"Bu haliniz ne?"
Doniya şaşkınlıktan titrerken hızlıca gençlerin yanına geldi ve kontese hiçbir şey anlamadığını belli edercesine baktı. Katherine yutkunup bozuntuya vermeden konuşmaya başladı. "Ne varmış halimizde?"
Doniya kaşlarını çatıp Annasophia'ya döndü. Düşes korkuyla yaklaşıp oğlunun yüzünü avuçlarının arasına aldı ve hayretle konuşmaya başladı. "Tatlım bu halin ne?" Katherine'e dönüp yüzüne yapışmış olan saçlarını geriye doğru eliyle taradı. "Katherine, sen de mi uydun benim akılsız oğluma?"
Kontes kafasını yere eğip kirpiklerinin altından annesi ve Düşese baktı. Ne diyebilirdi ki? Yerin bin kat dibine girse yeriydi. Bir kontese hiç yakışmayacak hareketler yapmış ve çocuk gibi davranmıştı. Dük, kontesin omzuna elini koyup mahcupça etrafına bakındı. Kontes utancından domates gibi kızarmıştı ve dükü ilk kez böyle görmenin şaşkınlığını üzerinden atamıyordu.
"Sanırım çocukça davrandım, sadece eğlenmek istiyordum ikinizden de özür dilerim ve Katherine, senden ayrıca özür diliyorum" Kontes gülümseyip düke baktı. Onunla o kadar iyi anlaşmıştı ki ne kızabiliyordu ne de kin tutabiliyordu.
"Affettim bile," Andrew, kontesin omzundan elini çekip ona doğru uzattı ve parlayan gözlerle baktı. Kontes aynı şekilde düke bakarken Doniya ve Annasophia'nın orada olduklarını unutmuşlardı. "Dost muyuz?" Kontes kıkırdayıp gözlerini devirdi.
Dükün uzatmış olduğu elini sıkıca tutup güven vermek için hafifçe sıktı, bir kontese hiç yakışmayacak şekilde hareketler yapıyordu ama umrunda değildi zaten çocukluğu kraliyet kurallarını öğrenmekle geçmemiş miydi? Tabii ki de en doğal hakkı kendisi olmaktı.
"Dostuz, Andrew, sonsuza kadar"
Doniya gözleri yaşlı bir şekilde mutluluk tablosunu izlerken Annasophia şaşkındı. Aslında oğluna ideal bir eş olabilirdi lakin o diğer kızlar gibi yapmamış dükün içindeki benliğini bulmuş ve onunla sıkı birer dost olmaya karar vermişti.
Düşes birden Katherine'e sıkıca sarıldı ve kulağına sessizce fısıldadı. "Oğlumu bunca senedir gülümsetmek için her şeyi yaptım Katherine ama o, gülmek için onu sonsuza dek gülümsetecek yol arkadaşını bekliyormuş, teşekkür ederim, kızım"
Kontes sevincini gözlerine yansıtmış bir şekilde baktı düşese, dük olması cidden hiçbir şey ifade etmiyordu onun için, Andrew ile karakter uyumu ve onun yanında her zaman gülümsemesi Kontesi böyle bir şeye sürüklemişti.
Dük ile çok iyi birer dost olacaklarına emindi, hoş ki dük de böyle düşünüyordu. Kimi kızın peşinden koştuğu ve gözlerinde gittikçe büyüyen Andrew'i en iyi dost kabul etmişti. Saatler su gibi akıp gitmiş ama neşeleri hep yerinde kalmıştı o iki ailenin.
Kont kendi himayesinde bulunan 'kontluk' bölgesini düke anlatıyor ara sıra övgü nidaları alıyordu. Her insanın olduğu gibi onun da biraz övgüye ve morale ihtiyacı vardı. Bu sırada kontes pek konuşmuyordu ara sıra kendine yöneltilen soruları cevaplıyor ara sıra da tatlı rekabete ve annesinin babasını övgüye boğmasına gülüyordu.
Dük saçlarını önüne doğru taramış uyuduğunu herkesten saklıyordu lakin bu küçük detay Katherine'den kaçmamıştı kıkırdayıp saçlarını önünden çekti ve herkesin onu masaya dirseğini dayamış bir şekilde kestirdiğini gördü.
Dük hayretler içinde bakarken diğerleri gülüyordu gözlerini daha da aralayıp neler olduğunu anlamaya çalıştı ve en son ne olduğu gözlerinin önüne geldi. Konuşmdan sıkılmış ve uykusu gelmiş bir şekilde etrafına bakınırken aklına gelen fikirle sarı kıvırcık saçlarını önüne doğru taramış ve gözlerini kapatmıştı.
Sonra ise Katherine gelmiş ve planını baştan aşağı mahvetmişti. Dükte gülmeye başladı ve Katherine'e döndü. "Halimden gayet memnundum" omuz silkip turuncu saçlarından oluşan küçük tutamı kulağının arkasına sıkıştırdı. "Ben değildim"
* * *
Kontes gözlerini aralayıp etrafına bakındı yastığı kan olmuştu hızlı bir şekilde dirseklerinden yardım alarak doğruldu gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. Elleri titrerken banyosuna gidip kapısını kapattı ve küçük makyaj aynasını alıp burnundan gelen kanları izledi.
Dudaklarından dökülen hıçkırıklara engel olamıyordu ağlaması şiddetlenirken yere oturup elinin tersiyle burnundaki kanları hışımla sildi. Başına ilk kez gelen bu durum onun için epey korkutucuydu.
Gözleri yavaşça kararırken kafasının soğuk zeminle buluşmasına izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜK & KONTES
Historical FictionDük veya Kontes namı hiçbir şeyi değiştirmiyordu. İnsanların onlara olan bakışı ne kadar aşağılayıcı olsa da onlar çok sıkı birer dost olmaktan asla vazgeçmeyeceklerdi. Sözler unutulur derlerdi ya bazen o kadar yanlış bir söz gibi geliyordu ki onl...