PART 3.

1.1K 46 11
                                    

Meleğimin ne yapmaya çalıştığını anladığımda ona yardımcı olmak için bende yaklaşmaya başladım. Burunlarımızın uçları birbirine değdiğinde ikimizde gözlerimizi kapatarak birbirimizi öpmeye başladık.

Aşk ve özlem dolu öpücük Kai'nin öksürme sesiyle bozulmuştu.

Minik meleğimin dudaklarından ayrılıp Kai'ye baktım.

"Kaii-ah hadi sende hazırlan. Teamin birazdan burada olur." Dediğimde Kai'nin gözleri olabildiğince büyüyerek şaşkınlıkla bana baktı.

"Ciddi misin?" Gözleri mi dolmuştu onun?

"Ciddiyim dostum. Hadi çabuk hazırlan." Diyerek kai'ye odadan çıkması için göz ucuyla baktım.

Kai yerinden sevinçle sıçrayarak odadan çıktı. Kai'nin odadan çıkmasını fırsat bilerek minik meleğime döndüm.

"Mele-" konuşmam meleğimin özlem yüklü öpücüğü ile son bulmuştu. 


Sevinçle meleğime karşılık vermeye başladım.

Nefesiz kaldığımı hissettiğim an meleğimin dudaklarından ayrılarak onu göğsüme bastırdım.

"Yifan bizi nasıl ç-çıkarıcaksınız? Y-yani Minseok buna izin vermez." Titreyen meleğimi kendime biraz daha bastırıp anlına masum bir öpücük kondurdum ve meleğimi odanın içine doğru sürüklemeye başladım.

Yatağın ucuna oturarak meleğimi de kucağına aldım ve kulağına eğilerek "Minseok için çok değerli olan bir şey benim elimde meleğim. İstese de istemese de sizi götürmemize izin vermek zorunda. Yoksa onun da meleğ-." Sözüm tekrar hızla açılan kapı ile bölünmüştü. 

Bu aralar lafımı bölen bölene. Kafamı odaya resmen alacaklı gibi giren kişiye çevirdiğimde gelen kişi ile sırıtmaya başladım. Meleğimden ayrılarak ayağa kalktım ve kapının önünde sinir küpüne dönen Minseok'a yaklaştım.

"Oo tahminimden de hızlı çıktın Minseok." Alayla konuştuğumda Minseok elini yumruk yapıp dişlerini sıkarak tısladı.

"Chen nerede?!" Onun bu sorusu üzerine kahkaha atarak meleğime yaklaştım ve meleğime sarıldım.

"Tıpkı senin benim meleğime yaptığın gibi bende aynısını senin meleğine yaptım. Nasıl ama? Bundan daha güzel intikam olmaz." Diyerek meleğime göz kırptım.

"NE!" Minseok'un aniden bağırmasıyla minik meleğim olduğu yerden sıçramış ve bana daha da sokulmuştu.

"Kısasa kısas minseok. Sen bizim gitmemize izin ver bende meleğini sana geri verim." Ciddiyetle konuştuğumda Minseok bir süre duraksadı.

"Sana neden inanayım piç kurusu?"

"İnanma sen bilirsin. Bir telefonuma bakar. Meleğinin başkasının altı-"

"Tamam! Gidin. Chen'in saçının teline zarar gelirse eğer seni önce altıma alır sonra da öldürürüm Yifan haberin olsun." Gülümsedim ve meleğimin dudaklarına masum (!) bir öpücük bıraktım. Yatağın kenarında ki valizi elime alarak meleğimin elinden tuttum ve odadan çıkardım.

Odadan çıktığımız sırada çalan telefonum ile tekrardan durdum. Meleğimin elini bırakmak yerine elimde ki valizi bırakarak cebimden telefonu çıkardım. Arayan kişiyi gördüğümde sırıtarak telefonu açtım.

"Hallettin mi? Bir sorun çıkmadı değil mi ? Geliyor mu esmer bebek?" Hattın diğer ucunda ki heyecanlı sesi duyunca kahkaha atarak ardarda sıraladığı soruları cevapladım.

"Tae Tae, ben Wu yifan'ım halledemeyeceğim bir şey yok." Kendimi bir güzel övdüğüm de Taemin'in bana dediği şeyleri umursamayıp telefonu kapattım ve meleğime döndüm.

Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Tae Tae kim?" İmalı bir şekilde sorduğunda gülümsedim.

"Ne o kıskandın mı yoksa?" Diye dalga geçtim.

"Hayır tabi ki de ben senin gibi kıskanç değilim. İstediğini yapmakta serbestsin Yifan." Diyerek sırıttı.

"Ben mi kıskancım?" Şaşkınlıkla telefon olan elimi kendime doğru gösterdiğim de histerik bir kahkaha attı ve "kanıtlamamı ister misin?" Diye sordu.

"Hayır!" Keskin bir dille konuşarak elini tuttum ve bizi bekleyen Kai'nin yanına gitmek için asansöre bindik.

Çıkışa gelince elinde valiziyle bir sağa bir sola giden Kai'yi görmemiz çok uzun sürememişti. "Hey Kai!" Baekhyun seslendiğinde Kai yanımıza geldi.

"Gittiniz sandım." Dedi heyecanlı bir halde.

"Seni almadan hiç bir yere gitmiyoruz dostum." Güven verici bir gülümseme sunarak omuzunu sıktım.

"Hadi artık gidelim. Taemin bizi bekliyor." Taemin dediğim zaman Kai'nin gözlerinin içinde ki ışıltı tarif edilemezdi.

Yavaş adımlarla otelden çıktığımızda Baekhyun gökyüzüne bakarak ellerini açtı. 

"ÖZGÜRLÜK!!" Diye bağırarak bir sağa bir sola koşmaya başladı.

 Kısa bir şaşkınlığın ardından Kai'de de Baekhyun'a katılmıştı. Bense elimde ki valizlerle gülümseyerek ikiliyi izliyordum.

Omzuma dokunan kolla bakışlarımı ikiliden ayırıp kimin dokunduğuna bakmak için arkamı döndüğümde Taemin olduğunu gördüm.

Taemin'in gözler aşık olduğu adamı bulunca içten bir gülümseme ile izlemeye başladı. Ardından bana dönerek "Teşekkürler dostum."

"Te-" lafım Baekhyun ve Kai'nin kahkaha sesleriyle yarıda kesilmişti. İkiliye baktığımız zaman yerde bir birlerine bakarak kahkaha attıklarını gördük. Birbirlerine çarparak yere düşmüşlerdi. Kai bizim tarafa bakınca Taemin'i görmesiyle gülümsemesi durdu ve hızla düştüğü yerden kalkarak bize doğru koşmaya başladı.

Bu bölüm pek içime sinmese de sizi daha fazlaa bekletmek istemedim. Keyifli okumalar. 

KyungA

SÜRTÜK (M) |BaekRis/TaeKai|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin