#1

310 39 37
                                    

Semiha'nın ağzından

"Bartu oğlum kalk artık bilgisayarın başından. Sabahtan akşam kadar bilgisayar başındasın." diyerek tam 5. kere oğlumu uyardıktan sonra sabrımın taştığını hissetmeye başladım. İyice asosyal birisi olmuştu. Bana karşı saygısını yitirmişti. Sinirleniyordum.  Beni duymazdan gelmesi yetmemiş gibi sırf gıcıklığına o kepçe kulaklarına kulaklık takmasıyla son şansını kaybetmişti. Annesine bu saygısızlığı yaptıran şeyi merak ediyordum doğrusu. Iyce yoldan çıkan bu çocuğa haddine bildirecektim. Minik ve sessiz adımlarla Bartu'nun yanına doğru ilerledim. Kafamı hafifçe bilgisayara doğru eğdim. O kadar dalgındı ki fark etmedi bile. Gözlerini ekrana anlamsızlaşmıştı. O gök mavisi gözleri ekrandaydı. Klavyede sürekli bir şeyler yazıp duruyordu. Elleri yazı yazmaktan morarmış, gözleri ekrana bakmaktan kızarmış ve sulanmıştı. Eskiden bu kadar oynamazdı.
Ekranda beline kadar uzanan dalgalı ve kahverengi saçları, kumral teni ve uzun boya sahip bir kız vardı. Evet doğrusunu söylemek gerekirse kız güzeldi. Adriana Lima gibiydi. Ama bazı şeyler minik detaylar ile en güzelden en çirkine dönüşür. Bu kızın detayı ise bir bilgisayar karakteri olmasıydı. Oğluma baktım. Bakışlarını anlamaya çalıştım ve başarılı da oldum.
Bakışlarında hayranlık vardı. Gözleri parlıyordu. Nedenini anlamamıştım.
"Doğrusunu söylemek gerekirse gerçek olsaydı güzel olurdu değil mi Bartu?"
"Anne senin burada ne işin var?"
Sesinde korku tonu vardı. Hızlıca ekranı kapattı ve bana döndü.
"Oğlum niye kapattın ekranı? Ne güzel kıza bakıyorduk."
"Of anne of."
"Eee niye öyle boş boş bakıyordun ekrana?"
Bunu demem ile birlikte öfke dolu bakışlarını bana fırlatıyordu. Birden oturduğu yerden kalktı ve koşar adımlarla odasına gitti. Bilgisayarı tekrar açtığımda ise oğlumun oyundaki hesabı açık bıraktığını fark ettim. Hesabı biraz karıştırdığımda ise Bartu'nun, gördüğüm kıza yazdığı aşk mektuplarını görmüştüm. Nasıl yani? Benim oğlum bir bilgisayar karakterine mi aşıktı? Kahkaha atmama engel olamadım. Sinirden gülüyordum ilk defa. Kendime hakim olamıyordum. Kırkmak istitordum şu bilgisayarı. Monitörü aldığı gibi yere attım. Ekranı kırılmıştı.
Bilgisayarda kendine ait bir dünyası vardı. Sevdiği kız, arkadaşları hatta bilgisayarda parası bile vardı. Asosyal birisiydi. Içine kapanıktı. Şimdi ise onun kendi dünyasını keşfetmiştim.
Işler tahmin ettiğimden büyüktü. Endişeleniyordum. O benim hayata tutunağımdı. Elleri titriyordu. Hızlıca telefonu elime aldım ve Reyhan'ın numarasını çevirdim. Türkiye'nin en iyi psikologlarındandı. Defalarca Bartu ile görüşmek istese de ben oğlumun psikolojik bir sorunu olmadığını söyleyerek onu reddetmiştim.
"Alo Semiha. Sen beni aramazdın hani dağda kurt öldü?"
"Bartu... Cidden büyük bir problemi var."
"Neymiş bakalım problemi?"
"Bir bilgisayar karakterine aşık oldu. Ya hâla kendime gelemiyorum.."
"Tamam Semihacığım tamam. Sakin ol sen.. Ben çözümü biliyorum. Tek yapmak gereken sana vereceğim minik cihazı Bartu uyurken yastığının altına koy. Beyninin dalgalarına göre halledebiliriz ancak bu işi.."
"Tamam Reyhan geliyorum ben sizin ofise. Yeter ki Bartu kurtulsun..."
Üstüme toz pembe kürklü montumu giyinip sokağa çıktım. Ve doğruca Reyhan'ın ofisinin yolunu tuttum. Ofise vardığımda mobilyaların değiştiğini fark ettim. Eskiden klasik bir havası vardı ofisin. Şimdi modern mobilyalar kullanılmıştı. Odasının kapısını çalıp sahte bir tebessüm ile içeriye girdim. Hâla kabullenememiştim. Düşündüm şaka gibi geliyordu bana. Tereddütlüydüm. Korkuyordum. Çaresiz gibi hissediyordum ilk defa.
"Hoşgeldin Semiha. Çay kahve?"
"Hoşbulduk Reyhan. Ama gerek yok sağol."
"Neyse konumuza geçelim. Al bu topu uyurken koy Bartu'nun yastığının altına. Bu onun onun dalgalarını algılayacak. O dalgalara göre tam da oğlunun hayalindeki kızı robot olarak üreteceğiz. Gerisi sana kalmış."
"Ben bunu yaparken oğluma y-yalan söylemiş olmuyorum değil mi?"
"Minik bir yalan. Bir şey olmaz."
"Neyse ben gideyim. Sağol bu arada."
Tek bir kelime etmesine izin vermeden hızlıca ofisten çıktım. Ben bu yaşına kadar oğluma bir kere bile yalan söylememiştim. Şimdi onun duygularıyla oynayacaktım. Öğrenseydi ne derdi acaba. Bir anne olarak benim görevim oğlumu korumaktı. Başaramamıştım. Bu düşüncelere dalarak yola çıktım. Bir taksi çağırıp evin yolunu tuttum .
Anahtarı unutmuştum. Kapıyı çaldım. Ve kapının açılmasıyla ağzımın bir karış açılması bir oldu. Bartu, yüzünde çizikler, elinde yara ve ağlamaktan şişmiş gözleri ile karşımdaydı.
"O-oğlum sana ne oldu böyle?"
"Boşver beni anne ama sen haklıydın."
"Öyle deme benim canım oğlum."
Sarıldım birden. O da karşılık verdi. Elleri titriyordu. Bunu sırtımdaki ellerinndeni anlamıştım.
"Vazgeçeceğim anne. Vazgeçeceğim o kızdan."
"Oğlum sen bunlar ile yorma kendini. Saat geç oldu. Git odana uyu. Kendine gelirsin hem. Sabah bunları konuşuruz."
Geri çekildi. Dudaklarını birbirine bastırıp topuklarıyla arkasını döndü ve merdivenlerden çıkıp odasına ilerledi. Içim erimişti. Ilk defa elleri tirremişti onun. Aklıma cebindeki minik cihaz geldi. Bir saat sonra yastığının altına koyacaktım.
Bir saat boyunca düşündüm...Hazır vazgeçmeye karar vermişken yapmayabilirdim. Ama zorundaydım. Onu korumak için bunu yapacaktım. Zarar görecekti. Ama geleceği için yapıyordum. Koruyamamıştım onu lanet olası bilgisayardan. Ama bu sefer koruyacaktım.
1 saat geçmişti. Merdivenlerden çıktım. Sessizce odasına doğru ilerledim. Yastığını hafifçe kaldırıp altına minik cihazımı koydum. Büyük ihtimalle sonradan pişman olacaktım. Ama bu tek şansımdı.
Benim de uykum gelmişti. Sessizce odasından çıktım ve kendi odama ilerledim. Yatağa uzandım ve başımı yastığa koydum. Derin bir nefes alıp verdim. Her şey çok güzel olacaktı....
Sabah telefonumun çalması ile birlikte aniden uyandım. Arayan Reyhan'dı.
"Alo Reyhan. Neden aradın?"  Sesimde kaygı tonu vardı.
"Semiha Bartu odasında mı?"
"Bilmem bir gidip bakayım."
Gözlerimi ovuşturup odasına doğru ilerledim. Kapıyı hafifçe araladığımda onu odasında göremeyince endişelendim.
"Bartu burada yok. Neden sordun ki?"
"Eyvah! Semiha sana bir şey diyeceğim Ama sakin olacaksın"
"Tamam sakin olacağım söyle."
"Yakınlarda bir bilgisayar varsa hemen onu aç."
"Açtım da ne varmış bilgisayarda ?"
"Bartu... Bartu bilgisayar oyununda içine girdi ve oraya hapsoldu. Üstelik yanlız da değil. Yanına bilgisayar karakteri de var. Aşık olduğu kız Asena da var..
Hera'nın ağzından
Sabah uyandığımda kafamda acayip bir zonglama hissediyordum. Başım ağrıyordu. Birden ayağımda bir ağırlık hissettim. Hafifçe doğruldum. Gördüğüm manzarayla şok oldum.
Kumral, 170 boylarında bir erkek yanımda uyuyordu ve kafası da ayağımdaydı. Bu manzarayı garibime gitmişti. Burası bir bilgisayar oyunuydu. Gerçek bir oğlanın burada ne işi vardı ki?
Ayağımı hızlıca havaya kaldırarak kafasının yere düşmesini sağladım. Nedenini bilmiyorum Ama böyle tip erkeklere hep gıcık olmuşumdur. Söylemek gerekirse buraya 50 tane kız koysalar hepsi yavşardı bu çocuğa.
"Noluyor lan!?"
"Asıl sana noluyor? Gelmişsin bilgisayar oyununa koymuşsun kafanı ayağıma horul horul uyuyorsun. Istersen bir de ninni söyleseydim."
"Çüş."
"Yaa kendin bile fazla buluyorsun yediğin haltları."
"Ben aslında yediğim haltlara 'çüş' demedim. Senin kadar güzel bir hatunun ayağında uyuduğum için 'çüş' dedim."
Sinirlerimi bozmuştu. Bu dediği üzerine dudaklarımı ısırıp kafamı sola döndüm ve bulduğum bir taşı ona isabet etmeyecek bir şekilde gözünü korkutmak amacıyla onun olduğu tarafa doğru attım.
"Bana bir daha sakın asılma!"
"Tamam sakin ol. Neyse şimdi anlat şu 'bilgisayar oyunu' mevzusunu."
"Canım benim etrafa iyi bak. Burası bir bilgisayar oyunu. Yani sen şu an bilgisayarda oynanan bir oyunun içindesin. Ve buradan çıkman imkansız."
"Didişmeyi bırakın ve arenaya gelin"
Bir robota ait olduğunu anladığım sesi başta garipsedim. Ama burasının bir bilgisayar oyunu olduğunu bildiğimden dolayı bunun bir oyun komutu olduğunu fark ettim. Yanımdaki çocuğa baktım ve 'hadi yürü' bakışı attıktan sonra korkarak yürüdüğünü görünce kahkaha atmama engel olamadım.
Arenaya varmıştık. Dairesel bir yüzeydi. Beyazdı ve sınırları kırmızı rengindeydi. Yıpranmış olduğunu bazı yerlerde boyanın soyulduğunu görünce anladım. Arenaya çıktığımda kendimi çelişkide hissettim. Savaşmak benim için çok kolaydı. Fakat ne yapcağım bilemiyordum. Ilk kız içimde sıcak bir duygu hissettim.
"Evet. Hera zaten kuralı biliyor. Ama tekrardan hatırlatmak istedim. Asla bunu unutmayın. 10.000 puan kazanan buradan kurtulur. Geride kalan ise bilgisayar oyununa mahkum olur. Şu saniyeden itibaren oyun başlamıştır. Kolay gelsin.".

Satılık PikselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin