Okulun ilk günü bir faciaydı. Ortaokulu bitirmiş liseye geçmiştim. Lisede farklı arkadaşlıklarım olacak yeni bir sayfa açacağım diye seviniyordum. Ortaokulu okuduğum şehirden ayrılmış babamın yanına yerleşmiştim. Annem ile babam ayrıydılar. Daha geçen sene ayrılmışlardı. Öncelerden de sorunları vardı ama bana bunu yansıtmamaya çalışıyorlardı. Tabi sadece çalışıyorlardı ama ben her şeyin farkındaydım. Annem yeniden evlendi ve ben de babamın yanına yerleştim. Aslında babamın yanına yerleşmemin sebebi bu değildi. Sadece İstanbul'dan kurtulmak istiyordum. Çünkü İstanbul benim için acılar şehriydi. Koca bir deste hatıra saklıyordum İstanbul'da. Tekrar hatırlamak istemeyeceğim türden hatıralar. Solmuş bir çiçek destesi. Yaprakları teker teker yere düşen çiçekler. Aslında İstanbul bana birçok güzel insan kazandırmıştı. Onlardan ayrılmak zordu. Yosunlu kayalara vuran dalgalar gibi vurmuştu bana ayrılık.
Okula başladığımda her şey çok güzel gidiyordu. Sınıfımda tanıdık kimse de yoktu. Seviniyordum. Sıramı Minel adında bir kızla paylaşıyordum. İyi bir kıza benziyordu.
Öğretmenler zili çaldığında içeriye bir kız girdi. Adı İdil'di. Sıramın önüne gelerek "Kalk oradan. Orası benim sıram"
Ben:
-Tüh öyle mi?! - Bunu alaycı bir tavırla söylemiştim.-
-Evet öyle.
Minel:
-Tamam ben kalkarım.
Ben:
-Kalkma Minel. Ben bununla sıramı paylaşmam.
İdil tam üzerime atlayacaktı ki hoca girdi.
-Evet çocuklar. Ben Edebiyat öğretmeniniz.
* * *
Birinci ders bitmiş teneffüs zili çalmıştı. İdil sıramın önüne geldi. Kahverengi gözleri, uzun kıvırcık saçları, hafif kumral teniyle birleşince çok güzel bir görüntü ortaya çıkıyordu. Ama dersleri için aynısını diyemeyeceğim. Sonuçta iki sene boyunca sınıfta kalan birinden ne beklenir ki?! Bunlar da yetmemiş gibi tam şımartılmış zengin kızıydı.
İdil'in sıramın önünde olmasını umursamadım. Teneffüs kaynaşmak için iyi bir vakitti. Minel'e:
-İstersen dışarıya çıkalım, dedim.
-Olur çıkalım. Hem okulu gezmiş oluruz.
-Hem de birbirimizi tanımış oluruz.
Okulun bahçesi gayet geniş ve kalabalıktı. Minel:
-Sana bir şey söylemem lazım Sinem.
-Tabi...
Ben lafımı bitirmeden ani bir sarsıltı hissettim. Birisi bana çarpmıştı. Bora, 10-A'dan. Uzun boylu, siyah zeytin gözlü, esmer bir çocuk. Bora:
-Özür dilerim görmedim. Nasıl göremedim ki?! Benim hatam.
-Önemli değil. Zaten çok bir şey olmadı.
-Ama olabilirdi.
-Hep böyle bir çocuk musun?
-Nasıl?
-Endişeli.
Cevap alamadan biri Bora'yı çağırdı. Bu ses çok tanıdık geliyordu. Bora'yı çağıran kişi İdil'di.
-Özür dilerim gitmem gerek.
Zaten zil de çalmıştı. İçeriye girdik. Hocayı bekledik. İkinci dersimiz Geometriydi.
YAZAR NOTU:BU KİTAPTAKİ KİŞİLER VE HİKAYE TAMAMEN HAYAL UNSURUDUR. GERÇEK HAYATLA HİÇBİR İLGİSİ YOKTUR.
![](https://img.wattpad.com/cover/60044165-288-k558834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:Lise
Teen Fiction"Lisenin beni yeniden hayata bağladığına inanıyorum." "O kız İdil Sarpoğlu. Ona bulaşmamalısın. " " Gerekirse kavga ederim. Benim olan şeyleri alamaz. "