Olayın üzerinden 4 ay geçmişti ve ben bu ay içerisinde korece öğrenmiştim ama psikolojimin hâla iyi olduğu söylenemez. Gün geçtikçe unuturum diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Zihnime o iğrenç görüntüler geliyordu elbette ama bir şekilde o düşünceyi kafamdan atmayı başarabiliyordum. Belkide herşey böyle daha güzel olacaktı. Yeni ülke, yeni ev, yeni okul bu yenilikler bana herşeyi unutturabilirdi belkide.
Bugün koredeki 1.haftam. Ayrıca okula başlayacağım gün.Okul üniformalarımı giyip çantamı aldım. Kahvaltı etmeyi pek düşünmüyordum. Zaten o günden beri pek bir şey yediğimde söylenemezdi. Gerçekten çok zayıflamıştım. Ama sanırım bu şuan umursayacağım son şeydi. Evden çıktığımda güneşin yüzüme çarpmasıyla gözleri kısıp kafamı eğdim. Evet 1 haftadır güneş yüzü görmemiştim. 1 hafta boyunca da evde çıkma düşüncem de yoktu zaten.
Gözlerim güneşe alışınca okula yürümeye başladım.Okula vardığımda derin bir nefes aldım ve içimden "Umarım her şey yolunda gider." Değip binanın içine girdim. Müdürün odasına girip sınıfımı sorduğumda herkes dersteydi. Çok güzel ilk günden geç kalmıştım. Sınıfıma geldiğimde gerçekten derinden bir nefes almıştım. İnce kemikli ellerime kapıyı çaldım ve içeri girdim. Herkesin gözleri hocadan bana dönerken yutkunmuştum. "Ah, sanırım sen şu yeni çocuksun."
Kahverengi saçlı, orta boylu hoca konuşunca sadece kafa sallamakla yetinebilmiştim."Adın neydi? Arkadaşlarına kendini tanıtabilirsin."
Bu ne ya 1.sınıfmıyız biz niye tanıtıyorum? Niye herkes bana bakıyor? Of."Adım Lu Han ve şey, çinden geliyorum. " Acun abi şimdi size beatbox yapcam. Ne diyorum ben? (Ne kadar komik ha ha)Kendime gelip hocanın "Boş bir yere oturabilirisin Luhan, ben geometri hocan." Demesiyle boş yere geçip oturdum. Sırama yerleştiğimde siyah saçları olan kahkülleri gözlerine gelen ponçik biri bana döndü.
"Merhaba. Ben baekhyun. Bana sadece baek de diyebilirsin. Tanıştığımıza memnun oldum." Değip elini bana uzattığında bende uzattım ve "Memnun oldum. " dedim. İnsanlara biraz soğuk davranmaya çalışıyorum nedenini bilmiyorum sadece sanki insanlara güvenim gittikçe azalıyor. Ama bu öyle bir tipe benzemiyor. Ne bileyim ponçik bir tipi var.Sonunda zil çaldığında Baekhyun hemen yanıma oturdu. Neyseki beni umursayan biri olmuştu. " Selam. Hiç uzatmadan sana hem okulu hemde buradaki insanları tanıtayım gel." Bu iyi olurdu. "Peki."
Bana okuldaki herşeyi göstermişti büyük bir okuldu. Ama bu okulda sanki hiç hoşlanmadığım bir koku alıyordum. Ben mi kokuyordum? Ama hayır. Bu kötü bir koku değildi. Ağır ve pahalı bir parfüm kokusuydu. Sanki bu kokuyu daha önce duymuştum. Her neyse.
"Sınıfta fark ettinmi bilmiyorum ama en arka sırada oturan bir çocuk vardı. Fark etmemen mümkün değil. " hayır fark etmemiştim. "Adı Sehun. Okulun popüleri. En yakın arkadaşı da Tao. Bunlar baya yakın arkadaş. Ne yaparsan yap asla birbirlerinden ayrılmazlar. Hatta Tao senin gibi çinli. Bir kaç ay önce o da çindeydi. Büyükannesini görmek için mi neymiş. Ama sen istersen mümkün olduğu kadar onlardan uzak dur. İkisine tecavüzcü diyebiliriz ama okul sınırları içerisinde böyle bir şey yapmıyolar tabiki. Zaten tecavüz yapmalarına gerek bile yok. Kızlar zaten peşlerinde koşarken." Sonunda sustuğunda önüne dönmüştü. Tecavüz dediğinde içimde bir burukluk hissetmiştim. "Benim tuvalete gitmem gerek." Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Lütfen yine aynı şey olmasın. Yalvarıyorum. "Tamam zaten birazdan zil çalcak sınıfa gelirsin." Kafa salladığımda gitmişti. Bende koşarak tuvalete girmiştim neyse ki kimse yoktu. Kapıyı kapatım ve lovabaların başına geçip elimi yüzümü yıkayıp kendine gelmeye çalıştım. Yine aynısı oluyordu. Hayır lütfen şimdi değil. Gözümün ününden o anlar geçip duruyordu. En son dayanamayıp "Dur artık lütfen." Demiştim avuç içlerimi şakaklarıma bastırarak. Duvardan aşağı kayarak sesizce ağlarken kapı sesini duymamla kafamı kaldırdım. Ah lanet olsun birimi vardı. Kabinden çıkan kişi Baekhyun'un anlattığı şu meşhur çocuk Oh Sehun'du. Göz göze geldiğimizde beni hiç takmayıp ellerini yıkamaya başladı. Hah egolu işte. Ama emindim çiş seside gelmiyordu.
Burnumu çekerek ayağa kalktım ve bende yüzümü yıkamaya başladım. Hâla bir şey dememişti. Neyse demesin zaten ona anlatacak değildim. Bakışlarını da hiç beğenmedim zaten. Son kez yüzümü yıkadığımda hiç beklemediğim bir anda "Kime yalvarıyordun sırık?" Dedi. Bakışları çok aşalayıcıydı ki bunu zaten "Sırık" demsinden de anlayabiliyoruz.
"B-benim bir adım var ve hiç kimseye." Heh afferimm banaa kekelemeyide başarmıştım çok güzel. Ona karşı çıkarken bile kekeledim.
"Neyse ilgilenmiyordum zaten." Lan madem ilgilenmiyordun da neden sordun peltek ağızlı, muşmula suratlı turşu bay Oh Sehun. Demek istesemde öyle bir şeyin olmayacağını herkes biliyordu. Hiç birşey diyemeden artist artist yürüyerek tuvaletten çıktı. Üzgünüm bay Oh turşu Sehun. O kadar derdim varken birde senle uğraşamayacağım. Zaten sende beni pek ilgilendirmiyordun. Keşke bu dediklerimi duyabilseydi. Belki sadece tecavüz edip sonra 31 yerimden bıçaklayıp sonra da gelinlik giydirip çalıklara atabilirdi. Sadece bir ihtimaldi işte.
Bir kaç burun çekişimden sonra lavobadan çıkıp sınıfa girdiğimde baekhyun'a gülümseyip yerime geçtim. Ardından hoca onun ardında da kendini birşey sanan Sehun girdi. Tch tch nasıl bir terbiyesizlik bu? Hem hocadan sonra gir hemde kapıyı tıklatma.
Son ders zili çaldığında Baekhyun la beraber çıkışa doğru yürüyorduk. "Sana dediğim şu Sehun'un arkadaşı 'BFF si' Tao yarın dönüyormuş. Sana şimdiden söyleyeyim biraz insanı tırsıttıran yönden tipi var." Dediğinde yollarımız ayrılacaktı. "Ah öylemi? Ben kolay kolay tırsmam ki. Neyse yarın görüşürüz o zaman" Belki tecavüze uğramış olabilirim. Ama bu güçsüz ezik biri olacağım anlamına gelmiyor.
"Tamam. Baayy" diye ciyakladığında gülümseyip eve doğru yürümeye başladım. İyi çocuk, bundan zarar gelmez.