"Gidecek başka yerim yoktu."
Kısa, kahve saçları dağılmış, gözlerinin altı simsiyah olmuştu. Şişik dudakları şaşkınlıkla açılmıştı. Bir eli kapı kolundaydı, diğeri ise duvardaki anahtarda. Üzerinde bol siyah bir tişört ve 4 yıldır favorisi olan basketbol şortu vardı. Her zamanki Yoongi'ydi.
Hayır. Her zamanki gibi değildi.
Tanrım, her geçen gün daha da çekici olmak zorunda mıydı?
Afallayan bir yüz ifadesiyle gözleri kıstı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi görünüyordu. "İ-İçeri gel."
Ayakkabılarımı çıkarıp kapıdan geçtim. Eliyle holün karşısında kalan salonu işaret ettiğinde başımı hafifçe sallayıp ilerledim.
"Ne oldu?" Koltuğa otururken konuştu.
Yutkunup karşısındaki koltuğa oturdum. "Abimle kavga ettik." Dudakları şaşkınlıkla açıldı. "Bana vurdu, ben de evden çıktım."
"Oh, üzüldüm..."
Pekala, ona nasıl "burada kalabilir miyim?" diye soracağımı bilmiyordum.
Derin bir nefes alıp parmaklarımı saçlarımdan geçirdim. "Başka bir yer bulana kadar... burada kalmama izin verir misin?"
"Haru, ben-"
"Seni rahatsız edeceğimi düşünüyorsan lütfen söyle. Sana... yük olmak istemem."
Başını sallayıp kaşlarını çattı. "Hayır, hayır. Burada kalabilirsin, tabii. Aramız eskisi gibi olmasa da sen hala benim arkadaşımsın."
Siktir.
Kalbimden yayılan tuhaf bir duygu bütün bedenimi kaplamıştı sözleriyle. Derinlerde saklı kalmış bir suçluluk duygusunu açığa çıkarmıştı sanırım. Lanet olsun sana, Yoongi.
Uzun bir sessizliğin ardından ayağa kalkıp eliyle kapıyı gösterdi. "Uyumak ister misin?"
Hafifçe başımı salladım. Beni takip et dercesine başını eğip salondan çıktı. Uzun sayılabilecek bir koridoru atlatıp odasına girdiğimde... Pardon burayı oda olarak nitelendiremem.
"Aman Tanrım..."
Pekala, hayatımda gördüğüm en dağınık.-ve pis- yerleşim alanıydı. Ve hayır, burası bir oda değil.
Telaşla etrafı toplamaya başladı. "K-Kusura bakma. Pek misafirim olmaz da."
Kıkırdayıp çantamı ve montumu kapını yanında duran sandalyenin üstüne koydum. "Sorun değil."
Topladığı kıyafetlerini dolabına sokup bana döndü. "Burada yatabilir misin?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Sen?"
Ensesini kaşıdı. "Ben... s-salonda kalabilirim."
"Saçmalama," dedim gülerek. "Bu yatak ikimize de yeter, sanırım." Gözleri büyüdü. "Hadi ama. Çocukken çoğu kez birlikte uyurduk, unuttun mu?" Çantamdan pijamalarımı almak için fermuarı açtım.
"Ama, biz, o zaman çocuktuk ve-"
"Yoongi," Başımı çantamdan kaldırdım. "Kapa çeneni ve bana bir eşofman altı ver. Benimkileri evde unutmuşum."
Başını sallayıp hızla dolabına yöneldi. "Bekle biraz..." Uzunca bir süre oyalandıktan sonra siyah bir şort çıkardı. "Bu olur sanırım."
"Banyo nerede?"
Eliyle solu gösterdi. İçeri girip hızlı bir şekilde üstümü değiştirdim. Gözünün ayarı mükemmelmiş Yoongi, bunu her dakika yukarı çekmem gerekecek... Odaya döndüğümde Yoongi bilgisayar masasının önündeki sandalyeye oturmuştu. Kulaklıkları takılıydı, önündeki launchpad* ile uğraşıyordu. Dikkatini dağıtmadan yatağa yatıp onu izlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad // min yoongi [devam etmeyecek]
Fanfiction"Duru olan sen misin, Kim Haru?" © Bütün hakları buzdolabımda saklıdır.