tanıyor.
"Özgür'ü nerden tanıyorsun?"
"Beni öldürmek için burada."
Bu kadar normal bir şey gibi söylemesi tuhafıma gitmişti.
"Kendini zeki sanıyor."
"Ah evet o kesinlikle doğru."
"Sevgilinin düşmanıyla konuştuğunun farkındamısın?"
"Bu beni ilgilendirir."
"Nasıl yani?"
"Boşver."