"İndir şu ayaklarını ordan be"diye çirkefleşerek söylenen Melis'e ters bir bakış atıp ayaklarımı sehpadan çektim.
"Kızım sen niye bu kadar titiz bir insansın lan olum benim kendi evim olacak televizyonun üstünde horon teperim be" bana mutfaktan güldüğünü gösteren bir ses çıkararak:
"Evi kendin bir kere temizledikten sonra kılına dokunamazsın ama tabi sen böyle şeyleri bilmezsin."dediğinde yanımda oturmuş bir tabağa koyduğu cipsleri aşırıyordu."Hı-hııı"diye konunun uzamamasını sağladım.Kız en sağlam yerimden vuruyordu ya,gerçi daha 17 yaşımızda olduğumuzu varsayarsak fazla da geç kalmamıştım bir ev için.
Ayaklarımıda koltuğa çekerek bağdaş kurdum koltuğun üzerinde ve Melis'in filmi koyması için ayağa kalktığı durumdan istifade ederek cips tabağını kucağıma aldım.Cipsleri ağzıma 5'er 6'şar atarken ekranda 'DABBE'yazınca bağrınmaya başladım.
"Melis bu ne ya değiştir şunu komedi falan izleyelim korku filmlerinden korkarım ben"dediğimde başıma vurup saçımı bozmuştu.Bu kadarı fazlaydı.
"Kanka korku filmi zaten amacı bu"ona 'ciddi misin?'bakışı attım.Tamam madem değiştirmiyordu kendi kaşınmıştı.
Filmin ortasına geldiğimizde kızın içine birşey kaçmıştı resmen, dayanamayarak vişne suyunu Melis'in üzerine püskürttüğümde...Ee sanırım bu son damlaydı.
"Oha...Çüş...Ihm, sevgili İlge Tanyeli sen az önce Melis Asyalı'nın en sevdiği bluzunun üstüne vişne suyu mu döktün yoksa bana mı öyle geldi?"valla mal bu kız.Artık bu saatten sonra ne kadar olabilirse şirince sırıttım.
"Sana öyle gelmiş ben öyle şey yapar mıyım sence?"tüm bunları ufaktan kaçmaya başlarken söylemiştim.Melis bunu anlayıp bana hızlıca gelmeye başladığında ufak mufak demeden yardırdım.Lanet olsun montum koltukta kalmıştı herneyse onu bir şekilde hallederdim kapıyı açıp ayakkablarımın bağcıklarını bağlamadan merdivenlerden aşağı inmiştim.Apartmandan dışarı çıktığımda arkama baktım.Neyse ki Melis hanım teşrif etmemişlerdi buraya kadar.
Yavaş yavaş yürümeye başlamıştım ve aynı zamanda üşümeye tabii.Şubat ayındayız ve ben geceleyin montsuz İzmir sokaklarındaydım.Tamam belki İzmir fazla soğuk olazdı ama soğuktu işte konuşturtmayın beni.Durağa doğru yürürken telefonumu pantolonumun cebinden çıkartıp mobil veriyi etkin hale getirdim.Yürürken aynı zamanda instagramda fotoğraflarımı kimlerin beğediğine ve kimlerin ne attığına bakıyordum zaten başka neye bakabilirim?Yanımda bir bar gördüğümde hemen swarm'ı açıp check-in yaptım.Maksat cool gözükeyim.Aslında kim bilecekti şuan otobüse binerek eve gideceğimi.İşte bunlar hep benim oyunlarim illuminatide kimmiş?
Durağa gelmişken oturup beklemeye başladım saatin 11:00 olmasına rağmen hala otobüs olması nedir biliyor musunuz siz?Şans işte keşke bana başka şeylerde de gülse bir taş çocuk mesela niye durağa gelirken bana çarpmadı sonra arabadan inmedi ve sonra niye ilk görüşte aşk yaşamadık?Diyorum işte ben şansımı hep otobüse harcıyorum.Otobüs geldiğinde hemen boş biryer kapıp -ki neredeyse her yer boştu ya- çantamı oraya koydum.Şoföre parayı uzatıp 'bir öğrenci abi'dedim.Bakın detaylı detaylı anlatıyorum tabi bu tuvalette geçerli değil-piç smile-ben o gülüşü yaparken aynı zamanda bir çocuğa bakıyordum çocuk herhalde ona gülümsedim sanıp 'ne bakıyon değişik?' bakışı attı ben hemen kafamı çevirdim tabi akıllı ben bu aklımı gülerken başka yerlere bakmakta da kullanabilirdim.Otobüs bizim evin önünde durduğunda -tabi olum durak bizim evin yanında şanslı bitchlerdenim-indim ve apartman kapısını anahtarı çıkartarak açtım.Bizim daire 4. kattaydı ve bu benim için bir hayatın götüyle gülme itemiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
18'E ÇEYREK KALA
Teen Fictionİlge ve Ege 18.yaşlarına girmelerine çok az kala tanışırlar.Ve sonra olacaklar ikisinin de tahmin edemeyeceği şekilde gerçekleşecektir.