Menhatten Çile sokağı 4

63 2 0
                                    

Savage barına iyice yaklaşmıştım. Içeriye girdiğimde, barın en demirbaş garsonu beni gördü ve sağa sola bakarak elini göğsüme koydu. Daha sonra bana bakarak iyi olup olmadımı sordu. Bende gayet iyiyim dedim. Daha sonra her zamanki gibi bar tezgahındaki döner koltuklara oturarak bir votka söyledim. Sol tarafıma doğru bir adamın biri yanaştı. Elinde içki dolu şişeyi bana doğru kaldırarak şerefe yapar gibi oldu. Ufak bir tebessümde bulundu. Iri yarı saçları darmadağın ve Sarışındı. Ardından bana ismi mi sordu. Boğuk bir sesi vardı. Bende anında cevapladım, adam gülmeye başladı. Tabi biraz şaşırdım, neden güldüğünü soramadan bana " Ne o! Yoksa bir Rus'lamı konuşuyorum?" dedi.

- Hayır,  ne munasebet, annem babam belli benim.

- Evet, annen belli ismi de, ketty ama baban kesinlikle bay George değil!

Nasıl yani! Ne demek bu şimdi

Adam ayağa kalktı. Icki şişesini tekrar bana doğru uzattı ve güler ifadeyle senin "baban benim, ancak bir Rus oğluna Rus ismi koyar. Ben Miroslav Anrew, benden bu kadar hadi sana iyi şanslar" dedi ve arkasına bakmadan gitti. Ben adeta şoktaydım. Neye uğradığımı şaşırmıştım.  Sanki bi duvar yıkılmıştı, üzerime...

O an barda canlı performans sergileyen şarkıcının şarkısı kulağıma fısıltıyordu.

Şöyle deniliyordu şarkıda " sahte gülüyorum,  sahte insanlara. Güzel gülüyorum,  kendi kendime, bir benim ben dünyada, ne ana nede baba

Akabinde omzumun dürtüldüğünü hissettim.  Sağıma baktığımda demirbaş garson bana Artur diye sesleniyordu. Garsonun adı Charlotte du. Charlotte'a baktığımda, hala kafam baba iddeasında bulunan adamdaydı. Charlotte gözünü kısarak bana dün neler olduğunu hatırlayıp hatırlamadığımı sordu. Gözleri kısık olarak benimle konuşması, birşeylerin yolunda gitmediğinin habercisi gibiydi. Sanki birşeyler saklanıyordu. Ama durum böyle olsa bile benim piç olmamı öğrenmem kadar yıkıcı bir haber olamaz diye düşünmüştüm.

Artur'un Karanlık DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin