AYÇİÇEĞİ (7.Bölüm)

44 3 0
                                    


10 yaşındayım çete üyesi gibiyiz hürriyet mahallesi çocukları.Hepimiz aynı okuldayız.Ağrı Atatürk İlkokulunda okuyoruz. Bir süre mahallede oynayıp itişip kakıştık dan sonra aklımıza nasıl geldi bilinmez Ayçiçeği (Güneşçiçeği,Günebakan) toplamak geldi aklımıza.Toplamak dediysem kendimize ait bir tarlamız bahçemiz yok.Düpedüz çalacağız bir tarladan.Yakınlarda öyle bir tarla yok şehir merkezinde oturuyoruz. Yaklaşık 30 km yol yürümemiz gerekiyordu, Aras Nehri üzerinde kurulu olan köprüyü( kırık köprü) geçip et kombinasının yakınlarındaki ayçiçeği tarlaları var oraya ulaşacaktık.Bir çuvala ayçiçeklerini doldurup o günü çekirdek çitleyerek geçirecektik.Ben ve Arzu başta olmak üzere Aytaç, Hakan,Hüseyin,Alaattin filiz ve daha adını hatırlamadığım bir kaç çocuk toplu olarak ilerliyorduk.Topluluk büyük bir düzen  içinde hareket etmek zorundaydı.Bizden küçük çocuklara zarar gelmesin diye ortada yürütüyorduk.Önde ben ve Arzu en arkada Alaaatin ve Hüseyin.Onların cüssesi o zamanda iriydi şimdi ki gibi. Hedef et kombinası etrafındaki ayçiçeği tarlası. Elimize sağlam sopalar aldık, yolda ite, kopuğa rastlarız diye ve asla birbirimizden ayrılmayacaktık. ilerlerken yol kenarında  daha önce kömüre ev sahipliği yapmış bir çuval bulduk.Sevinçle kömür çuvalını elime aldım.Sanki o kara çuval ellerimi karaya bulamadı da altına buladı.Elimdeki ise pisliğe aldırmadan çuvalı katladım.Koltuk altıma sıkıştırdım.Ayçiçeği tarlasına 10 dan fazla çocuk daldık.Oradan oraya koşturuyoruz tarlanın içerisinde.En büyüğünü,en irisini seçebilmek için adeta yarışıyorduk.Topladıklarımızı bayram havasında çuvala dolduruyoruz.Aramızda en büyüğü ben buldum kavgasını etmeyi de ihmal etmiyorduk.Biz heyecan ve neşe ile ayçiçeklerini tarladan aşırırken tarlanın başıboş olmadığını anladık. Bekçinin düdüğü ile çil yavrusu gibi darmadağın olmuştuk.Sağa sola kaçışıyor,can havliyle ne yapacağımızı bilemiyorduk.Toplu hareket etme bilincimizi kaybedip düzeni bozmuştuk.Olduğum yerde durdum.Sesimin herkese ulaşmasını umut ederek avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.''Herkes tarlanın sonuna doğru koştursun.Birbirinizden ayrılmayın'' vargücümle sırtımda ayçiçeği çuvalı bende sona doğru koşmaya başladım. Tarlanın sonunda buluştuk.Bize yetecek kadar ayçiçeği toplamıştık.Hemde geride kimseyi bırakmadan biraraya gelebilmiştik.Nevale hazırdı sırtlandık geldiğimiz yola koyulduk. Koşmaktan yorulmuş, nefes alamaz duruma gelmiştik.Arkamızdan gelen kimse olmadığını anlayınca,biraz soluklanalım, serinleyelim diye duraksadık. Kırık köprünün  üç beş metre yakınında amcamın evi vardı. Bir şey olsa oraya koşardım.Amcamın oğulları bize zarar gelmesine engel olurlardı.Kırık köprünün sağlam ayaklarının birinin yanında birkaç taş üst üste konulmuş çevrelenmiş,o taş topluluğunun hemen yanıbaşında üstü üste atılmış elbiseler .Önce birini öldürüp oraya gömdüler zannettik.Kendi aramızda  istişare yaparken,Taşların arasından şarkı sözleri yükselmeye başladı.içimizden birisi taşlardan birini kaldırdı.Merakı banyo yapan adamın bizi fark etmesine neden oldu.Nehrin yakınlarında askeri kışla vardı. Zaten yerde duran kıyafetlerde Askeri kıyafetler idi.Asker bizi fark ettiği anda ayağa kalktı.Çırılçıplak dı.Tabiki çıplak olacak herif banyo yapıyor.Be cazgırlar sizin ne işiniz var orada adamın rahatını bozuyorsunuz değilmi yani?ahh  Alaattin ah mırtıv çingene olduğunu her yerde göstereceksin sen  askerin elbisesini al koşmaya başla.Alaattin koşmaya başlayınca birşey olduğunu zannedip sürü mantığıyla hepimiz koşmaya başladık. O asker sabunlu çırılçıplak arkamızdan koşuyor biz koşuyoruz, Ne olduğunu anlamadan koşarken  gözüm Alaatti'nin elindeki elbiselere ilişti.Adamın elbiselerini mi çaldın?Lannn bırak elindekiler itoğlu it,sen bizi öldürtecekmisin şerefsiz mırtıv diye hem bağırıyor hemde sırtımdaki çuvalın ağırlığından koşamaz duruma gelmiştim.Alaattin(namı diğer mırtıv Elo) elindeki elbiseleri yere fırlattı. Dakikalarca koştuk,koşarken ardımızdan geliyormu diye de bakıyordum.Asker hem kıyafetlerini bir taraftan giyiniyor,bir taraftan da ardımızdan koşmaya devam ediyordu.Asker ardımızdan 5-6  km rahat koşmuştur.Koşarak Hürriyet mahallesi tabelasına vardık. Hepimiz korkudan yorgunluktan ölüyorduk.Güvenli bölgeye gelmistik.Artık ne bekçi ne asker bize birşey yapamazdı.Babalarımız yetişmeden mahalledeki teyzelerimiz,yengelerimiz ikisini de boğarlardı.Burası bizim mahalle sağlam sığınak.Kimseler bize dokunamaz,dokundurtmazlar.O zamanlar herkes dost yarendi. Kürdü,Türkü, Ermenisi, Alevisi,Sünnisi,mırtıvı,yerlisi, birarada yaşar aman komşum açken ben tok yaşayamam mantığıyla yardımlaşarak ömür geçirirlerdi.Bir yandan asker geliyor mu diye etrafı gözlerken,bir yandan da babam geliyor mu diye bakıyordum.Dört taraftan emin olduktan sonra çuvalı yere bıraktım.Hırsızlık yaptığım bütün arkadaşlarımda çuvalın etrafında halka oluşturdu. Şimdi hakkaniyetle paylaşma zamanı gelmişti.Herkese birer ikişer dağıttıktan sonra En büyük ayçiçeğini Hüseyin(Hasan amcamın oğlu kankam) ikiye böldük.Bahçe duvarından atlayıp bahçeye girdik.Duvarın dibinde çaldığımız ayçiçeklerini afiyetle çitledik .Çete faaliyetim korku,endişe ile son buldu.Şimdi ise hırsızlık günah,aman yapmayın diye çocuklarıma nutuklar atıyorum.Bu yaşımda doğruyu bilip doğru yaşasam da bende çocuktum.Çocukça şeyleri de en uç noktasına kadar yaşadım...

Ahanda BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin