YENİ

20 2 2
                                    

 Ve İstanbul'un havasından evvel Yalova semalarından renkli ve sıcak ışıklar beni uyandırıyor. Gözlerimi kırpıştırıp, telefonuma bakıyorum saati öğrenmek için ama süprizler yapmayı çok seven hayat ''low battery'' yazısını karşıma çıkartıyor. Annem hala uyuyor ve üvey babam ise kulaklıklarını takmış arabayı sürüyor. Şoförün dikkatini dağıtan insanlardan nefret ettiğim için ve tabii ki cici babamla iletişim kurmaktan keyif almadığım için gözlerimi kapatıp tekrar uykuya dalıyorum. 

Sesler geliyor ve kesinlikle hoşuma gitmiyor. Uykunun en büyük nimet olduğunu düşünen beni kim uyandırmaya cüret ediyor derkene uyuşmuş olan bedenim resmen sancıyor. Gözlerim ışıkla birlikte açıldığı gibi kapanıyor. Kafamı öbür tarafa çevirip Matmazelin dil darbesi ile kendime geliyorum.

'' Bunu yapmaman için bir çözüm bulmamız lazım, git babanı yala sevimsiz.'' derken bile onu sevmeden edemiyorum.


Dışarıda eşyaları eve taşıyorlar ve ben arabada Matmazel ile keyif yapıyorum. Annem kesinlikle beni unutmuş olmalı yoksa burada tembellik yapmama izin vermezdi. Kapıyı açıp köpeğe tasmasını göstererek gelmesini işaret ediyorum. Beni hemen anlayıp yanıma  geliyor. 

O sırada pencereden ikinci kata kırılmaması gereken antika dolabını taşıttıran annem görünüyor. Ya şimdi ya hiç diyerek köpek gezdirme bahanesi ile işten sıyrılıyorum.


Ben Ayliz 17 yaşımdayım, zamanımın çoğunu dizi izleyerek, bilgisayarda oyun,blog vs. üvey babamın tabiri ile 'nonsense' işler ile uğraşıyorum. Üvey babam Amerikan ve kendi işinin patronu onun yüzünden 10 sene boyunca ülke ülke gezdik annemle. Tabii tek şikayetçi olan bendim. Öz babam ise Hindistan'da bir tapınakta çalışıyor şuanda, o da bir arkeolog. Görüşemiyoruz, fakat her doğum günümde ısrarla beni kaçırıyor. Ve her sene annemin polise gitmesi ile bitiyor olay.


Gayet güzel konutlara göz atarken Matmazel'in tasmasının birden çok hafif geldiğini fark ediyorum. Çevremde yarım tur atmadan başka bir evin bahçesine dalan sarı tüy torbasını görüyorum. 

'' Seni haylaz şey hemen buraya gel . Bak sayıyorum biiiirrr... Eyvahlaar olsun!'' beni hiç umursamadan açık bir camdan eve giriyor. Lanet ya ne işi var başkasının evinde dememe kalmadan caddenin başında annem beliriyor. Beni ve birazdan çıkacak rezilliği es geçme şansı varsa diye ben de dalıyorum bahçeye. Islak çimenler sayesinde spor ayakkabımın içine su sıçrıyor ve en nefret ettiğim ıslak çorap sendromu eşliğinde hızlı hızlı Matmazel'in daldığı odaya konuşuyorum. 


Karşıma bir genç odası çıkıyor. Kapısı kapalı olduğu için odanın ortasında oturmuş, dilini çıkarmış güler gibi şapşiklenen köpeği yanıma çağırmaya çalışıyorum.

'' Haydi kızım sana yaş mama vereceğim hem de en sevdiğinden. Bir de muzlu bisküvilerden onları da çok seviyorsun gelsene buraya len ne naz yaptın.'' hiç kılını kıpırdatmadan bana bakıyor.

'' Demek savaş istiyorsun haee öyle mi cici köpecik?'' camdan içeri atladığımda çıkan ses ile heyecanlanan şapşal benden kaçmaya çalışıyor ama her tarafı kablo ve metal sütunlar ile çevrili odada ayağım takılarak yatağa düşüyorum. 


Matmazel camdan atlayıp kaçıyor ve o sırada dışarıdan annemin sesini duyuyorum. '' Demek sen buradasın. Yine mi ipini kopardın? Bu sefer Ayliz kaybolmuş olmalı. Bir kıza sahip çıkamadın mı sen kızım.'' beni bile böyle sevmeyen annemin uzaklaştığından emin olunca kalkmaya çalışıyorum. 

AY IŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin