BÖLÜM 1

19 2 0
                                    

Yazarlığa Giriş

Gece yorgun, yorucu bir mevsim. Omuzlarım düşüyor önce, sonra dizlerim titriyor ve ellerim terliyor, yangınlar yanıyor kızıllaşmış bulutların etrafında. Toprağın yedi kat altında, cehennemim oluyor sensizlik.
Bu mevsim yabancı bana,Bu şehir daha da yabancı. Bir bakıyorum gün doğmuş, bir de bakıyorum batmış.Sonra kıskanç hayaller büyüyor içimde, içimde depresif duygular çok ama çok üzülüyorum.Bir günün daha celladı olduğum için... Kahroluyorum!
Tüm şehrin, hatta ülkenin uyuduğu bir saat. Yarı sarhoş tanyeli, dört duvar arasında voltalardayım. Elimdeki son sigara bitmek üzere. Dışarıda ıslığını çalan rüzgar biraz asi, az asabi ve oldukça asil bir yalnızlık çekiyor. Benden çok daha ağrılı ve çok daha kararlı bir şekilde terk ediyor şehrin karanlığını. Tüm şehir uyuyor, ben hala voltalardayım.
Yalnızlığının dibine vurduğumu düşünürken güçlü bir ses ile irkildim. Radyoda Henry Miller, Jack london ve Bukowsi'nin hayatlarından bahseden bir ses yalnız olmadığımı hissettiriyordu bana. Yazarların hayatlarını dinledikçe kendimde bulduğum farklı özellikler şaşırtıcı bir mutluluk veriyordu bana.Radyoda konuşan sesi merak ediyordum. Bu herifle mutlaka tanışmalıydım fakat gecenin bu saatinde bu mümkün görünmüyordu bu sebepten dolayı tanışma seramonisini sonraki günlere bıraktım ve dinlemeye devam ettim.
"Yazarlar çaresiz insanlardır ve çare bulduklarında artık yazar sayılmazlar" dedi radyodaki ses. Çaresizliğimi yazmaya karar verdim. Sonuçta çaresiz olduğum açıkça ortadaydı ve bu mantığa göre de çareyi yazı yazmakta bulabilirdim. Hemen kağıda kaleme sarıldım. Aklıma yazacak hiç bir şey gelmiyordu. Sabaha kadar ne yazacağım hakkında tek bir fikrim yoktu. Radyo programının sona ermesi ile birlikte denizin içinde doğan yenlenmiş, tazelenmiş, dinlenmiş ve temizlenmiş gün ışıklarını minik dalgaların üzerine serpiştiriyordu. İnanılmaz bir panorama ve inanılmazdan daha anlatılmaz bir his kaplamıştı içimi. Perdelerimin kımıldamasını sağlayan imbat rüzgarın bedenimi sardığı gibi anlatılmaz bir histi bu. Bu hisleri yazmalıydım yazmalıydım da nasıl olacağını bilmiyordum. Hala tek bir kelime yoktu yazılan. Önümdeki temiz beyaz kağıt benden çok iyi bir iş çıkarmamı bekliyordu. Her yerimden duygu fışkırıyordu. İçimdekileri kağıda dökmemin beni bu kadar zorladığını anladığımda önce sinirlendim sonra masamdan kalkıp balkona çıktım. Şehir yeni yeni canlanmaya başlıyordu. Kendime acı, sıkı bir kahve hazırladım. Kahvemin yarısını içtim. Yeni günlere, yeni başlangıçlara ihtiyacımın olduğunun farkında olarak yine masama döndüğümde bu kez ne yazacağımdan emindim.

"D emiri bile eritebilecek kaynarlıkta, büyük bir özlem ile,
"E n öfkeli çığlım kadar sessiz bir sensizliğe mahkum edildim...
"F ısıldadığım yalnızlık şarkılarının içindeki hatırlayabildiğim anılar ile,
"N erede olduğumu, ne yaptığımı bilmediğin gerçeği ile,
"E ndişeli bekleyişlerimde sana yazdığım şiirleri sensiz şehirlerde kurşuna dizdim"

(Kızım için)

Yazarlığa GirişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin