Menhatten Çile sokağı

232 22 19
                                    

Seni lanet kadın nereye gittiğini sanıyorsun. Hee! Seni sokak sürtüğüken evime aldım. Yedin içtin sonunda defolup, gittin.

Artur hergün ama hergün karanlık odasına gidip, üzerinde yığınla kağıt olan masasının başına geçip, kocaman bir tepe lambasının altında sivrisineklerin vızıltısı eşliğinde yazmış olduğu binlerce nottan sadece birisiydi. Aslında Artur eski eşinden terk edileli aradan beş yıl geçmişti. Hala yediremediği ve içine sinmediği
birşeyler vardı. Işte buda Artur'a her geçen gün intikam duygusu yaşatıyordu. Ancak bir sorun vardı. Bu sorun, yani bu intikam duygusu sadece eski eşi olan lorenza ile alakalı değildi. Artur tüm insanlardan nefret ediyordu. Onun için iyi insan kötü insan ayırt etmek artık bir oyuncak haline gelecekti. Şimdide bu hikâye yi Artur'un kendi ağzından okuyalım.

Kafam çok iyiydi, eve kendimi zor atmıştım. Sarhoş olmadan önce giydiğim elbiseyi iyice kafamda yer etmiştim. Altımda mavi bluejeen üstümde saçma sapan renkli bir tişört, onun üstünde koyu kahverengi kazak ve onun uzerine de, siyah bir kaban vardı. Malum İskoçya'lıyım, soğuk bir kış akşamıydı. Evin anahtar deliğini yarım saat sonra bulmanın ardından, sağa sola çarpa çarpa, yıkıp dökerek ancak kendimi lavabonun önünde ki, dev aynaya götürebildim. Ağzım yarı açık bir gözüm kapalı. Biraz morarık gibiydi. Belli ki yine dayak yemiştim. Tam duramıyordum, kendimi sağa çekmiş rotvalansı bozuk araba hissediyordum. Sonra gözüme elbiselerim takıldı. Aklıma geldi. Ve şöyle kendime bir baktım. Elbiselerimin tamamen değişmiş olduğunu gördüm. O anda elim telefona gitti. 1 saat önce gitmiş olduğum barı arayıp bana ne olduğunu neler yaşadığımı soracaktım. Evimde, eski tip antika bir telefon vardı. Altın sarısı rengindeydi. Tuşları çevirmeli idi. Numara ezberimdeydi. Cep telefonu mu kısa bir süre önce kılmıştım. Nasıl kırıldığını hatırlamıyorum bile! Telefonun avizesini kaldırdım. O kadar sarhoştum ki, telefonu iki görüyordum, numarayı çevirmeye başladım. Telefon çalmaya başladı. Barı aradığımı sanıyordum, ama malesef asabi bir adamı aramışım. Adam telefonu açar açmaz, ne var serseri herif gecenin bu saatinde arıyorsun dedi. Ben biraz duraksadım, daha sonra ağzımı geveleyerek şöyle dedi. Savage barını aramıştım amaaa!! Adam seni serseri adam burası normal bir ev ve sen gelmiş bana barı aramıştım, diyorsun...

Artur'un Karanlık DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin