Adam yüzüme telefonu çarparak kapattı. Beni bir gülme tuttu. Hemen yanı başımda ki, yatağa kendimi atarak kahkahaya boğulurcasına gülmeye başladım. Hatta o kadar ki, gözlerimden yaş gelmişti. Sonra bir duraksadım. Hiç birşey olmamış gibiydi. Bir anda ciddileştim, sonra kendi tek bir şey söyledim, galiba çok günahkarım...
Aklıma pollwed meydanında ki Angel kilisesi aklıma geldi. Tam oraya gidip, günah çıkarmayı akıl edecektim ki, sabahın ışığı ile uyandım. Yani tam o vakit sızmışım. Deliksiz uyku
dedikleride buydu herhalde...Menhatten sokağı
Pollwed meydanı 15 dakikalık yürüme mesafesi vardı. Uyandığımda saat 9.30 du. Yürüme gidecektim. Çünkü kısa zaman önce sıkıştığım için arabamı satmıştım. Kiliseye gideceğim için her zamankinden daha iyi giyindim. Bir omlet yapıp, kahvaltımı yaptıktan sonra tam evden çıkacaktım ki, aklıma lanet notlarım geldi. Ayağımı kapının eşiğinden çekip karanlık odama doğru yöneldim. Her zaman ki, gibi masama oturdum. Yeni bir sayfa açıp yazmaya başladım. Öyle yazmaya başladım ki, kendi kendimin moralimi bozmuştum.
Not: Seninle ilk karşılaştığım yer Menhatten sokağıydı. Ilk bakışmamız, ilk buluşmamız ve ilk aşka düştüğümüz yerdi. Menhatten sokağı!...
Biliyor musun? Bu sokak sırf sen kokuyorsun diye ayrılmadım, yıllarca...
Benim için her şey sendin ama sen! Sonra çekip gittin. Seninle fani olacaktım. Ama sensiz fani oldum. Çünkü senin nefesinle hayat buluyordum. Şimdi sensiz sadece duman soluyorum.Ağlayarak odadan çıktım. O an için Kiliseye gitmekten vazgeçmiştim. Ama yine de dışarı çıktım. Henüz öğle saati olmamıştı. Dış kapı kürüstürden ahşap bir kapıydı. Kapı gıcırdayarak açılıyordu. Kapıyı açtığım her seferinde korku filmi izliyormuş gibi hisse kapılıyordum. Dışarıya ilk adımımı atmıştım. Üzerimde bir siniklik bir basiretsizlik var olduğunu hissettim. Artık dışarı çıkmıştım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Bir Sağıma bir soluma bakıyordum. Tam karşımda carl max amca'nın evi vardı. Bizim sokaktakiler ona öyle derler. Çünkü adam tam bir komünist kafaya sahipti. Gerçek ismi nedir, bilmem" zaten hiçte sorma gereği duymadım. En iyisi soldan gitmekti. En azından Savage barına gidip, bana dün gece neler olduğunu öğrenebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artur'un Karanlık Dünyası
Mystery / Thriller-Leanrow kuru temizleme" buyurun... -Alooo ımm Leanrow kuru temizleme mi? -Evet, efendim, dedim ya! Leanrow kuru temizleme diye!! -Iyi tamam, sizde kefen var mı? Bana kefen lazım. -Yalnız burası mezarcı değil efendim. Sana var mı? dedim... mezarcı...