★sözlü★

118 3 2
                                    

Annemin yanına oturdum. Annemin bana söylemeye çalıştığı bir şeyler vardı ama söylemiyordu. Kaç kere şöyle dedim ama söylemiyordu. Ne oldu bu kadına ayağa kalkıp

"Şerefsiz itmi sana bir şey yaptı söylesene neden ağlıyorsun." bağırarak. Ses yoktu sadece ağlıyordu.

"Sen bilirsin ben gidiyorum ve onunla konuşuyorum " dedim ve tam gidecekken elimden tuttu ona dönerek "söyliyecek misin artık " dedim kafasını sallayıp oturmamı işaret etti yanına oturarak başlamasını bekledim.

"Güzel kızım bir tanem Nil'im ahh ah kuzum baban seni... evlendirmek istiyor kızım bu akşam gelecekler seni istiyecekler ve izmire götürcekler seni." dedi. Gözlerimin dolmuştu. Ayağa kalkıp odama girip kapıyı kilitledim. Kapıya yaslanıp yere oturdum. Benim bu hayatta en son istemekti görücü üsülü. Gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Yanağımdan aşağıya akıp gitti. Gittiler. Annem kapının diğer kısmından bana sesleniyordu. Nil'im nil'im. Biliyordu kapıyı açmıyacağımı biliyordu saatlerce deli gibi ağlıyacağımı. Ayağa kalkıp dolabımın karşısına geçtim. Siyah uzun kollu kazağımı giydim siyah paltolonumu giydim siyah ayakkabımıda giydim bugün siyahlara büründüğüm acı günlerden birisiydi. Telefonumu da alıp kapının kilidini açtım kapıdan çıktığımda annem yere oturmuş ağlıyordu beni farketmemişti. Omzuna dokundum ve yere yanına eğildim.

"Ben bir saate gelirim " dedim ve yerden kalkarak evden çıktım.
Deniz kenarına geldiğimde kayalıklara çıktım ve oturdum. Serin rüzgar bedenimi delip geçti. İnsanı rahatlatacak bir havası vardı buranın. Kafamdaki düşüncelerle kendimi tanıtım ben kimdim?

Ben Nil (Deniz) Bozcan 20 yaşında lise mezunu bir kızım tek kardeşim. Deniz benim nüfus cüzdanımda yazan ikinci ismim ama kullanmam. Babam emekli mühendistir. Annem ev hanımıdır. Babam emekli olduktan sonra kendini içkiye verir her gece sarhoş olarak eve döner ve annemi döverdi. Hiç arkadaşım yoktur. Sadece bir tane dostum var adı buse benimle yaşıttı ama o evliydi. Kendi isteğiyle evlenmişti.

Aklıma evlilik konusu gelince gözlerim dolmaya başladı ayağa kalkıp eve geldiğim yoldan geri gittim eve geldiğimde annemin telaşlı bir şekilde bulunca odama yöneldim odaya girdiğimde siyah uzun elbisemi giydim siyah babetleride giydim saçımı topuz yaptım makyaj yapmaya gerek yoktu. Odamdan çıkıp mutfağa gittim. Annem saldanye'ye oturmuş çenesini elinin içine almış dalmış gitmişti. Omzunu sıvazlıyıp yanındaki saldanye'ye oturdum. Bana bakıp sahte bir tebessüm etti. Gözlerimi devirip söze başladım.

"anne çok abartıyorsun artık ben kafaya takmıyorum sen takma.„ dedim ellerini avucumun içine alarak güven verircesine.

"Ahh ah keşke senin dediğin gibi olsa kızım tam 20 sene bakmak nedemek ah nil'im ah kuzum seninde kızın olursa beni anlarsın. „ dedi ve ayağa kalkıp yanından çekip gitti.

Bana darılmıştı 20 senelik kızıyım. Ben el bebek gül bebek gibi büyümüştüm. Annemin nazlı kızıydım. Babamın bir tanecik yavru kedisiydim.

Kapının çalmasıyla ayağa kalktım ve kapının yanına gittim annem ve babam beni beklercesine kapıyı açtılar. Karşımda evlenecek kocamın ailesi duruyordu. İçeriye geçtiklerinde selamlaşma faslı bitince annem kahveleri yapmamı istedi. Bende bir şey demeden içeriye mutfağa gittim. Elime aldığım küçük ve büyük cezmeyle kahve yapmaya başladım. Boynumda sıcak bir şey hissedince arkamı döndüğümde karşımda müstakbel kocam Ilgaz duruyordu. Yanlış anlamayın ismini içerde öğrendim. Pekte meraklıydım sanki. Yüzüne baktığımda yeşil gözlerini ilk defa görüyordum. Sanki daha önceden gördün ya. Off yine başladım saçma düşüncelere.

"Neden geldin"

"Sana bir şey söyleyip gideceğim "

"Evet seni bekliyorum kahveler taşacak "

"Eğer kahvemin içine tuz yada açı kırmızı biber yada başka bir şey koyarsan düğün akşamı sende o acıyı çekersin." dediğinde yüzüne yediği sert tokatla başı yan tarafına döndü. Kafasını bana çevirdiğinden elimle mutfaktan iteleyip kapının önüne koydum.

"Böyle bir şey olmıyacak. Eğer bir daha beni bununla ilgili bir şey söylersen seni çok kötü yaparım ters tarafım teperse görürsün o zaman " dedim ve kapıyı yüzüne kapattım. Kahvelerin başına gittiğimde altı kısık olduklarından sorun yoktu. Kahveyi fincanlara koyduktan sonra tepsiyi alıp içeri gittim herkeze sırasıyla verip yerime oturdum. Ilgazın yüzündeki pis sırıtmasıyla bana baktı kahveyi gösterip içti. Piç. Bende ona elimi gösterip 'dayakmı istiyorsun ' der gibi baktım. Kafasını iki yana sallayınca 'Aferin ' der gibi baktım. Mahmut bey konuşmaya başladığında beni babamdan istedi babamda verdim gitti dedi. Yüzükler takılıp söz kesildi. Mahmut beyin bir şey demesiyle dönüp kaldım.

"Haftaya pazar kına pazarteside düğün yaparız "

Ne düğün mü onu anladıkta haftaya !!!

Nefretin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin