Tam da bugündü işte ...
Acının bir bedene dönüştüğünü , o bedeninde kendine ait olduğunu gördü Yüsra. Ama ne yapacak bir şeyi vardı ne de yapmaya mecali ... Sadece cebinde biriktirdiği hayal kırıklıkları ve birkaç resim kalmıştı geriye. Hayat onu sınamakla kalmıyor " al işte hayattan senin payına düşen bu " diyerek acıtıyordu canını.
Bugün geldiğinde neden bu kadar üzülüyorum diye düşünmeye kalmadan hayatın gerçekleriyle yüzleşiyordu. O yüzden hatırlamak istemiyordu o günlere dair yaşananları.
Neyse dedi uyumalıyım. Yarın pazartesi olduğu için erken kalkıp işe gitmem gerekiyor diye geçirdi içinden Yüsra. Ne kadar şartladıysa da kendini o kadar ters tepiyordu gece. Uyku bile ona düşman gibiydi.
Gelmiyordu ...
Tıpkı beklenenler gibi oda gelmiyordu.
Hep böyle olmaz mıydı birşeyi ne kadar istersek ya da ne kadar beklersek bir kimseyi gelmezdi. Neden hep ben diye iç geçirdi Yüsra. Biraz da isyan edercesine... Bu durum fazla sürmedi hemen toparladı kendini. İsyan ederken bile korkuyordu , bir tek onu ne olursa olsun hiç bırakmayan Rabbi vardı... Ona güveniyordu. Bu günlerde geçecekti eninde sonunda. Hem Allah sevdiği kullarını en çok sınarmış böyle koyverme , diye kızdı kendine ..‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡‡
Hayatta bazı şeyleri değiştiremeyeceğini oda biliyordu. O zamanlar çocuktu şimdi büyüsede hep bir yanı eksikti , hep bir yanı çocuk kaldı ...
Böyle düşüne düşüne uyuya kalmıştı Yüsra. Gerçi alışmıştı bu durumlara. Bir gece'yi sevmiyordu bir de kış'ı ...
İkiside yalnızlık ifade ediyordu ona göre.
Özellikle kışın gelmesiyle soğuktan dolayı mahallesinde kimse görünmüyordu. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş , sadece işe gidenler için gün başlamıştı ..Sabah oldu.
Daha doğrusu alarmın çalmasıyla sabah olduğunu farketmişti. Dün gece hayallerle boğuşurken uyuya kalmıştı . Kendisini yorganın üzerinde bulmuştu , yastığı ise yere düşmüştü. Sabaha kadar üzeri açık yattığı için üşümüş olmalıydı ki yorganın altına girdi tekrardan. Biraz ısınayım da kalkarım diye mırıldandı. Mecbur kalkacaktı işe gitmesi gerektiğini biliyordu ama oyalıyordu kendini.
Uykuyu çok sevdiğinden işe gitmek için erken kalkması zoruna da gitmiyor değildi . Söylene söylenede olsa kendine geldi. Yatağını topladı ve içeri havalansın diye pencereyi açınca dışarıdan sesler gelmeye başladı. Başkaları için hayat çoktan başlamıştı bile.. Pencereden bakarken şöyle güzelce gerildi. Ardından yatağını topladıktan sonra hazırlanmaya koyuldu ...
Saçlarını yaparken aynaya bakınca birşey farketti. Saçında tel tel beyaz çıkmıştı. Artık yolu yarılamıştı yani .. İteleye iteleye bu günlere gelmişti. Gelirken de zaman kavramını unutuvermişti. Onun için zaman artık sadece öyle boş boş geçiyordu. Hayatını heyecanlandıran birşey yoktu uzun zamandır...
Makyajını ve saçını yaptıktan sonra kahvaltı yapmadan alel acele evden çıktı. Her zaman yaptığı gibi bugünde kendini motive etmeyi unutmadı. İyiyim , güçlüyüm , mutluyum diyerekten.. Yüsra mutluluğu , sevgiyi , aşkı sadece insanlara bağlamayı sevmezdi. Onun için küçük mutluluklar daha önemliydi. Diğer insanlardan biraz farklıydı bu konuda. Mesela bir eşyaya bile bağlanabiliyordu. En sevdiği saatini kaybedince çok üzülmüştü , kızmıştı kendine. Ya da kendinden bile sakındığı hatta gözü gibi baktığı arkadaşından kalma not defterini çok seviyordu. Ona göre maneviyat sen kovsanda hiç gitmeyecek şeyler arasındaydı. Böyle şeyler daha çok hitap ediyordu.
Binadan çıkıp arabasına bindi. Epeyce gittikten sonra ileride arabaların durduklarını farketti. İnsanlar tek bir yere odaklanmış bakıyorlardı. Kimisi de çok telaşlıydı. Biraz daha yaklaşınca anladı durumu. Her yıl olduğu gibi bu yılda buz'dan dolayı kazalar birbirini kovalıyordu. Neyse ki kazada yaralanan olmadığını görünce devam etti yoluna. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim diye söylendi. Bunları görünce yani demek oluyor ki kış gerçektende kapıya dayanmış ! Kar yağmasa bile kış sert geçiyordu. Ve genellikle de buzlanmalar meydana gelirdi. Bunun içinde insanların önlem alması gerekebilirdi diye düşündü. Kaza bu ! Sonuçta bekle ben geliyorum demiyor diye söylenmeye devam etse de hiç birşey moralimi bozamaz diyerek açtığı şarkıya eşlik etmeye başladı. Yolun kenarında yaşlı bir amcanın simit satmasına denk geldi. Zaten soğuktu bir de kahvaltı yapmadan çıkınca arabayı önünde durdurup simit almak için yanına gitti.
* Kolay gelsin amca.
*Sağolasın kızım.
*Ohh ! mis gibi kokuyor bir de sıcak olmasına sevindim diye konuşmaya başladı. Kaç tane istiyorsun diye sordu yaşlı amca.
*Dört tane olsun.
*Tabi kızım diyerek gazeteye sardı amca simitleri. Simitleri aldıktan sonra hayırlı işler amca diyerek söylene söylene arabaya doğru yöneldi.
Bir anda yüzü düştü. Hayatta herşey herkesin istediği gibi olmayınca mecbur kalıyorsun bazı şeylere katlanmaya diye iç geçirdi. Böyle şeyleri görünce üzülüyordu. Hatta üzülmekle kalmıyor daha çok sinirleniyordu. Ama elinden birşey gelmeyince yapacakta birşeyi yoktu.
Hayat bazılarını gülerek karşılarken bazılarını ise soğuk karşılıyordu. Hangi tarafına denk gelirsen artık ...
İş yerine gelince müziği kapattı.
Park yeri aramaya başladı. Çok kalabalık olduğu için her seferinde aynı sorunla karşılaşıyordu. Artık sıkılmıştı bu durumdan. Ne olurdu sanki iyilik meleğim bana her gün yer ayırsa bu kadar dolaşmam en azından diye söylenirken , neyse ki yer bulması sandığı kadar da zor olmadı. Ajansa girdiğinde herkes kendi halindeydi. Kimisi haber yetiştirmek için çok telaşlıydı kimisi ise birileriyle muhabbet ediyordu. Sabah sabah insanların bu kadar koyu muhabbetlerine anlam veremiyordu. Kendine gelebilmek için çok çırpınıyordu çünkü hala alışmış değildi erken uyanmalara. Masasına doğru yöneldi , hemen yan tarafındaki kişiye seslendi.
-Günaydın yağmur.
-Günaydın yüsra. Nerede kaldın sen böyle ? Merak ettim.
-Haftanın ilk günü kalkmak pek de kolay olmuyor malesef diye konuşurken yağmur böldü konuşmasını.
-Daha yeni müdüre hanım gezdi buraları. Her zamanki rutin teftişi fakat uzun zamandır takip etmeyince sende boşladın baya.
-Evet sorma ya. Peki birşey söyledimi burada olmadığımı görünce ?
-Seni göremeyince biraz sinirlendi sanırım. Odasına gidip konuşsan iyi edersin çünkü yüsra gelince odama uğrasın diye söyledi. Vakit kaybetmeden telafi et durumu .
Üstündekileri çıkardıktan sonra hemen müdürün odasına doğru ilerledi. Birazda çekinmiyor değildi. Ne söylesem ya da nasıl kıvırsam acaba diye düşünürken kapıyı tıklattı. İçeri girmesiyle müdürün sinirli bakışlarına maruz kaldı. Efendim beni çağırmışsınız ?