Kahve hakkında sevdiğim şeyler 4'e ayrılır; yapılışı, kokusu, tadı ve kafanıza getirdiği düşünceler. Bu işi şimdiden sevmemin nedeni de bunlardan ikisini zaten yapıyor olmamdı. Mutfağın bir kısmından geçerken burnunuza çok güzel bir kahve kokusu doluyordu. Aslına bakarsanız, kasa da, tezgah da, giriş de kahve gibi kokuyordu.
Kasanın yanından geçerek tezgah bölgesinden çıktım ve bizimkilerin olduğu masaya gittim. Evet, 'bizimkiler'. 3-4 günde bu kadar yakın olmamız şaşırtıcıydı tabi ama eğer bir grup insandan başka tanıdığınız yoksa ve benim gibi çekingen ve utangaçsanız, onlara sıkıca tutunuyordunuz. Okulun ilk gününde Yalın'la arka arkaya oturduğumuzda da böyle olmuştu. Sonra beni Sarper'le tanıştırmıştı, eh zaten sonra ne oldu biliyorsunuz.
"Vay, demek artık önlük de takıyorsun. Çok şeker olmuş," dedi Miranda, önlüğümün etek kısmını çekiştirerek. Ona gülerek cevap verdim.
"Otursana, sosyalleşme saatindeyiz," dedi Rick, kelimelere vurgu yaparak. Sonra bayık bakışlarla Elaine'e baktı. Elaine her zamanki gibi neşeli bir haldeydi. Saçlarını at kuyruğu olarak toplamış, ucunu sağ omzundan sarkıtmıştı.
"Şey, çalışıyorum," dedim omuz silkerek, bunun başka bir açıklaması olamazdı zaten. Kovulacakmışım gibi bir his içimde dolaşıyordu, korkudan rahat şekilde çalışamıyordum zaten.
Biz bu konuşmayı yaparken Drake kapıdan içeri girdi. Siyah dar pantolon, üstüne beyaz bir tişört ve onun üstüne de ince, kot gömlek giymişti. Saçlarını yine sağa sarkıtmış ve güneş gözlüğünü takmıştı. Yanımıza geldi ve tek kelime etmeden oturdu. Kafası bana dönünce beni süzüyormuş gibi hissetmiştim, ama emin olamamıştım tabi. Eminim bu gözlükleri takmasının nedeni de buydu. O da aynı Miranda gibi, önlüğümün eteğinin kenarından tuttu. "Çok seksi gözüküyorsun. Yani, üzerinde sadece önlük olsa seksi olurdu," dedi ukalaca sırıtarak. Gözlerimi tavana diktim ve önlüğümü ondan kurtardım. "Otursana."
"Çalışıyormuş," dedi Rick, zaman vermeden. Ne olduğunu anlamadan Drake kahkahaya boğuldu.
"İyiymiş. Bir saniye verin," diyerek ayaklandı ve Derreck'in odasına doğru gitti. Hepimiz arkasından meraklı gözlerle bakıyorduk. Ben de bu fırsatla masaya döndüm.
"İstediğiniz bir şey var mı? Getirebilirim." Hepsi siparişlerini verdiler. Önlüğümün sol kısmındaki cepten not defteri ve kalem çıkardım. Her şeyi yazdıktan sonra tezgaha geri döndüm ve kahveleri hazırlamaya başladım. 2 latte ve bir soda. Rick'in çok da kahve sevmediğini öğrenmiştim.
Drake odadan çıktı ve önümden geçip masadaki yerine doğru ilerledi. Birkaç adım sonra geri döndü ve yanıma geldi. "Şu latteleri 4 yap, olur mu?" dedikten sonra gitti. Drake garip bir çocuktu, isteklerini sorgulamadan 2 latte daha yaptım. Tepsiyi masaya götürüp kahveleri -ve sodayı- dağıttıktan sonra tepsiyi elime aldım. Tam geri dönmüştüm ki, biri kolumdan çekip beni yanımdaki sandalyeye oturttu. "Senin için izin aldım. Şimdi otur ve latteni iç."
Teşekkür edecek gibi hissetmiyordum çünkü artık her şey için teşekkür etmem gerekiyordu. Ben de omuz silktim ve lattemden bir yudum aldım. Lanet olsun, bu kahve işinde çok iyiyim!
Miranda ve Elaine, Rick'in kız arkadaşının dedikodusunu yaparlarken Drake araya girdi. "Bu gün barda iyi bir grup çalacak. Hepiniz davetlisiniz."
"Bekle, kaçta?" dedi Miranda, saçının bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırarak. "Bu gün 4'te çıkıyoruz sanırım, değil mi?" Elaine kafa sallayarak onay verdi.
"Saat 8'de orada olun, her zamanki gibi," dedi Drake. "Sana gelince, iş çıkışında seni buradan alabilirim."
Dik dik bakmaya başladım. "Bara bu kıyafetlerle geleceğimi mi düşünüyorsun?" dedim alaycı şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuralları Koy
Teen FictionO gecede fark etmeden bırakmıştım her şeyi, geri dönüşü olmayan bir yoldu. Ama onlarla nereye olsa giderdim. Hayatımız beraber geçmişti, ayrılmak nedendi ki?