Ellerim bana kalben uzak olan adamın ellerindeydi. Sanki beni kaçıraklar gibi sıkı sıkıya tutması, içimde birşeylerin kopmasına sebep oluyordu. Umut farkında değildi ama ben bu türlü olaylara alışıktım. Hayatım boyunca öldürülme tehlikesi yaşamıştım. Bu sebepten dolayı ailemden koparılmıştım. Umut'un derin derin nefes alması ile bakışlarımı zoraki ona kaydırdığımda başına silah dayadıklarını gördüm. Demek ki başımın arkasında hissettiğim sertlik silahtı. Şu zamana kadar silah ile çok tehdit edilmiştim ama şimdi nedense korkuyordum. Adamların kaç kişi olduğunu hesapladım. Toplam da on yedi adam vardı. Baya kalabalıklardı ve bu kadar adamla baş edilemezdi. Herşeye rağmen şansımı denemek ve buradan kaçmak için arkamı döneceğim sırada silahın emniyet kilidi açıldı. İşte o sırada vücudum da volkan patlaması olmuş, lavlar ise en ücra hücrelerime sıçrıyordu. Duyduğum mide bulandırıcı ses, yüzümün sinirden kasılmasına sebep oldu."Dur güzellik, bir atak yapayım deme sakın, yoksa o güzel başın anında dağılır." dedi pis pis gülerek.
"Fazla şansını zorlama, senin derdin kızla değil. Cesaretin varsa bana desene, neden savunmasız bir kızla uğraşıyorsun?" diyen Umut'a korku dolu gözlerle baktım. Hayır korktuğumu belli etmemeliydim. Bu adamların karşısında ağlayıp onların eline malzeme veremezdim. Adam elindeki silahı başıma ittirerek konuştu. Umut'u benimle tehdit ediyordu.
"Şimdilik bu kızla derdimiz yok, sen istediğimizi yapana kadar!" dedi kahkaha atarak. Sonra devam etti.
"Bu kızın başına birşey gelmesini istemiyorsan dediğimizi yap. Yoksa bu kıza veda etmek zorunda kalırsın." diyerek silahla başıma tekrar dürttü. Canım acısa da dişlerimi dudağıma bastırıp sustum. Umut korku dolu gözlerle bana bakıp dik durmaya çalıştı.
"İstediğinizi yerine getiremem, kaç kere dedim size bir şey bilmiyorum, madem güçlüsünüz bana diyeceğinize kendiniz yapın. Kendiniz öğrenin." dedi sinirlenerek. Neydi onu bu kadar öfkelendiren merak etmiştim.
"Peki sana bir ay mühlet, yapmazsan olacaklara karışmayız." deyip adamlarına başıyla işaret edip uzaklaşmaya başladılar. Umut ise halen elimi sıkı sıkı tutuyor bırakmıyordu. Adamlar siyah bir arabaya binip gözden kaybolunca, Umut elimi bırakıp ellerini omuzlarıma koydu.
"İyimisin! Korktun mu? Hayat bir şey de ne olur." diyerek yalvaran gözlerle bana bakıyordu.
Sesi ilk defa bu kadar titrek ve çaresizdi. Onu böyle görmek beni şaşırtmıştı. Umut'a şuan dokunsam ağlayacak bir durumdaydı. Şahsen benimde ondan kalır yanım yoktu. Gözyaşlarımı boğazımda düğüm yapmıştım ve ağzımı açtığımda hıçkırıklara boğulacaktım. Gözyaşlarım artık esaretten kurtulmuş gözlerimden süzülüyordu. Başımı "Evet" anlamında salladım. Konuşsam patlama yaşacaktım. Umut parmakları ile yanaklarıma düşen yaşları silip bana sarıldı.
İlk defa bana sarılmıştı. Hem de içten gelerek sevgi, korku ve şefkatle sarılmıştı. Elleri sırtımda geziyor, gezdiği her yeri yakıyor, vücuduma elektrik etkisi bırakıyordu. Sarılması sanki bir bebeği incitmekten korkar gibiydi. Öylesine naif ve yumuşaktı. Sanki ben ona muhtaçtım, onun sarılmasın, onun sevgisine ihtiyacım vardı. Bu duyguyu ne babamda, ne Dedemde, ne de Ahmet'e yaşamıştım. Bu duygu çok karışıktı ve nasıl adlandıracağımı bilemiyordum.
Sarılması bir ilaç gibiydi ve beni tedavi ediyordu. Ben Umut'un bu sarılmasına karşılık verememiştim. Değişik bir duygu içindeydim ve sarılırsam sanki ondan ayrılmak bana zor gelecekti. Yüzümü omzuna sakladım, güven veren kokusunu genzimde hissettiğim an tutmuş olduğum hıçkırıklar kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Vücudum sarsıla sarsıla ağlıyordum.
Yıllardır yaşadığım yalnızlık için ağlıyordum. O kadar kötü olaylar yaşadığımda yanımda kimsenin olmamasına ağladım. Kaybettiğim anne ve babam için ağladım. Aç kaldığım sevgi, şefkat ve aşk için ağladım. Bu kadar çaresiz oluşuma ve bir insana muhtaç oluşuma ağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANATÇI-(Hayat Serisi-1)(tamamlandı)
Lãng mạnBen annesinin eteğine tutunmuş küçük bir kız çoçuğu iken, en çok anneme ihtiyacım olduğu zamanlarda, haşin bir rüzgar tarafından bir yaprak misali oradan oraya savruldum. Asla yaşadığım hayattan mutlu değildim. Beni bir başıma bıraktıkları için en ç...