-Aden kapi çalıyor.
-Aden kapiya bakamıyorum, ilgilenir misin?
-Aden...
Bir boşluğa doğru seslenmek için, fazla gerçekti bu cümleler. Bir boşluğa seslendigimi anlamam, açtığım kapıyı kendi yüzüme doğru çekmişim gibi bir histi Aden. Rüzgarı önüme almışım da yürüyormuşum kadar soğuktu. Bu, kardan daha soğuktur bilirsin.Sahi kimsin sen? Niye senden kapıyı açmanı istemiştim?Dahası kimdi gelen?
Bu sorular bende bir türlü yitemedi. Yaziyorum.Ne kapıyı kimin çaldığını ne de onunla ne konuştuğumu hatırlayamıyorum. Bir çığlıkla ömrümden kesilmiş gibi o anlar.
Keşke hatırlayabilsem de demiyorum gerçi.
Hatırlamak, cesaret işidir.
Seninle ilgili her ne olsa, karsisinda cesaretimi hızla yitiriyordum.
Beni bir yokluğa terkedişinin üstünden yıllar geçti. Saymak zor bana.Hic degismeyecegini bildigin şeyler olur hani, her ne degisirse degissin asla değişmeyecek birsey.
Bazen o seyin, senin benden gidişin oldugundan oyle eminim ki.
Yalnızca üzülüyorum.
Benden gidişin hic bir gidise benzemiyordu Aden. Hickimsenin hickimseden gidişi, senin benden gidişin gibi olamazdi.
Sen başkaydın, giderken de, kalsaydın da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Posta Kutusu
Random"Sabah olsun" dedirten,kimi sıradışı kimi sıradan, oldukça nedeni vardır insanın. Değişmeyen beklemektir. Neyi beklediğinin bir önemi yoktur aslında. Bir otobüs durağını hıncahınç doldurmuş uykusuz adamlar, kadınlar... "Asker ol evlat" diye canını...