Evet kafamı kaldırdığımda tam karşımdaydı. Elinde bıçakla üstüme üstüme yürüyordu. Bende hemen arkamı döndüm Allah ne verdiyse kaçacaktım ki saçımdan tuttu ve beni kendine çekti. Çok korkmuştum gözümden yaşlar geliyor ve biraz altımı ıslatmıştım. Bıçağı boğazıma tutacakken elini ısırdım ve koşmaya başladım. Evet uzaklaşmıştım ordan arkama dönüp baktım geliyor mu? diye ama yoktu tam önüme dönücektim ki arkamdan bir adam "Kayboldun galiba" diye seslendi. Evet gerçektende kaybolmuştum.
+Bu arada ben Mert.
-Bende Nisa. Şeyy aslında ben...
+Kayboldun.
Tam ben cümlemi tamamlıyacaktım ki Mert zaten cümlenin sonunu getirmişti.
+İstersen benimle gelebilirsin.
Gidicek bir yerim olmadığı için bende mecburen evet demek zorun kaldım.
-Aslında olabilir.
+Tamam gel hadi gidelim.
Düştüm Mert'in arkasına artık beni nereye götürürse. Biraz yürüdükten sonra birden arkasını döndü ve "geldik dedi."
+İşte burası benim evim. Biraz dağınık ama idare edersin.
Dedi ve açtı kapıyı. Gerçekten de biraz dağınıktı.
+Elini yüzünü yıkamak istiyorsan lavabo kolidorun sonunda. Bende bu arada ortalığı toplar ve sana bir şeyler hazırlarım dedi.
Bende hemen olur dedim. Çünkü gerçekten lavaboya gitmem gerekiyordu.
-Tamam olur.
Elimi, yüzümü yıkadım ve en sonunda kendime çeki düzen verip çıktım lavabodan. Mert iyi bir çocuğa
benziyordu. Ortalama 19 yaşıda ve yakışıklı bir çocuktu. Her neyse ben çıktığımda Mert evi toplamış. Arkası dönük bir şekilde yemek hazırlıyordu. Önünü döndü ve --->
+Böyle daha güzel olmuşsun.
Dedi ve sırıttı. Tam yemek masasına oturduk . Yemek yiyecektik ki birden çığlık sesleri geldi. Bu ses bir yerden tanıdık gelmişti kulağıma.. Tabi ya bu Ela'nın sesiydi ama nasıl olurdu böyle bir şey. Ela ölmüştü. Ben kendi kendime düşünürken. Birden kapıyı biri yumrukladı. Mert ve ben hemen kapıyı açmaya koştum kapıyı açtım ve karşımda Ela'yı görmem bir oldu😱
-Amaaa amaa sennn...