park

450 82 9
                                    

Parkta, sakura ağaçlarının tüm güzelliğini gözler önüne seren bir banka oturduk.

Michael fazla konuşmuyor ve sadece manzarayı seyrediyordu ama benim odaklanabildiğim tek şey onun kırmızı saçlarının üzerinde duran kırmızı harflerdi. Ne kadar uzun bakarsam bakayim altlarında bir tarih belirmiyordu ve bu aşırı derecede sinirimi bozuyordu.

Bir süre sonra Michael iç çekti ve bana döndü. "Benimle niçin konuşmaya çalışıyordun? Bu kadar yolu boşuna yürümemişizdir yani umarım." dedi gözlerini gözlerime dikerek. Renklerini incelediğinden emin olduğum için bakışlarımı olabildiğince ondan kaçırmaya çalıştım.

Ağzımdan aptalca bir şey çıkmamasını umaraktan aklıma gelen ilk bahaneyi sundum. "Manzara ne kadar da güzel."

Ağzımdan kesinlikle aptalca bir şey çıkmıştı. Ama Michael bunu pek fazla önemsemiyormuş gibi kıkırdadı ve bu mavi-yeşil gözlerinin kenarlarının hafifçe kırışmasına neden oldu.

"Manzarayı izlemek için gelmek isteseydin tek başına da gelebilirdin." Etrafa hızlı bir şekilde göz gezdirdikten sonra tekrardan bana baktı. "Neden benimle konuşmaya çalıştın ki sokakta? Çoğunlukla insanlar benim varlığımın farkında bile olmazlar, ki buna alıştım."

Hafifçe omuzlarımı silkip ona döndüm. "Bilmem, sende bana ilginç gelen bir şeyler var." dedim kısaca. Ona her şeyi anlatmak için oldukça erken bir zamandı bu. Gerçi ona Shinigami gözlerinden bahsetsem bile bana inanır mı, yoksa delirdiğimi düşünüp kahkaha atarak uzaklaşır mıydı bilemiyordum.

Geri kalan süre boyunca konuşmadan öylece oturup ağaçlardan düşen yaprakların, kaldırımları pembeye boyamasını izledik.

Michael gitmeden önce bana gülümsedi ve uzaklaşmadan önce el sallayarak birkaç kelime söyledi.

"Yarın aynı saatte bu parka gel, Luke."

shinigami eyes //mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin