#24-Karmakarışık

219 24 51
                                    

"Selam bücürük!"elindeki valizi köşeye bıraktı ve kollarını açtı.

Dayanamayıp üstüne atladım.

Sarıldım, hiç bırakmak istemiyorum.

Kokusunu içime çektim, yine bütün parfümü üstüne boşaltmış.

Uzun süre aynı pozisyonda kalınca mızmızlandı.

"Yeter be çekil üstümden!"

"Hoş geldin ağabeyciğim."gülerek içeri aldım onu.

Valiziyle içeri adım attı. Evi incelemeye başladı.

"Güzelmiş."mırıldandı.

Kızlar aşağı indiğinde ne olduğunu idrak edemedi. Öylece ağabeyime bakıyorlardı. Ağabeyim de eve göz gezdirmekle meşguldü.

"Kızlar, karşınızda ağabeyim Eren Ender!" dedim İngilizce. Söylerken efekt yapmayı ihmal etmedim. Şatafatlı bir giriş olsun istedim.

Ağabeyim eğilerek teşekkürlerini iletti. Ayağa kalktı. "Selam kızlar!"dedi mükemmel İngilizcesi'yle.

Elini uzattı.

Heather aradan atladı ve ağabeyimin elini havada bırakmamış oldu.

"Merhaba Eren! Hale senden çok bahsetti. Sonunda tanıştığımıza sevindim, ben Heather. Hoş geldin evimize!"hızlı hızlı konuştu. Ağabeyim ise aval aval bakıyordu.

Dürttüm.

"Ha, ım-hım! Hoşbulduk, ben de memnun oldum Heather."

"Kısaca Heath diyebilirsin Eren."

Gülümsediler, el sıkışmaya devam ediyorlardı. Kıkırdadım.

"Bu da Kathryn, ağabey."Kath'i göstererek onları ayırdım.

Onlar da tanıştılar.

"Memnun oldum Kathryn."

"Kath, bana sadece Kath de."dedi ve gülüştüler.

Salondaki koltuğa oturup sohbet ettik.

"Nasılsın Eren? Nasıl gidiyor?"diyerek konuyu açtı Kath.

"Her şey iyi. Bilirsin, hayatın akışına kapılıp gidiyorum. Siz?"bu, benim ağabeyim mi? Çok kibar davrandı. Ben 'sana ne' demesini bekliyordum.

"Aynı, aynı şekilde."

"Ya, çok özlemişim!"sarılıp sımsıkı sardım. Ne zamandır görüşmediğimizi ben bile bilmiyorum.

"Hale!"umursamadım.

"Hale!"

"Bıraksana lan ölüm çıkacak şimdi!"Türkçe sitem edince kahkaha atarak bıraktım. Ama kahkaham bitmeden kafama ağır bir şaplak yedim.

"Ah!"evi inlettim ama canım acımıştı.

Yaklaşık bir saat boyunca konuşmamızın ardından aklıma dank etti.

Hala pijamalarımla oturuyordum.

Yukarı çıktım ve üstümü değiştirdim. Daha düzgün hale gelince yanlarına geri döndüm. Çoktan işi kaynatmışlardı, iyi anlaşıyorlardı.

Ağabeyimin yanına oturdum ve aklıma yine bir şey geldi.

"Sen neden geldin?"bunu sormazsam içimde kalırdı.

"Ağabeyin kalkıp nerelerden buraya geliyor, senin dediğine bak küçük hanım!"diyerek işaret parmağını salladı ağabeyim ama bana ne ya, merak ettim!

Right Where You Are (Matthew Espinosa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin