Bazen sanki ebedi sonsuzlukta hissedersin kendini. Yani en azından ben öyle düşünüyorum. Hiç sonu gelmeyecekmiş gibi. Yanlız ve karşı karşıyasındır o an. O sırada elinden tıtabilecek birisi varsa şanslısın demektir. Bu yeri gelince anne, yeri gelince baba, yeri gelince ise en iyi sırdaşın olabilir. Belkide o boşlukta en çok ihtiyaç duyulan şey olur yanındaki kişi. Herşey bundan sonra başlar zaten. İki seçenek çıkar karşınıza. Ya ikinizde meydan okuyacaksınız buna, ya da birlikte kucak açacaksınız sonsuzluğa. Bu da aranızdaki bağı koyar ortaya. Ama bence ilk seçenek daha makul. Hem ne denirmiş: "Bir elin nesi, iki elin sesi var" dır. Bir olup kafa kafaya verildiğinde herşeyle yüzleşebilir insan. En önemlisi, gerçeklerle yğzleşebilir. "Dost acı söyler" diye boşuna dememişler. Ama tek bir sorun var ki, bu yolun sonunda karşınıza "ölüm" çıkarsa hiç kimse direnemez buna. Bir de olsan, yüzde olsan, "ölüm" karşına çıktımı usulca beklemekten başka hiçbir şansın kalmaz bu koca dünyada...